Geçtiğimiz cuma ve cumartesi günleri Hamburg'ta G 20 Zirvesi'nde terör konuşulurken Hamburg sokaklarında teröristler kentte yaşamı felç etmekteydiler.
Geçtiğimiz cuma ve cumartesi günleri Hamburg'ta G 20 Zirvesi'nde terör konuşulurken Hamburg sokaklarında teröristler kentte yaşamı felç etmekteydiler. G 20 liderlerinin zirvenin ilk özel buluşmasında ele aldıkları terör konusu ve bu konudaki ortak açıklamalarının ardından Hamburg sokaklarında can ve mal güvenliğini tehdit eden teröristler tüm dünya kamuoyunun gözleri önünde kentin bir bölümünde kontrolü dört beş saatlik bir süre boyunca ele geçirdiler.
G 20 heyeti vesilesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte olan biz Türkler aslında Hamburgluları en iyi anlayandık olaylar sırasında. Hamburg'ta marketleri, bankaları, mağazaları yağmalayan, sokaklardaki araçları yakan, terör estirdikleri mahallelerde insanların can ve mal güvenliğini tehdit eden bu canileri biz daha önce İstanbul'da Taksim'de Gezi olaylarında ya da Diyarbakır'da Sur'da aynı Hamburgt'ta olduğu gibi yaşamıştık.
Türkiye'de bir atasözümüz var. “Ateş düştüğü yeri yakar” deriz. Aynen öyle oldu. Hamburg'ta ateş düştüğü yeri yaktı! Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Hamburgluları ve haklı kızgınlıklarını çok iyi anladılar. Yine aynı şekilde Türk Polisi, Alman Polisini en iyi anlayandı. Hamburg'ta aralarında ağır yaralı da olmak üzere 476 polis yaralandı. Hamburg'un bazı mahallerini harabeye çeviren bu terör tüm dünya kamuoyuna terörün ne kadar tehlikeli olduğunu bir kez daha gösterdi.
20.000'den fazla polisin güvenliğini sağlamaya çalışan polis başarılı olamadı. Çünkü her zaman belirttiğimiz gibi uluslararası terör ile mücadele sadece ulusal düzeyde başarılı olma şansına sahip değil. Terör örgütleri farklı, farklı da olsa gerektiğinde uluslarası düzeyde işbirliği konusunda oldukça deneyimliler. Hamburg sokaklarında terör estirenlerin önemli bir kesimi tek kelime Almanca bilmiyordu.
Aynı dili konuşmasalar da terör estirenlerin hedefleri aynıydı. Hangi ülkenin polis üniformasını giyerlerse giysinler polisler bir kez daha kanlı saldırıların hedefi oldular.
Hamburg'ta bir kez daha ortaya çıktı. Kaldırım taşı atan, molotof atan ya da mermi sıkan teröristler arasında hiç bir fark yok. Öldürmek amacıyla hedeflerine saldırmaktalar.
Hamburg'ta bir kez daha Türkiye haklı çıktı. Türkiye Cumurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan özellikle Almanya, Hollanda ve Belçika gibi AB üyesi ülkeleri defalarca uyarmış ve “unutmayın beslenen bu yılanlar gün gelir sizi de sokarlar” demişti. İşte Hamburg örneği. PKK terör örgütü G 20 Zirvesi boyunca Hamburg'ta oldukça aktifti.
PKK terör örgütü mensubu teröristlerin emrindeki sempazitanları diğer maskeli “eylemcilerin” arasında karışarak Hamburg sokaklarını ateşe verenlere destek oldular. Hatta Hamburg polisinin bir süreliğine teröristler karşısından çaresiz kalmasına yol açan “şehir gerillası” taktiklerini bizler PKK terör örgütünün Diyarbakır mahallerini ateşe verdiği günlerden çok iyi tanımaktayız. Hamburg'ta sokakların bir bölümünü bir süreliğine ele geçirenler PKK taktikleri uygulamaktaydılar. Bu da PKK terör örgütü mensuplarının Hamburg'ta oynadığı rolü bir kez daha gözler önüne sermekte.
