Vakıf Katılım web

FİNANSAL VARLIK BALONLARI NASIL OLUŞUR?

Prof. Dr. D. Murat DEMİRÖZ
Tüm Yazıları
Bugün 1 Nisan 2019… Dün yerel seçimler yapıldı ve hepiniz sonuçları biliyorsunuz. Bu satırlar yazıldığında daha oy verme işlemleri devam ediyordu.

Temennim, huzur ve güven ortamı içinde milletimizin kavga dövüş etmeden kendi şehirleri için en uygun tercihleri belirlemesi… Seçim sonuçları ile ilgili daha sonra bir yazı yazacağım.   

En son Ağustos 2018’de ve geçen hafta gördüğümüz dövizdeki anormal dalgalanmaların spekülatif fiyat artışlarına bir örnek olduğunu söylemiştim. Hemen bazı arkadaşlardan eleştiriler geldi: “Hocam, hep üst aklın işi mi bunlar? Hiç mi hükümetin kabahati yok?” Bu soruya nasıl cevap vereyim? Gerçek hayatta “üst akıllar”, “Türkiye’yi yıkmak isteyen Karanlık Konseyler”, “gizli ve masonik örgütler” yok ki! Öte yandan spekülasyonla manipülasyonu karıştırmamak gerekir. Bu da başka bir hata olur. En son olarak da, spekülatif balon oluşması için temelde bazı yapısal sorunlar olması gerekir. Bugün istedim ki, finansal varlık fiyatlarında gerçekleşen balonların nasıl oluştuğunu anlatayım. Böylece insanların kafalarında oluşmuş bazı soruları da cevaplarız.

Bir varlık fiyatı balonu herhangi bir mal, hizmet veya menkul kıymetin fiyatının herhangi bir sebeple temel değerinin üstüne çıkması ve bunu takip eden zamanlarda da hızla artmaya devam etmesi ile başlayan ve yine, hiç beklenmedik bir anda hızla temel fiyata inmesi ile sonuçlanan anormal fiyat hareketlerine verilen addır. Görünüşte varlık fiyatı balonları piyasada alım satan yapan oyuncuların irrasyonel karar ve davranışlarının sonucu gibi görünür. Ancak göründüğü kadar basit bir açıklama ile anlaşılamayacak karmaşık bir yapıları vardır. Öncelikle, fiyat hareketlerinde temel değer ve spekülatif bileşen ayrımını yapmalıyız.  

BİR FİYATIN TEMEL DEĞERİ VE SPEKÜLATİF BİLEŞENİ

Her malın muhakkak bir temel değeri vardır. Bu temel değer, alıcıların o maldan elde edeceği maddi fayda ile satıcıların malın maliyeti artı kendi kârlarından oluşan satış bedelini eşitleyen fiyattır. Eğer söz konusu mal depolanabilirse, yani kısa zamanda tüketilmek zorunluluğu yoksa alıcılardan bazısı o malı maddi ihtiyaç sebebi ile değil ama belli bir vade sonunda daha yüksek fiyata satma ve bu işlemden kâr etme amacıyla satın alabilir. Aynı şekilde bazı satıcılar da, bu malı şimdi pahalı fiyattan satıp belli bir vade sonunda daha ucuza tekrar alabileceği beklentisi ile satabilirler. İşte, bir malı temel işlevi ile değil, ama belli bir vade içinde alıp satma veya satıp alma işlemine spekülasyon adı verilir. Bu işlemi yapan kişi veya kuruma da spekülatör adı verilir. Spekülatif alıcılar malın fiyatının artacağı, spekülatif satıcılar da malın fiyatının düşeceği beklentisi ile hareket ederler. Her türlü saklanabilir – depolanabilir mal piyasasında, bu tür spekülatif işlem yapan alıcı veya satıcılar olabilir. Ancak, hiçbir spekülatörün geleceğe dair tam bilgi sahibi olduğu söylenemez. Spekülatörler geleceğe yönelik tahminlerine göre karar alırlar. Bu kararlar sonunda kâr edebilecekleri gibi, zarar da elde edebilirler.

Eğer bir piyasada spekülatif alış ve satışlar temel ihtiyaca binaen yapılan alış ve satışlara göre fiyatı etkileyebilecek bir orana ulaşırsa piyasada oluşan fiyatlar temel değerlerinden sapmaya başlar. Normal şartlarda, spekülatif dalgalanmalar piyasa fiyatının temel değerin etrafında dalgalanmasına yol açar. Piyasa fiyatının temel değerden uzaklaşması – yani temel değerin çok üstüne çıkması ve çok altına düşmesi -  için üç sebep olabilir:

Birinci olarak temel değeri belirleyen temel ihtiyaçları yansıtan arz ve talep bileşenlerinin içinde yapısal sorunların bulunması gerekir. Dolar kuru örneğinde, dövizin temel arz bileşeni mal ve hizmet ihracatı, temel talep bileşeni mal ve hizmet ithalatıdır. Eğer yüksek cari açık ve dış borç varsa, bu da, doların temel piyasa bileşenlerinde kırılgan ve sorunlu bir yapı olduğunu gösterir. Yani fiyat her an temel değerinden uzaklaşabilecek bir konumdadır. İktisatta buna “bıçak sırtı denge” adı verilir.

