Evlilik programları KHK ile durduruldu mu? Durdurulmadı mı? Durdurulan başka bir şey miydi? Yoksa herkes kendi istediği gibi mi algılıyor? Her şey bugün belli olacak. 1 Mayıs nedeniyle tatil yaparlarsa en geç yarın.
Bildiğiniz gibi ‘Evlilik’ programları ciddi tepkiler çekiyor. İşin doğası, bu programlar evlilik gibi kutsal bir kuruma dayansa da, kendi içlerindeki rekabet yüzünden boku çıkmış durumda. Kiralık gelin ve damat adayları acaba programlardan maaş almaya devam edecekler mi? İşte bütün mesele bu.
Önceki gün yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname de şu ifadeler vardı:
“Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, arkadaş bulma amacıyla kişilerin tanıştırıldığı veya buluşturulduğu türden programlara, ...” yer verilemez. İşte akılları karıştıran da bu oldu. Toplumun ve tabii yayıncıların önemli bir bölümü bunu evlilik programları kaldırıldı olarak yorumladı.
Buna karşılık aynı yayın grubu içindeki televizyonlarında evlilik programları yayınlanan gazeteler ise bunun kimi kanallarındaki ‘arkadaşlık’ programlarına yönelik olduğunu iddia ettiler. Onlara göre yasak, arkadaşlık programlarına gelmişti. Ama kendileri ‘evlilik’ programıydı. (Aslına bakarsanız, evlilik programı adı altındaki majör programlar, arkadaşlık programı bile değil. Çünkü tümüyle şov.)
Neyse dediğim gibi herkes kendi tarafından yorumlama eğiliminde. Ama eğer bir grubun anlamak istediği gibi, bu KHK sadece adında arkadaşlık geçen programları durdurmaya yönelikse, amaçlanan şeyin oluşmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü eğer tüm bu tür programlar değil, sadece bir kısmı hedeflenirse, hedef alınanlar rahatlıkla kamuflaja bürüneceklerdir. Eğer evlilik programları devam edecekse, arkadaşlık programları da adlarındaki ‘arkadaşlık’ lafını çıkarıp ‘evlilik’e çevireceklerdir. Üstelik kimsenin diyecek bir şeyi de kalmayacaktır. Çünkü kendi açılarından haklı olacaklardır. Yasa, kanal gözetilerek uygulanamayacağı için de oluşan ve oluşacak tüm sakıncalar devam edecektir. Tüm evlilik programlarına çıkıp birbirleriyle tanışanlar da evlenmek zorunda kalacak. Öyle ya, eğer ucunda evlilik yoksa bunun adı ‘Tanıştırma” programı olmaz mı?
Aslında Kanun Hükmünde Kararname’ye dikkat edildiğinde yasaklamanın yanında RTÜK’ün elini çok güçlendiren başka bir düzenlemenin getirildiği de dikkat çekecektir. Ve inanın bu ‘evlilik’ ve/veya ‘arkadaşlık’ programı yapma inadındaki kanallar için daha büyük bir risk.
Bu düzenlemeye göre, kanallar inat ederse kanalın yayını durdurulabilecek. Eğer bu inat daha da sürdürülürse ve bir yıl içinde 20 kez bu tekrarlanırsa lisans iptal edilebilecek. Diyeceksiniz ki: “Ooo, 20 çok fazla.” Hiç de öyle değil. Çünkü RTÜK bir kez toplandığında aynı kanal için 50 tane karar alabilir.”
Şimdi bakalım gerçekten evlilik programları yasaklandı mı? Yasaklanmadı mı? Televizyon yöneticileri ucunda lisans iptali olan bu düzenlemede “Rus ruleti” oynamaya cesaret edebilecekler mi?
KORSAN KANALLAR ENGELLENDİ
Bu Kanun Hükmündeki Kararname ile televizyon yayıncılığı konusunda çok uzun zamandır süren bir kargaşa da ortadan kalmış oldu. Durum şuydu: Diyelim ki Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde kurulmuş bir kanal. Türkiye’nin uydularından birinden frekans alıyor veya kiralıyor. Yaptığı yayınlar hangi ülkenin yasalarına tâbi olacak? RTÜK’den mi lisans alacak, yoksa Avrupa’dan aldığı lisans yeterli olacak mı? Diyelim ki bu kanal Almanya’dan alınmış bir lisans ile yayın yaptığında farklı yasalarla muhattap olurken, Türkiye’den alınmış lisans bulunmadığı için Türk yasalarından muaf mı tutulacak?
İşte siz televizyonun başına geçtiğinizde farkında olmadığınız bu durum aslında bir çok tartışmayı da beraberinde taşıyor. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Avrupa’da televizyon lisans ücretleri ya yok, ya da yok denecek kadar az. Buna karşılık Türkiye’de en basit Tv lisans ücreti 10 yıl için 265 bin lira. Bu açıkça kanallar arasında haksız rekabete yol açıyor. (Aslında Türkiye’de de bu ücret kaldırılmalı. Nasıl bir gazete çıkartılırken lisans ücreti ödenmiyorsa, televizyon için de bu uygulanmalı. RTÜK’ün bu paraya ihtiyacı yok. Denetlenmek şartıyla yayıncılık desteklenmeli.)
Ardından başka bir çetrefilli durum: Kanalın sahipleri ve çalışanları Türk vatandaşı. Bütün yayınları Türkçe, üstelik Türk uydusu üzerinden yayın yapıyorlar. Pekiyi neden denetlenemiyorlar? İşte bu KHK ile bu durum ortadan kalktı.
KHK’da şöyle denildi: “Türkiye’ye ait uydular üzerinden Türkçe olarak Türkiye’ye yönelik yayın yapan veya yayın dili Türkçe olmamakla birlikte Türkiye’ye yönelik ticari iletişim yayınlarına yer veren yayın kuruluşları, bu maddenin diğer fıkralarına bakılmaksızın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yargı yetkisi altında kabul edilir. Bu kuruluşların da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yargı yetkisi altındaki kuruluşlar gibi Üst Kuruldan yayın lisansı alması zorunludur.”
Böylece yayın teknolojisinin getirdiği kolaylıkların ardına saklanıp, yasaları hiçe sayma devri bitmiş oldu. Şimdi bu korsan kanallar da denetlenebilecek. RTÜK haklarında karar alabilecek. Ve bu kararı uydu işletmecisi TÜRKSAT’a bildirerek gereğinin yapılmasını talep edebilecek.