​EN KÖTÜSÜ UMUDUN BOŞ ÇIKMASI

Alican DEĞER 22 Mar 2017

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
Daha önce yazdığım için en azından "elimden geleni yaptım" düşüncesindeyim.

Daha önce yazdığım için en azından “elimden geleni yaptım” düşüncesindeyim. Mevzu şu. Hükümet, zor durumdaki küçük esnafa 50 bin liralık bir yılı ödemesiz, faizsiz KOSGEB kredisi desteği verileceğini açıkladı. Müthiş bir haberdi. Beklendiği etkiyi de oluşturdu. Çünkü esnaf zor durumdaydı. Gerekli şartları oluşturan herkes başvurabilecekti.

Zaten öyle de oldu. Yüzbinlerce esnaf bankaların önünde kuyruklara girdi. Süre kısıtlıydı ama tam 460 bin küçük esnaf bir anda bürokrasi canavarı olup gerekli tüm kağıtları toparladı. 

O zaman çıkan kararı okumuş ve son satırındaki ifade yüzünden bu işin sıkıntılı olacağını belirtmiştim. Çünkü son satırda şöyle bir ifade vardı: “Bankalar uygun görürse.” İşte bu ifade herşeyi değiştiriyordu.

Çünkü hükümet ne kadar iyi niyetli olursa olsun bu işi bankaların insafına bırakırsa, kredi alacağını zanneden esnaf ile kendisi karşı karşıya gelecekti. Esnaf benim gibi satır satır okumayacağı için bankaları değil, hükümeti sorumlu tutacaktı.

Hükümet bunu fark etti, sicil affı çıkardı. Ama o afta da bir sorun vardı. Çünkü devlet kara listeye girenlerin affedileceğini söylüyordu ama karar yine bankalara bırakılmıştı. Bankalar listelerini silmeyecekler, ama isterlerse uygulamayabileceklerdi. Yani bu sicil affı bir anlamda bankalara, istediklerine verdikleri krediden dolayı herhangi bir sıkıntı yaşamamaları için çıkarılmıştı adeta.

Neyse zaman geçti. Maalesef düşündüğüm gibi oldu. Bankalar “50 bin lira alacağım. İşlerimi düzelteceğim” umuduyla önünde kuyruk olanların bir çoğunun derdine derman olmamıştı. Çünkü aynı zihniyet burada da devreye girmiş, borcu olmayana borç vermek istemişlerdi. Bir çeki aksayan, vergi borcu bulunan, kredisini aksatan esnaf bu imkanlardan yararlanamıyordu. İyi de zaten adam borçlarını ödemek için kredi istiyordu. Ona da ilaç olunmazsa bu umut niye aşılandı?

Kredi alabilenlerin de istedikleri rakamlara ulaşılamadığı söyleniyor. 50 bin lira isteyen 10-15 bin lira alabiliyormuş. Yani daha önce söylediğim, biraz düşünenlerin de kendi başına görebileceği bir sonuç olan bugünkü duruma varmış olduk.

Hükümet cephesi de durumun farkında. Çünkü bankalara “Müeyyide uygulanabilir” türü açıklamalar yapılıyor. Peki ama banka kapılarına yığılan yüzbinlerce esnafın az bir kısmının, o da istediğinden daha az bir miktarda kredi almasının yarattığı hayal kırıklığının önüne nasıl geçilecek?

TAM 12 HAYAT YAŞADI

Aslında dünyanın en zengin adamı değildi. Serveti topu topu 3,2 milyar dolardı. Ama ismi zenginlikle özdeşleşmişti. 

Çünkü ailenin kurucusu olan dedesi, hala tarihin en zengin insanları listesinde bir numarada. 

İşte, bu torun David Rockefeller 101 yaşında hayatını kaybetti. Kendi deyişiyle 200’ü bulacaktı. Ama olmadı. Yolun yarısında gitti. Ölüm sebebi kronik kalp yetmezliği.

Ne diyeyim? Şanslı doğmuştu, şanslı ve uzun bir hayat sürdü. Onunla ilgili haberleri okurken bir detay ilgimi çekti. David Rockefeller 101 yıl yaşamıştı ama nasıl?

İşte bu dikkatimi çeken detayda bütün durum ortaya çıkıyordu. Çünkü bu zengin adam tam 6 kez kalp, 3 böbrek ve 2 ciğer nakli operasyonu geçirmişti. Yani tam 11 hayat yaşamıştı. Bir de kendisininkini sayarsak 12.

Garibanlar sadece bir böbrek bulamadığı için hayatını kaybederken bu zengin adam 11 kez organ bulabilmiş ve hayatını uzatmıştı. Bundan daha çarpıcı bir zengin-fakir ayrımı görmedim ben.