HACCIN ÖNEMİ VE HİKMETİ

Cemalnur SARGUT 24 Ağu 2017

Cemalnur SARGUT
Tüm Yazıları
İslam'ın şartlarından ve temel ibadetlerinden biri de hac ibadetidir.

İslam’ın şartlarından  ve temel ibadetlerinden biri de hac ibadetidir. Hac ibadeti hem malen, hem de bedenen yapılan kutsal bir ibadettir. Dünyanın her yerinden erkek ve kadın  Müslümanlar bu ibadeti yerine getirmek için Mekkke-i Mükerreme’ye akın ederler. Kabei Muazzama’yı taaf ederek, Haccın diğer rükunlarını da yerine getirerek Hacı olurlar.  Hac ibadeti İslam ölçütlerine göre zengin olan erkek ve kadına en azından ömründe bir kere de olsa, yerine getirmesi farzdır. Kabe-i Muazzama müminlerin kıblegahı olduğu kadar aynı zamanda müminlerin kalbidir.  Bütün Müslümanlar kalben kabeye odaklanır. Hac mevsiminde, o mukaddes topraklarda bulunan milyonlarca hacı, hep birlikte, gönül gönüle, o mahşeri iklimi teneffüs eder. Milyonlarca hacı hep  birlikte yapılan tavafla tek yürek olurlar.  Hepbir ağızdan ve hep bir gönülden "Lebbeyk Allâhümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk, innelhamde venni’mete leke velmülk, lâ şerîke lek." diyerek telbiyelerlde bulunarak Allah’ı tazim etmenin coşkusunu ve saadetini yaşarlar. Bunun anlamı  “Hizmetine geldim. Ey Allah’ım! Hizmetine geldim. Senin ortağın yoktur, hizmetine geldim. Hamd ve nimet senindir. Mülk senindir, ortağın yoktur.”

.....

Malum Hac mevsimindeyiz. Müslüman Türklerde Hac kültürünün apayrı bir yeri vardır. Otobüslerle Hacca gidilen zamanlarda Balkanlardan, Türki Cumhuriyetlerinden Hacılar İstanbul’da toplanır otobüslerle konvoy halinde hicaz yolculuğuna başlarlardı. Hacılar gözyaşlarıyla dualarla, tekbirlerle uğurlanır, sonra da hacıların yolları gözlenirdi. Hac yolculuğuna çıkanlar yolculuğunda kutsal yerleri de ziyaret ederlerdi.

.....

Elbette kutsal Hac  belli zamanlarda, belli mübârek yerleri ziyaret etmek anlamına gelmektedir. Bu da zamana ve mekâna bağlı olan bir ibadet şeklidir.

Şeklen bu böyle olmakla birlikte; toplumsal açıdan, toplumun bir araya gelmesi... İslam toplumunun birliği ve beraberliği... Birlik ve beraberlikteki mânânın iletişimi... Farklılıkların tek vücut halinde toplanması... Tevhîdin yaşanması... Kadın-erkek farkının kaldırılması ve buna benzer saymakla bitmeyen  hikmetleri olacaktır. Şu saydığımız birkaç örnek bile Haccın hikmetleri bakımından büyük bir önem arzediyor. Ayrıca Allah’ın huzurunda Kıyametteymiş gibi, insanların tek vücûd haline gelmesi mânâsına da gelir.

Haccın en önemli kısmı olan ve Hac’daki ibadetlerin en büyüğü olan da  tavâftır, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusuna, ruhların “Evet, Rabbimizsiniz” deyişlerini duymak, kendinden geçmek, Rabbine kavuşmaktır. Tavafın manası budur. Yani mutlaka kendi varlığını aşıp, Allah’ın varlığı içinde kendini yok etmektir. Tavâfın Kâbe etrafında olması; Allah’ın hakikati etrafında daima bu âlemde dönmekte olduğumuzu bize gösterir. Dönme hareketi ise; hareket olması açısından, canlılığın temsilidir. Dönme de; kalbin ters yönünde dönüldüğü için, enerjinin on katı artmasına sebebiyet verir. Dolayısıyla tavâfta, sanki Peygamber Efendimizin; “Benim Allah’la öyle bir vaktim var ki, o vakitte ne bir melek, ne de bir Peygamber aramıza girer” hadisinin sırrı gibidir. Tavâfta yedi kere dönülmesinin sebebi; Allah’ın isimlerinin vücut giymesi demektir.

• “Hayy” ismi ile dirilmek

• “Kudret” ismi ile kuvvet bulmak

• “İlim” ismi ile Allah’ın isminin bizden ortaya çıkması ve tecellî etmesi

• “İrade” ismi ile nefsimizi zapturapta almak

• “Görme” ismi ile Allah’ın görmesini kazanmak

• “İşitme” ve “Konuşma”  ismi ile de Allah’tan gelen bu büyük özellikleri, kendi nefsimizi araya koymadan, kendi konuşmamız haline geçirmektir.

Dolayısıyla Kâbe’nin yedi tavâfını yapan bir insan… hakiki mânâsıyla yapan bir insan… zaten kendi varlığından geçmiş, sanki “Bana nâfile ibadetlerle yanaşın da, ben sizin konuşan diliniz, gören gözünüz, işiten kulağınız olayım” diyen Allah’ın nidâsını işitmek ve yaşamak üzere gelmiş demektir.

Örneğin, bir insan sağlık nedeniyle Allah’ın istediği bir ibadeti, kendi vücudu yapamadığı halde parasıyla yaptırabilme gücü varken bu gücü kullanması; Allah’ın hoşlandığı bir şeyi yapması yönünden insana çok büyük fayda sağlar. Çünkü burada, parasını çok başka yerlere harcayan insanlar da var. Hâlbuki insanın, Kâbe’ye gitmeye parası yetiyorsa, mutlaka Hac vazifesini yapmakla yükümlüdür. Ama Hac vazifesini yapacak vücudu yoksa o kendisine bir vekil tayin edebilir. O da onun, Allah’ın istediği ibadeti yapmasının sevabını kazandırır.

Hacca gitmek bilakis insanı dünyada vazifelerini yapmaya yönlendirir. Zaten artık Allah’a varmak için Arafat’a gidiyorsun; haccın hakikati Arafat’tır. Arafat: Hazreti Âdem’in, yani ruh makamını temsil eden Âdem’in; nefis makamını temsil eden hevâ ve hevesi, Hazreti  Havva ile tek vücut hâline gelmesi. Hevâ ve heveslerimizin, ruhun önünde iki büklüm olması demektir. Bu hâle geldiği zaman insan, “Ârif” olur; yani vücutta ruh hâkim olunca, insan “Ârif” olur. Arafat: “Ârif olan kimse” demektir. Arafat’ın sırrı “Ârif” olmaktadır. Dolayısıyla bu noktada, burada da insan af olunur. Âdem nasıl af olunduysa o noktada, insan af olunur; artık onlar için korku ve hüzün kalmaz. Haccın sonucunda da, şeytanını taşlayanlar tamamen kendi nefsânî bencilliklerinden kurtulmuş olmanın feyzini ve  saadetini yaşarlar.