​FETÖ İLE KANSER KARŞILAŞTIRMASI

Alican DEĞER 28 Mar 2017

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
Hafıza ilginç birşey.

Hafıza ilginç birşey. Değişik zamanlarda okudukları veya yaşadıklarını birbirine eklemlemek. Düzgün yapılmaza saçmalama olasılığı büyük. 15 Temmuz iddianamelerini okurken birden aklıma kanser araştırmaları geldi. Ve fark ettim ki aslında büyük benzerlik taşıyorlar. Aşağıda okuyacağınız yazıda tümör yerine FETÖ’yü koyun. Durum daha net ortaya çıkacak, şimdi size de anlatayım siz de bir düşünün:

Kanser bir çok yönden gizemli bir oluşum. Bu gizemlerin en büyüğü de tümörlerin neden ve nasıl oluştuğu sorunu. Bu durumu çözmek için kanser araştırmacıları kanser hücrelerini mikroskop altına almışlar. Ve fark etmişler ki, kanserli hücreler aktif bir biçimde sürekli komşuları sağlıklı hücrelere müdahale ediyorlar. Tümör oluşturma çabası içindeki kanser hücreleri bir kablo ağı geliştirerek sağlıklı hücreleri kendisine dahil ediyorlar.

İlginci kanserli hücrelerin sadece yüzde 5’i bile tümör oluşumu için yeterli. Aktif yüzde 5 kanserli hücre insanı ölüme götürebiliyor.

Burada kastedilen hücrelerin birbirine yapışması değil. Daha çok hücrelerin bir bir eşleşmesi. Yani önce kablo ağı kurulması sonra hücrelerin aynılaşması ve tümöre katılması. 

Tıpkı FETÖ gibi değil mi? 

Kimi araştırmalar orjinal kümesinden ayrılan tek bir kanser hücresinin bile nasıl tahrip edici olabileceğini ortaya koyuyor. O tek kanser hücresi, diğer hücrelere kendisini göstererek adeta misyonerlik yapıyor. Tek başına kanseri yaymaya çalışıyor. Yeni bir sağlıklı hücre tespit ettiğinde onu bağlayarak orijinal kümesine çekiyor ve böylelikle tümörün büyümesine sebep oluyor.

Aktivite devam ettikçe içine sağlıklı hücreleri de katan tümör gittikçe gelişme gösteriyor.

Uzmanlara göre burada köprü görevi gören tek tip tümörijenik (tümör yapan, tümör oluşturan) hücreler. Ve bu hücreler ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar. 

Kanserli hücreler diğer hücreleri doku oluşturma programına dahil ederek, katmanlı, farklılaşmış ve kendini inşa eden bir mimari ile tümörleri ve bu kanserli kabileyi geliştiriyorlar. 

Büyük bir tümörün kendini dışardan gelecek tehlikelere (tümör engelleyiciler veya kanser öldürücüler) karşı koruyan, kendi savunmasına sahip bir kale gibi olduğu belirlenmiş. Kanserli hücrelerin hızının ise saatte 92 mikron olduğu ortaya çıkarılmış. İşin kötüsü bu hız sağlıklı hücrelerin göç hızından iki kat fazla. Bu keşif de hayati bir önem taşıyor, çünkü tümörlerin ne kadar hızlı büyüyebilecekleri ve yayılabilecekleri konusunda hem bir uyarı hem de bir hatırlatma niteliği taşıyor.

FETÖ TAHRİBATI KAÇ YILDA GİDERİLİR?

Her şekilde FETÖ ile mücadele ediliyor. Yargıda, eğitimde, sağlıkta, güvenlikte, sporda, siyasette... Böyle uzatmak mümkün. Şimdi önümüzdeki konu mücadelenin yanısıra FETÖ’nün yarattığı tahribatın ortadan kaldırılması. Bu mücadeleden çok daha zor ve zaman istiyor. Neden mi?

FETÖ’nün devlete sızması 40 yıllık bir süreç. O zaman zarfında kanser hücreleri gibi davranmışlar. Kendilerini gizlemişler. Bir başka hücreye yaklaşıp onu tahrip etmişler. Sonra bir diğeri, bir diğeri derken klasik devlet yapısını neredeyse ele geçireceklermiş. 

Diyelim ki yargı. Tamam, binlerce hakim ve savcı hakkında işlem yapıldı. Peki bu kadar hakim ve savcının geçmişte aldığı kararlar ne olacak? Sıradan yasalara bağlı bir vatandaş, yargı karşısına gittiğinde davalık olduğunu kişinin bırakın FETÖ’cü olmasını, FETÖ ile uzaktan bir bağlantısı olsa bile, o davayı kazanma şansı var mıydı?

Keza içine girdikleri tüm kurumlarda da durum bu. Şimdi FETÖ mücadelesinde “Kantarın topuzunun kaçtığı” yollu yorumlar çıkıyor. Tamam haksızlığa uğrayan bir kişi bile varsa tabii ki bu giderilmeli. Hatta buna mahal verilmemeli. Ama asıl soru şu olmalı, bu örgütten zarar görenlerin uğradığı haksızlık nasıl giderilecek? Haksızlığa uğradığı halde boynu bükük adalet bekleyenlerin yarası nasıl sarıltılacak? Öncelikli konumuz bu olmalı.