​FETÖ, JİM JONES VEYA MARSHALL APPLEWHİTE'DAN BETER

Alican DEĞER 18 Tem 2017

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
Kanlı bir darbe teşebbüsünün üzerinden bir yıl geçti.

Kanlı bir darbe teşebbüsünün üzerinden bir yıl geçti. Biz hala Batılılara neler yaşadığımızı anlatmaya çalışıyoruz. Gerçeklik algısı zaman ve mekâna göre değişen bir şey. O yüzden tane tane, Batılıların anlayacağı şekilde anlatmaya çalışacağım. Sevgili Batılılar:

FETÖ sizin alışık olduğunuz türde bir örgüt değil. Öncelikle tek ve değişmez bir elebaşları var. Onun doğruları doğru, yanlış dedikleri yanlış. Sorgulama şansınız yok. “Liderin” değiştirilebilmesinin imkânı yok. Ölene kadar o makamda. Alınan kararları eleştirebilmeniz, farklı bir fikir beyan etmeniz akla bile gelemez. 

Sizin daha iyi anlamanız için tanıdığınız bir isme benzetebilirim. James Warren “Jim” Jones’a. Hani 1978’de kendisine inanan 918 kişiyi toplu intihara zorlayan Jim Jones’a.

Veya yaklaşık 10 yıl sonrasında kuyruklu yıldızın arkasında olduğunu düşündükleri UFO’ya binerek cennete gideceklerine inanan, bu uğurda intihar eden 39 kişinin bağlı bulunduğu “Cennetin Kapısı” tarikatına. Nasıl Jim Jones veya Marshall Applewhite sorgulanamaz ise Fetullah Gülen de öyle. 

Üstelik bu kıymeti kendinden menkul modern zaman “İnançları” bir tarafa, İslam bir tarafa. FETÖ, çok çok daha köklü ve milyarlarca inananı olan bir dini kullanmaya çalışıyor. Bakmayın siz “Sevgi pıtırcığı” söylemlerine. İçlerinde kesin bir bizden olan olmayan ayrımı var. Son tahlilde siz onları, onlar da sizi kullandığını düşünüyor.

Kendilerine ne ismi takarlarsa taksınlar sonuçta gizli bir örgütler. Çünkü, kim onlardan, kim değil bilemiyorsunuz. Üyeleri bile birbirini tanımıyor. Üyeler birbirini tanımadığı için anahtar elemanlar aradaki organizasyonu tamamlıyor. O yüzden onlara sivil toplum örgütü muamelesi yapmayın. Sivil toplum örgütü olabilmeleri için şeffaf olmaları gerekiyor. Böylesi devasa bir yapı, emekli bir vaiz ve onu sevenlerden mi oluşuyor zannediyorsunuz?

Para kaynakları belli değil. Sorarsanız “Yardımlar” falan derler. Kaynak belli olmadığı gibi, harcamalar hiç belli değil. Paralar nereye gidiyor kimse anlatmıyor.

En sevdikleri şey devlet memuru olmak. Bu kurucularının da devlet memuru olmasından kaynaklanıyor olabilir. Bu, devleti çok sevdiklerinden değil, devlet gücünü sevdiklerinden ileri geliyor.

Şimdi bir düşünün. Adli mekanizmanızın yaklaşık yarısı bir aplikasyon indiriyor telefonlarına. Sonra kendi aralarında konuşmaya başlıyorlar. Bu örgütten olmayan kimse katılamıyor aralarına. Siz böyle bir mahkemede yargılanmak ister misiniz?

Sonra hayal edin ordunuzdaki generallerin yaklaşık yarısı seçimle gelmiş devlet başkanından veya komutanlarından değil, bir örgütün elebaşından emir alıyor. En karanlık komplo teorileriyle süslü filmlerinizde bile, bu derece girift komploların kurulmamış olmasına şaşırmaz mısınız? Sizin komplolarınız en fazla hırslı bir general ve çevresindeki birkaç kişiden oluşuyor. Gördüğünüz gibi hayal gücünüz bile yetmiyor.

FETÖ’ye en yakın anlayabileceğiniz örgütlenme, soğuk savaş yıllarında Sovyetlerin Amerika’ya yerleştirdiği varsayılan “Uyuyan Hücreler.” Onların sayısı da üçtür, beştir. Bilemedin 10’dur.

20’inci yüzyıla damgasını vuran en büyük casusluk skandallarından biri İngiliz Gizli Servisi’nde üst düzey yöneticiliğe yükselen Kim Philby’di. Bunun travmasını hala atamamış olabilirsiniz. Bizde neredeyse polisin tüm istihbarat servisi ele geçirilmiş.

Şöyle düşünün lütfen: Evet size göre demokrasimizin eksiklikleri, aksayan yönleri var. Bunu biz de söylüyoruz. Ama ona rağmen coğrafyamızda tek sağlıklı seçim yapan ülkeyiz. Silahlı bir grubun insanları öldürerek, meclisini bombalayarak darbe yapmasını nasıl “makul” görebilirsiniz?

