FETÖ mücadelesi yapılırken çok dikkatli olmak gerekiyor.
FETÖ mücadelesi yapılırken çok dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü bu örgütün en önemli özelliği, şekil değiştirebilmesi, kendini saklayabilmesi. Tıpkı bir beyin ameliyatında olduğu gibi, bistürinin milimin onda biri şaşması hastanın bir başka yeteneğini kaybetmesine yol açabilir. Belki beyne yerleşmiş ur çıkarılır ama, hayati bir başka fonksiyon yok olabilir. O yüzden cerrahlar bile kendi aralarında uzmanlaşırlar. Ne kadar usta olursa olsun bir genel cerrah, beyin ameliyatına girmez. “Sen nasılsa cerrahsın, şu beyine de bir el at” denilmez.
Şimdilerde FETÖ bir yandan ayakta durmaya çalışırken, diğer yandan hatalar yapılmasını bekliyor. Mesela, Amerika veya Avrupa ile kavga etmemizi istiyorlar. Sürekli bu konuda gaza getirmeye çalışıyorlar. Temelinde FETÖ’ye düşman iken, bilindik ajandaları nedeniyle Batı’ya saldıran kimileri de, farkında olmadan batı cephesindeki algıyı güçlendiriyorlar.
Mesela, kendilerine karşı oluşan devasa toplumsal algının kimi yanlış uygulamalarla dağılmasını umuyorlar.
Mesela, bir sürü masum insana iftira atarak devleti yıkmakla görevlendirilmiş bir örgüt yazıcısı ile 40 yıldır gazetecilik yaparak hayatını kazananların aynı torbaya koyulmasını istiyorlar.. Böylece kendilerini saklayabileceklerini düşünüyorlar. Hiç olmazsa bilmeyenleri kandırabileceklerini.
Ve maalesef bazen öylesi hatalar yapılıyor ki…
Muhtemelen aslında kendilerinin nefret ettiği Cumhuriyet ve Sözcü gazetesi soruşturmalarına, Ahmet Şık, Kadri Gürsel ve Oğuz Güven gibi isimlerin tutuklanmasına seviniyorlar. Hatta daha da ileri gidip, geçmişte kendilerini bu kadar hırpalamış benzer isimlerin başına gelenleri, “İlahi” bir takdir gibi yorumluyorlar. Benzer gelişmeleri belki de sapkın inançlarına delil olarak sunuyorlar. Bu durum onlara kara propaganda şansı da tanıyor. Avrupa’ya gidip, “Sadece bize değil’ diyorlar.
Sadece batı tarafında değil. Benzer uygulamalar ülke içinde de FETÖ operasyonlarına verilen desteği yaralıyor. FETÖ torbası büyüyüp esnekleştirildikçe, bu mücadelenin doğal müttefiği kimi kesimlerin kafasında “Acaba” sorusu oluşuyor. Böylesi bir terör örgütüne karşı şimdiye kadar oluşmuş en büyük fikir birliği yaralanıyor. Hele hele, kimi ‘etkili” isimlerin tutuksuz yargılanması ister istemez toplumsal vicdanı zedeliyor.
Yapılan bu hatalar FETÖ’cülerin ekmeğine yağ sürerken, “kontrollü darbe” lafı gibi, söyleyenin bile inanmadığı açıklamaların üstüne atlıyorlar. “Kontrol” lafını sevip üzerinde tepiniyorlar ama “Darbe”ye hiç girmiyorlar. Muhalefet, bu “Kontrollü darbe” açıklamaları ile neye hizmet ettiğini, bu söylemin FETÖ’nün açıklamaları ile uyumluluğunu göremiyor. Çünkü onlar da kendince kimi uygulamalardan besleniyor. Dayanak noktaları, devletin FETÖ soruşturmalarında kimi zaman züccaciye dükkanına giren bir fil gibi davranıyor oluşu.
FETÖ soruşturmalarını yürütenlerin yazının başında da belirttiğim gibi mikroskop altında ameliyat yapan beyin cerrahları gibi çalışması gerekiyor. Ne bir milim eksik, ne bir milim fazla.