Çok merak ediyoruz acaba AB ve AB üyesi ülkeler bu gerçeğin ne zaman farkına varacaklar? AB kamuoyu acaba ne zaman bu gerçeğin farkına varıp kendi hükümetlerine gerekli baskıyı yapacak?
PKK terör örgütü barındığı ve sözde “sığındığı” ülkeleri “karargah” olarak kullanmakta. AB ülkelerinde yaşamakta olan masum Kürt kökenli insanların büyük bir çoğunluğundan özellikle işadamlarından haraç aldığı tüm AB polis teşkilatları tarafından çok iyi bilinen PKK terör örgütü Avrupa'da uyuşturucu ticareti ve insan kaçakçılığı alanlarında da aktif. AB ülkeleri PKK terör örgütünün en önemli para ve insan kaynağı. Çok sayıda Kürt gencini kandırarak Irak ve Suriye'de terör örgütü için yetiştiren PKK Avrupa'da yaşamakta olan tüm Kürtlere yaşamı “cehennem” etmekte.
Buna rağmen Hamburg'ta G 20 Zirvesi'nin ikinci gününde yapılan “G 20 karşıtı yasal gösteride” kortejin ikinci sırasını alan en kalabalık örgütte PKK idi. Bir gün önce sokakları terörize edenlerle iş birliği yapan PKK ertesi gün de yasal protesto izni alan göstericilerle birlikte sokaklardaydı. Hem de Almanya Dış İşleri Bakanı Sigmar Gabriel'in “PKK terör örgütüne propaganda izni verilmesini kabul edemem” demesinden tam bir hafta sonra ellerinde PKK paçavraları ve eli kanlı canilerin fotoğraflarıyla yürüdüler.
Almanya'da PKK terör örgütü yasak örgütler arasında. PKK paçavraları ve eli kanlı cani Abdullah Öcalan'ın fotoğraflarını taşımak da yasak! Ancak ne acıdır ki bir gün önce saldırdıkları ve canlarına kastettikleri polis memurları bu yasakların çiğnenmesini seyretmek zorunda bırakıldılar. Alman polisine izin verilse PKK terör örgütüne soluk aldırmayacağından ve yasakları mükemmel uygulayacağından en ufak bir şüphem yok. Ancak anlaşılan bu konuda polisin de eli kolu bağlı!
Bu mantıkla terörle mücadelenin başarılı olma şansı yok!
G 20 Zirvesi'nde hem de Almanya'nın ev sahipliğine istediğiniz kadar teröre karşı açıklamalar kararlaştırın eğer bir gün sonra Almanya sokaklarında PKK terör örgütü mensupları terör propagandası yapabiliyorsa G 20 Zirvesi kararlarının hiç bir anlamı ve inandırıcılığı olmaz!
Hem de G 20'de terör estiren PKK söz konusu ise aslında bu tam bir fiyaskodur!
15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye'de gündeme gelen kanlı darbe girişimi karşısında kahramanca demokrasisini savunan Türkiye ile ilgili etkinliklere Hollanda ve Avusturya'da Türkiye'den bakanların gelmesini yasaklayan zihniyet bakanları yasaklarken PKK'lı teröristlerin serbestçe propaganda yapmalarına izin veriyorsa terörle mücadelenin başarılı olma şansı neredeyse hiç yoktur.
Bu yanlış politik karar ve uygulamalar yüzünden geçen hafta Hamburg'u yakıp, yıkan teröristler yarın Viyana ve Amsterdam'da da aynı şeyleri yaparlar!
Çok merak ediyorum Avrupa ve en başta AB ne zaman uyanacak ve kollayıp besledikleri teröristlerin sadece Türkiye için değil kendileri için de büyük bir tehlike olduğunu fark edecek! İnşallah uyurlarken terör yılanı sokmaz onları!