​EHLİYETSİZ GAZETECİ TEST SÜRÜŞÜNE GİDER Mİ?

Ahmet ÇELİK 27 Mar 2017

Ahmet ÇELİK
Tüm Yazıları
"Mercedes, G serisi. Bu arkamdaki acayip makina için Meksikadaydık.

“Mercedes, G serisi. Bu arkamdaki acayip makina için Meksikadaydık.  Siz bunu okurken saatler sürecek dönüş yolculuğumuza başlamış olacağız. 1972’de tasarlanmış bu araba kare stili ve camları ile biliniyor. 150 km’lik parkurumuzda 6 saat arabayı sokmadığımız yer kalmadı. Tabi bunda arabanın  kapasitesi kadar pilotun eşsiz yeteneği de var. Hayır canım ben kullanmıyordum. “ 

Şimdi otomobil testine giden bir “otomobil gazetecisi” adayı yukarıdaki yazıyı yazıp müdürüne verse, ilk dakikada işten kovulur! Ama onu yazan otomobil gazetecisi değil, gazeteci Özlem Gürses. Instagram’da paylaşmış ben bu satırları yazarken de yaklaşık 1.470 kişi beğenmiş, 11 kişi de yorum yapmıştı. Yorumlar da otomobiller ilgili değil tabii. Gürses’in kıyafetiyle falan ilgili. Ama durun daha bitmedi. Bu lansmana “otomobil”den “araba” diye bahseden Özlem Gürses’in  ehliyeti var ve otomobil kullanabiliyor. Peki, Fatih Altaylı, Şelale Kadak, Saffet Üçüncü ile birlikte bu test sürüşü  etkinliğine davet edilen ve bu daveti kabul eden gazeteci Ertuğrul Özkök’ün ehliyeti de yok, otomobil kullanmayı da bilmiyor! Yani Mercedes Benz; “G-Class Driving Experience” isimli test sürüşü etkinliğine ehliyeti olmayan bir gazeteciyi davet etmiş. O gazeteci de “benim ehliyetim de yok otomobil kullanmayı da bilmem, ben gelmeyeyim” dememiş. O gazetecinin adının Ertuğrul Özkök olması bir şeyi değiştirmiyor. Bedava gezi diye Meksika’ya kadar gidiyor. Peki şimdi bunun etiği nerede kaldı? Bakın bu konuda 20 Mart’ta Faruk Bildirici Hürriyet’teki köşesinde ne yazmış: 

UZMANLIK ALANINIZ DEĞİLSE

“Hürriyet internet yazarlarından İdil Tatari’nin uzmanlık alanı mutfak ve yemekler. Hürriyet internetteki yazılarının da çoğu mutfak, yemekler ve beslenme kültürü hakkında. 5 Şubat tarihli yazısı ise farklı. “Sürreal bir gece” başlığını taşıyan yazıda bir otomobil firmasının Londra’da düzenlediği tanıtım gecesini anlatıyordu. Tatari, “lansman” gecesini    “harika” bulmuştu: “...Oysa otomobiller, İdil Tatari’nin uzmanlık alanı değil. Bir otomobil modelinin düşük yakıt tüketimi konusundaki değerlendirmesi de beğendiğini ifade etmesi de kişisel görüşü olabilir. Ama bir yazar, iki gün Londra’ya davet edilip “çok güzel ağırlanmasının” ardından uzman olmadığı bir konuda övgülerle dolu yazı yazıp okuru yönlendirmemeli; gazeteciliği bir aracın tanıtımına aracı etmemeli. Kaldı ki, bu aracın tanıtım gecesiyle ilgili haber Hürriyet’te yer aldı.”

Şimdi dönelim konumuza. Ertuğrul Özkök de mutlaka bu “test sürüşü” ile ilgili 1-2 satır bir şeyler yazacaktır. O da muhtemelen “araba”dan söz edecektir otomobil yerine. Mercedes Benz’in bu eksik, yanlış paylaşımlara ihtiyacı var mı? Bu fikir kurumdan mı, yoksa “cin fikirli” iletişim ajansı İz İletişim’den mi kaynaklandı bilmiyorum?  Nereden ve kimden çıkarsa çıksın, gazetecinin kimliği, büyüklüğü, uzmanlık alanı ve saygınlığı ne olursa olsun, “test sürüşü” gibi bir etkinliğe davet etmek çok büyük bir iletişim kazası bence! Tabii bu daveti pişkince kabul etmek de öyle.. Bildirici’nin  bu konuda ne yazacağını merakla bekleyeceğim. 

İZ İLETİŞİM DEMİŞKEN

Daha önce bu köşede Mercedes Benz’in iletişim ajansı olan İz İletişim hakkında “başka markalara nasıl hizmet veriyor bilemem ama Mercedes iletişimleri çok kötü” diye yazdığımı anımsıyorum. Aradan geçen bunca zaman fikrimi değiştirecek bir çalışma da görmedim. Mercedes’e zerre kadar faydası olmayan, Mercedes kurumsal iletişimin gönderdiği bültenlerin aynısı 2 saat sonra gönderen,  ahbap-çavuş ilişkileriyle gazeteci ayıran bir iletişim ajansı bence. Şimdi adı Oyak Renault iletişim ajansı olarak da anılıyor. Oyak Renault Türkiye’de bir başka otomobil markasına bakmayan bir ajans bulamamış gibi İz İletişim’i bulmuşlar. Zaten etik de değil. Neyse onu geçelim. İz İletişim’im patronu Oyak Renault’yu eline geçirdiği gibi Renault Mais’e de kendi tavsiye ettiği Levent Kadağan’ı iletişimin başına geçirtmiş. Tıpkı  Aslı Evren’i de Oyak Renault İletişim Müdürü yaptığı gibi. Bence, ne Oyak Renault Genel Müdürü’nün ne de Renault Mais Genel Müdürü’nün böyle bir “danışmalık hizmetine” ihtiyaçları yok. Ama her nasıl olduysa olmuş, Mercedes Benz’in iletişiminden sorumlu olan İz İletişim yöneticileri Oyak ve Mais Renault’yu da bir şekilde içerden “ele geçirmiş” durumdalar. Durum öyle olmasa bile dışarıdan görünen tablo ve camiada konuşulan konular bu çerçevede…