Bu ufak tefek şeyler belirliyor sevincimizi, umudumuzu.
Bu ufak tefek şeyler belirliyor sevincimizi, umudumuzu. Bu ufak tefek şeylerle yaşıyoruz. Bu ufak tefek şeyler bizi biz yapıyor.
Mesela, Trump’tan çok emekli maaşına yapılacak zam ilgilendiriyor bizi. Veya asgari ücretin durumu.
Elektrik faturası, İngiltere’nin AB’den çıkışından daha önemli.
Kuzey Kore gerilimi işe giderken çektiğimiz trafik çilesinin yanında hiç kalır.
Benzin fiyatları, çocuğun deldiği ayakkabı, okuldan istenen defter kitap, kasko ücretleri, doğramadan zehir gibi sızan soğuk hava, gelecek misafire sunulacak yemek bile, şu yazılan çizilen, uğruna koca koca insanların bağıra çağıra kavga ettiği konulardan daha mühim.
Birini gördüğünüz andaki ilk duygu, vitrinlerdeki elbise fiyatları, yeni makyaj trendleri, komşunun kızının evden kaçması, cep telefonunuzdaki arıza, babanızın size surat asması, Yunanistan’ın batmasından, Venezuela’daki krizden hatta hatta iklim değişikliğinden bile önde.
Ancak etkilerini yaşadığımızda fark ediyoruz bizi çevreleyen olayları. Ancak o zaman harekete geçiyoruz.
Kötü bir şey mi? Elbette değil. Sadece biz de değiliz böyle olan. Tüm insanlık bu durumda. Yarın öbür gün Mars kolonileşse, oraya taşınacak olanlar bile aynı şekilde davranacak.
Bu yeni bir yılın ilk yazısı benim için. Doğal olarak 31 Aralık’ta yazıyorum. Siz gazeteyi elinize aldığınızda kâğıt üzerinde yeni bir yıla girmiş olacağız. Kâğıt üzerinde diyorum çünkü değişen hiçbir şey olmayacak. Benim dileğim, yeni yılda hayatınızdaki tüm ufak tefek şeylerin yolunda gitmesi.
Çocuğunuzun iyi notlar alması, amcanızın sağlığının düzelmesi, taksitlerinizin düzenli ödenmesi, trafikte hep yeşile denk gelmeniz.
O diğer, kocaman, büyük sorunlar hiç bitmeyecek çünkü.
NE OLDUĞUNUZ BELLİ DE…
Bu kimi “Sanatçı” tayfası bir garip. Zaman zaman gündeme gelmek için “Şu Arap şeyhi bana bu kadar para teklif etti, şu Rus milyarderi şöyle dedi” deyip bir anlamda kendisine fiyat belirliyor.
Aslında bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Para ve insan ile ilişkili olarak rüşvet alandan, haksız çıkar sağlayana kadar. Aklıma bir fıkra geldi, yeni yılda sizlerle paylaşayım:
Bir davette genç güzel ve ünlü bir kadının yanına yanaşan olgun erkek pat diye sorar: “Size 1 milyon dolar versem bir gece benimle olur musunuz?”
Genç, güzel ve ünlü kadın şaşırır, sonrasında düşünür, düşünür “Tamam” der.
Teklifi yapan adam hiçbir şey demeden uzaklaşır. Aradan bir yarım saat geçer yine genç, güzel ve ünlü kadının yanına yanaşır. İlk teklifi yaptığı kibarlıkta yine sorar: “Size 100 dolar versem benimle bir gece birlikte olur musunuz?” Kadın bu kez çok sert tepki gösterir. Bağırmaya başlar: “Siz benim ne olduğumu zannediyorsunuz.” diye.
Olgun adam yine sakince cevap verir: “Ne olduğunuz belli ama pazarlık yapıyoruz işte.”