Trafik cezalarını üç rakamlı sayılara çıkarsak, trafik cezalarını düzenlemek için bir çok yasak getirsek de, denetimleri eksiksiz yapmadıkça, bu denetimleri otoyolların her yerinde, günün her saatinde eksiksiz sürdürmedikçe, yasal düzenlemeler kağıt üzerinde kalacak ve  bu “otoyol magandaları”nın kötü niyetlerine “dur” demek mümkün olmayacaktır!

     Gün geçmiyor ki, sebep oldukları facialarıyla medya gündeminde yer almasınlar. Hızlı araba kullanmak onlar için vazgeçilmez tutku. 

     Hava atma veya uğruna trafik kurallarını hiçe sayarak insan hayatına kast eden bu tür insanlara “insan” demek hiç içimden gelmiyor.

     Bazen otoyollardaki kaza haberlerini görmemek için televizyon haber bültenlerini izlemediğim çok olmuştur.

     Gazete sayfalarındaki kaza haberlerini ise bir süreden beri hiç ama hiç okuyamıyorum.

     Zaman zaman ben de otomobilimle hız yaptığım olmuyor değil. Ama genellikle o zevkimi ıssız olan yollarda ve mümkün olduğunca da hız sınırı limitlerine uyarak gidermeye çalışıyorum. Meskün mahellerde ayağımı genelde her an duracakmış gibi frende tutarak yürümeye çalışıyorum.

     Geçtiğimiz ay içinde uzun süreli otomobil kullanarak tatil için Fethiye’ye kadar kara yolu ile gittik ve hemen hemen aynı yoldan geri döndük. Yaklaşık sekizyüz elli kilometreden fazla yolu ortalama doksanbeş-yüz kilometre ile kat ettik. Yol üzerinde bir çok yerde radar kontrolü olmasına rağmen hiç bir yerde radara yakalanmadık.

     Karayollarımız artık eskisinden çok güzel… İnsanın bazen şeytana uyup biraz hız yapası geliyor ama o zamanda; biraz radara yakalanma korkusu, biraz da ailece seyahat etmenin sorumluluğu ağır basıyor ve şeytana uyamıyorsunuz.

     Şehir içi ve şehirlerarası oto yollarda son zamanlarda oluşan kazalarda genelde kuralları hiçe sayarak, anlık yaşanan dikkatsizlikten olanlar öne çıkmaya başladı. Bunu önlemenin yolu daha sıkı denetimlerden geçiyor. Sadece kuralları sertleştirmekle olmuyor. Bu kuralların çok yoğun bir şekilde uygulanması, denetlenmesi gerekiyor. 

     Seyahatimiz süresince; radar denetimleri haricinde herhangi bir trafik kontrolüne rastlamadık. Bunlar şehirlerden geçen anayollarda da farklı değil. Eskiden trafik kontrollerinde ve şehir içinden geçen otoyollarda bir çok trafik kontrolü yapılırdı ama artık bu denetimler neredeyse yok denecek kadar azaldı. 

     Burada asıl dikkat edilmesi gerekenler büyük şehirler içinden ve yakınından geçen oto yollar üzerindeki denetimler. Özellikle de İstanbul ve çevresinde…

     Gece belli saatlerden sonra tüm bu oto yollar üzerinde olanları hepimiz basından takip ediyoruz. Asıl söz konusu olan “otoyol magandaları”na, bu yollarda çokca rastlayabiliyoruz.

     Gündüz yoğun olan trafik akışında denetime zaten gerek yok. Gece ve sabaha kadar olan süreçlerde bu otoyollarda daha sıkı denetimler yapılmalı. Özellikle de, bu oto yollar üzerindeki havadan denetim sistemleri kesinlikle devreye sokulmalı. Böylelikle, gece saat 21.00’den sonra sabahlara kadar iyice “zıvana”dan çıkan kontrolsüz “otoyol magandaları”nın aman vermeksizin denetlenmesi gerekiyor.

     Ve bu oto yol magandalarına dur denilmeli…

     Bu yollarda hız limitini aşanlar.... 

     Yollarda “slalom” yapanlar.... 

     Diğer sürücüleri, vatandaşları zor durumda bırakanlar...

     Trafik kurallarını hiçe sayanlar ve yaptıkları ayıbı “kabadayılık” gösterisi ile örtmeye çalışanlar.

Son zamanlarda her an hissedilebilen bir şey var ki, bu denetimler neredeyse hiç yapılmıyor. Şehirler ve şehirler arasındaki yollarda denetimler tamamen elektronik denetim sistemlerine (EDS) bırakılmış. Bu çok doğru değil.

      Yapılan trafik ve sürücü hatalarına dayalı kazaların önlenebilmesi için anında ve birebir müdahale çok daha etkili olacaktır.

      Trafikteki bu denetim zaafı; günün belli saatlerinde yollarda “cirit atan” otoyol magandalarına meydanı bırakmak demektir ki, yaşananları ve sonuçlarını çok net görebiliyoruz.