Türkiye’de bir sürü siyasi parti var. İrili ufaklı. En sağcısı, en solcusu. Bir tekinin bile bu işi yapanların FETÖ olmadığı konusunda açıklaması yokken, siz binlerce kilometre uzaktan, tamamen farklı bir kültürden gelmenize rağmen nasıl  “şüphe” belirtebilirsiniz.

Biz gördüğü rüyalardan aldığı “İlhamlarla” devasa bir gizli örgütü idare eden bir kişi ile mücadele ediyoruz. Gerçeklik algıları anca bu kadar gelişmiş. Siz ise kafanızı çeviriyorsunuz. 

ÖLÜM TARİKATLARI

James Warren “Jim” Jones Amerikalıydı. Jones’un kurduğu tarikatın adı: “Halkın Tapınağı”ydı. 1978 Kasım’ında Guyana’nın Jonestown şehrinde tam 918 mensubunu toplu intihara zorladı. Zehirlenenlerden 300’ü de çocuktu. İşlediği suçlar arasında Kongre Üyesi Leo Ryan’ın öldürülmesi de var.

Kurduğu tarikat olan “Halkın Tapınağı” ilk başta kısmen ırklar arası bir hareket, kısmen de bir sosyal hizmet ağı olarak ortaya çıkmıştı. 1960 yılında düşkünler için çorba dağıtmaya başlayan Tapınak, sonraları sosyal yardım programlarını genişletti. Hatta bir huzurevi açtı. Bir sürü politik mücadele verdi. Sonunda Guyana’da kendi adından ilham alan Jonestown’ı kurdu. Jones sonunda “Dönüşüm” adını verdiği bir teori geliştirdi: Buna göre kendisi ve takipçileri hep beraber ölerek başka bir gezegene geçecek ve mutluluk içinde yaşayacaklardı.

1978 Kasım’ında Senatör Leo Ryan’ın başkanlığındaki bir tahkikat heyeti, iddia edilen insan hakları ihlallerini soruşturmak için Jonestown’a gitti. Heyet dönüş yolunda havalimanında saldırıya uğradı. Silahlı müritler senatör dahil 5 kişiyi öldürdü.

Aynı günün ilerleyen saatlerinde, 300’ü çocuk 918 kişi siyanürle zehirlendi.

Bir müridi rahip Jones’u şu sözlerle anlatıyordu: 

“Gerçekten de ona karşı saygı, korku ve şaşkınlık hisleri taşıyordum. Bir babadan öteydi. Anne ve babamı onun için öldürebilirdim.”

Hakkında yazılan bir kitapta ise şunlar söyleniyordu:

“Jim Jones hakkında dikkat çekici olan şey müritlerinin insanüstü ahmaklıklarıydı. Böylesi olağanüstü ahmaklıklar göz önüne alındığında, kim, insan zihinlerinin zararlı enfeksiyonlar için tam kıvamında olduğuna şüphe edebilir?”

Marshall Applewhite

Marshall Applewhite yani bilinen adıyla ''Do'' sıradan bir üniversitede müzik öğretmeniydi. Eşcinsel ilişki iddiasıyla okuldan atıldı. 2 yıl Texas'ta akıl hastanesinde tedavi gördü. Kurduğu Cennetin Kapısı Tarikatı Amerika’da birçok eyalete yayıldı. Kendisinin İsa'nın dünyaya dönmüş hali olduğunu ileri süren Marshall taraftarlarının aileleri dahil, dünya ile ilgili her şeylerini terk edip insanüstü bir yolculuğa hazırlanmasını istiyordu.

18'i kadın 21'i erkek tarikat üyelerinin hepsinin üzerinde siyah pantolonlar, siyah gömlekler, siyah spor ayakkabıları vardı. Grup üyelerinin hiçbiri sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanmıyordu. Temizliğe çok önem veriyorlar ve saç kesimleri aynıydı. Erkek üyelerin hepsi Vasektomi yöntemi ile kısırlaştırılmışlardı.

Yüzleri iki kişi hariç mor renkli eşarplar ile örtülmüştü. 13 kişilik gruplara ayrılmışlar ve gruplar halinde intihar etmişlerdi. Tarikatın üyeleri, kendilerini ilk kez iki bin yıl önce dünyaya gelen görevli uzaylıların torunu olarak tanımlıyorlardı. Amaçlarını,''Dünya uygarlığı ve insanın bir üst dereceye çıkmasına yardımcı olmak'' şeklide özetleyen müritler, insan bedenini bu amaca ulaşmak için kullanılan araç olarak görüyorlardı.

İntihar eden gençlerin amacı Hale Bopp kuyruklu yıldızının arkasında bulunduğuna inandıkları UFO aracılığıyla kozmik cennete ulaşmaktı.