FETÖ'CÜ DİYE ATILAN PİLOTLAR OPERASYONDA

Musa ALİOĞLU 23 Eki 2016

Musa ALİOĞLU
Tüm Yazıları
​Gazetecilik mesleğine başladığımızda ustalardan çok duyduğumuz bir söz vardı; "Fikr-i takip". Şefler boş kalınca arşivi karıştırıp, hangi haberlerin devamının gelip gelmediğine bakar ve çömezlere "Fikr-i takip mühimdir" deyip fırça atarlardı.

Gazetecilik mesleğine başladığımızda ustalardan çok duyduğumuz bir söz vardı; "Fikr-i takip". Şefler boş kalınca arşivi karıştırıp, hangi haberlerin devamının gelip gelmediğine bakar ve çömezlere "Fikr-i takip mühimdir" deyip fırça atarlardı.

Yani haksız da değillerdi. Her dönemde bazı haberlerin ardı gelmez, konu küllenir gider.

Geriye dönüp bakarsak son üç ayda bile yazılıp çizilen onlarca haberden, bir daha haber alınamaz oldu. 

Türk siyaset tarihine mal olan 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle ilgili yazılan bir çok haber ertesi gün unutuldu. Çünkü, yeni haber eski haberi unutturur.

Ama doğrusu böyle olmamalı, eski haberlerle ilgili gelişme var mı diye bakmak gerek.

Darbeye karıştığı öne sürülerek, 265 pilotun Türk Hava Kuvvetleri ile ilişiğinin kesildiğini duyduğumda "Geriye kaç kişi kaldı?" diye bir soru sormak o anda şık olmazdı.

Bu sayı çok yüksekti ve bir çok savaş uçağının pilotsuz kaldığı da acı gerçekti. 4 Eylül 2016 tarihli "Savaş uçakları pilotları bekliyor" başlıklı yazımda, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ve THY Başkanı İlker Aycı'nın "Özel sektörden asker kökenli pilotlar, dönem dönem orduda istihdam edilecek. Bu konuda istekler var' dediğini yazmışım. Doğrusu, rahata ve konfora alışmış olan bu arkadaşların savaş uçaklarını uçurmaya talip olacaklarını pek sanmıyordum. Ardından, 25 Eylül 2016'da da "Mavi üniformalara, kimler bröve takacak" başlıklı yazımda da "fikr-i takip" yaptım ve Hava Kuvvetleri'nin THY'ye yazı yazıp dönmek isteyenlerin muvazzaf olarak işe alınacağını açıkladığını dile getirdim. Bu sırada gazetelerde, altı asker kökenli pilotun H.K.Komutanı Org.Abidin Ünal'ı ziyaret edip "Göreve hazırız komutanım" dediğini mutlulukla okuduk. 

Başvuruların sona erdiği 30 Eylül günü kaç kişinin orduyu tercih ettiğini öğrenmek için komutanlığı aradığımda bana "Komuta katı bu sayının açıklanmasını istemiyor" denildi. Anladığıma göre, 40 kadar başvurunun yapıldığı ve 30'unun kabul edildiği iddiası yaygın. 

Çerkez asıllı olan ve PKK operasyonuna bizzat katılan Abidin Paşa'nın o duygusal orduya davet mektubu yüzlerce pilottan ne hazindir ki, bu kadar karşılık görmüş.

Uçak başına düşen pilot sayısı dünya ortalamasının altındaydı ve buradan çok ümitliydiler. Beklenen sayıda başvuru olmayınca çare olarak şöyle bir çözüm bulundu. FETÖ soruşturmaları sırasında gözaltına alınan ve "Adli kontrol şartı" ile serbest bırakılan dokuz savaş pilotu savcılıktan mütalaa alınıp orduya çağırıldı ve operasyonlara gönderildi. Garip bir durum. Teğmen-albay arası rütbelerdeki bu subay pilotlar Diyarbakır'daki 8'inci Ana Jet Üs Komutanlığı'na gidip, üniformalarını giyerek DEAŞ operasyonuna katılmış.

Şimdi, eğri oturup doğruyu da konuşmak lazım. Bu pilotların darbeyle bağı nasıl anlaşıldı da hemen uzaklaştırıldılar. Sayın Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi bu pilotlar, "yaşın yanında yanan kurulardan" mıdır acaba? Eğer böyle ise, yargılama sonunda suçsuz oldukları ortaya çıkar ve aklanırlar. 

Bu pilotlar "Vatana ihanet suçu" ile yargılanacakları için, "muğber"dirler. Bu kırgınlığı her şeye rağmen bir kenara bırakıp, devletin çağrısına uyarak vatani göreve koşan bu insanları canı gönülden kutlamalıyız. Bu görev verme onların gönlünü almaya yeter de artar bile. 

Şimdi birileri çıkıp, şeytanın avukatlığı gibi bir göreve soyunup "Bunlara nasıl güvenip, uçak teslim edildi" diyebilir. Bunu derken, yargılama sonucunda suçlu bulunmaları ihtimalini de göz ardı etmedikleri kesin bir gerçek..

Bana göre, hiç kimseyi peşinen suçlama hakkımız yok. Herkes aksi ispat edilinceye kadar masumdur karinesine dayanarak hukukun temel ilkelerini göz ardı etmemeliyiz.

Suçlu olmadıkları anlaşıldığında bu insanlara özür borcumuz nasıl öderiz bilemiyorum. Fakat, meseleye tersten bakanların düşündüğü olur da, şayet bu insanlar suçlu bulunursalar işte o zaman durumun izahı zor olur.

Yani, vatana ihanet gibi önemli bir suçlamadan gözaltına alınıp veya tutuklanabilirler. O zaman münafıklar "Vatan hainlerine uçak teslim ettiniz. Bunlardan biri bir çılgınlık yapsaydı, bunun hesabını nasıl verebileceksiniz" diye konuşmaya başlarsa iyi olmaz diye düşünüyorum.

Devlet, kimin ne kadar suçlu olup olmadığını biliyordur diye düşünüyorum. Yoksa, böyle bir görevlendirmeye gidilmezdi.

Bir F-16 pilotu kolay yetişmiyor. Onca emek, onca zaman ve maddi harcamalar göz önüne alındığında onların kıymeti çok daha iyi anlaşılır sanırım. 

Özel sektörden Hava Kuvvetleri bünyesine katılımların çok az oluşundan ne kadar üzüntü duyuyorsak Hava Harp Okulu'na yapılan başvuruların yoğunluğu da bizi o kadar mutlu etmiştir. 

Türk Hava Kuvvetleri etkin, saygın ve caydırıcı olmaya devam edecektir. Bugünün ve yarının havacıları, gökyüzü ve vatan toprağı sizlere emanet.

Sen çok yaşa Türkiye'm..