İkinci olarak, yapısal sorunlarla kırılgan hale elmiş bir temel değere sahip piyasada her hangi bir olumlu veya olumsuz dış şok piyasa fiyatının temel değerden sapmasına yol açabilir. Bu dış şokun kaynağı –iktisatçıların çoğunun ittifakıyla Merkez Bankası’nın ani bir faiz indirme kararı veya piyasaya ani bir nakit aşılaması olabilir. Bunun benzeri bir etki, Merkez Bankası dışında bankacılık sistemi kanalıyla da gerçekleşebilir. Bankalar piyasaya öncekine göre daha fazla likidite arz ederek spekülatörlerin alış ve satışlarının başlamasına neden olabilirler. Bu dış şoklara, özellikle dışa açık finansal piyasalarda, dış dünya faizleri veya likiditesinde beklenmeyen değişimler, savaş veya dış politik krizler gibi iktisadi yapı dışından kaynaklanan şoklar ve büyük uluslararası finansal kurumların pozisyon değişiklikleri de dâhil edilebilir.

Üçüncü olarak, spekülatörlerin sürü psikolojisi ile hareket etmesi gerekir. Yani yapısal sorunlara sahip bir varlığın piyasasında fiyatı arttıracak ani bir şokun etkisinin tek anlı olmaması ve artarak devam etmesi için, spekülatörlerin panik halinde ve birbirini taklit ederek hızla alım yapması gerekir. Genelde belirsizliğin yüksek olduğu ortamlarda, bireyler kendileri net tahmin yapamadıkları için toplulukla aynı yönde hareket etmeyi tercih ederler. İşte fiyatı temel değerden sapmasını sağlayan anormal bir şokun etkisinin zaman içinde hızla artmasının sebebi sürü psikolojisiyle hareket eden spekülatörlerdir.            

VARLIK FİYATI BALONUNUN BİLEŞENLERİ

Bir varlık fiyatı balonunun üç bileşeni vardır. Her bileşen yukarıda saydığım üç sebeple bağlantılıdır. Balonun bileşenleri kısaca Altyapı, Etki Mekanizması ve Yayılım Mekanizması olarak adlandırılabilir.

Balonun altyapısı, piyasanın temel bileşenlerinde bulunan yapısal sorunlar sebebiyle oluşan bıçak sırtı dengesidir. Bir piyasada balonun altyapısı olmadan bir balon oluşması imkânsız değilse bile çok muhtemel de değildir. Yani, bir ülkede yüksek cari açık ve yüksek dış borç yoksa o ülkede kurlarda spekülatif balon oluşması ihtimali yok denecek kadar azdır.

Balonun etki mekanizması, ikinci sebeple bağlantılıdır; yani balonun hızla şişmesini ve belli bir noktada da balonun aniden sönmesini tetikleyen dış şoklar. Bu şok, faizi düşürerek veya likidite arttırarak fiyat artışı üzerinde etkili olan para politikası veya benzeri bir sonuca yol açan bankacılık kesimi kaynaklı kredi genişlemesi olabilir. Ya da, yüksek sermaye gücü veya piyasada beklentileri hızla değiştirebilecek enformasyonu belirleme gücüne sahip bir manipülatörün eylemleri de etki mekanizmasını oluşturabilir. Pekiyi manipülatör kimdir? 29 Mart 2019 Cuma günkü yazımda şöyle yazmıştım: “…Manipülasyon, para gücü veya yanlış enformasyonla piyasada fiyatlar hakkında gerçek dışı bir algı oluşturup bundan maddi menfaat sağlamak eylemidir ki, tam da J.P. Morgan’ın suçlandığı iş de budur. Eğer döviz kurlarında (veya herhangi bir menkul kıymet fiyatında) temel değerinden sapmaya neden olacak bir yapısal sorun varsa (örneğin yüksek cari açık veya yüksek dış borç) manipülatör yaydığı yanlış bilgi veya sahip olduğu parasal güçle piyasada bu eğilimi tetikler. …” İşte manipülasyon yapana da manipülatör denir.

Son bileşen ise sürü psikolojisidir. Balonun altyapısı yanlış politika veya manipülatör tarafından tetiklenirse, spekülatörler belirsizlik altında sürü psikolojisi ile alışa geçerler; ta ki balon patlayana kadar. Cuma günü balonu patlatan sebepler ile balon ve ekonomik kriz ilişkisine değineceğim.