FETÖ'cülerin ortak bir davranış biçimi var.
FETÖ’cülerin ortak bir davranış biçimi var. Nasıl aşağı yukarı oturup kalkmalarından, yeme içmelerinden, hatta sakal tıraşlarından bile yüzde 80 fark ediliyorlarsa olaylara yaklaşım biçimlerinden de ayırt edilebiliyorlar.
En önemli özellikleri bazı gerçekleri hiç olmamış kabul edip, önemli bir bölümünü perdeleyerek yorum yapmaları.
Mesela, neden yüz binlerce kişinin devletin içine sızdığını cevaplamadan, “Şu kadar insan işinden oldu” deyiveriyorlar.
“Kurulan kumpaslarla binlerce kişi yıllarca hapse atıldı, sahte deliller üretildi, sahte gizli tanıkların ifadesiyle ocaklar yıkıldı” ya hiç girmeden “Vay efendim hakimlere, savcılara müdahale edildi” teranesini okuyorlar.
İmam, abi, bölge imamı diye uzayan hiyerarşik yapılanmayı hiç görmeden, garip çarpıtılmış dini yorumlarla yalanı veya sahtekarlığı bile mubah görürken, çalınmış sorularla devlet memuriyetine atanmayı kabul ederken, kendilerini masum bir sivil toplum örgütü davranılmamasını eleştiriyorlar.
Örgüt militanlarının başkasıyla evlenmesine bile izin vermedikleri için çöpçatan birimi kurduklarını, insanları listeler ile eşleştirdiklerini karı ve kocanın bile birbirini denetlemesini sağlamaya çalıştıklarını umursamadan, “Aileler hapse atılıyor” propagandası yapıyorlar.
Bütün umutları, karşılarında birilerinin bu yedikleri herzeleri tekrar tekrar hatırlatmaktan yorulması. Toplum hafızasının daha önce yaptıklarını unutması.
Şimdi de bolca New York’da Zarrab davasının görüldüğü mahkeme önlerinde boy gösteriyorlar. Sorarsanız gazetecilik yapıyorlar. Aslında yaptıkları algı mühendisliği. Daha doğrusu bilindik üsluplarının tekrarı.
Evet biliyorum, toplumumuzun hafızası pek bir zayıf. Unutmaya eğilimli. Ancak bu örgütün ülke üzerinde yarattığı tahribatı anlatmaktan yorulduğumuz an bu savaşı kaybettiğimiz andır.