EĞİTİMİN ÖNEMİ

Cemalnur SARGUT 04 Kas 2021

Cemalnur SARGUT
Tüm Yazıları
Eğitim önce evde başlar, ayrıca çocuk, henüz annesinin karnında üç aylıkken annesinin yalan söyleyip söylemediğini hissedermiş.

Her toplumun birinci meselesi eğitimdir. Eğitim, nefisle mücâdeleyi anlatır, çocukları nefisleriyle mücâdele için yüreklendirmektir. Bu bakış açısından en güzel eğitim toplu yerlerde olur, yâni okullarda. Eğitim önce evde başlar, ayrıca çocuk, henüz annesinin karnında üç aylıkken annesinin yalan söyleyip söylemediğini hissedermiş. Dolayısıyla anne, önce çocuk vâsıtasıyla eğitilir. Yâni yalan söylememeyi öğrenir, münâkaşa etmemeyi öğrenir, yumuşak olmayı öğrenir. Çocuğa öğreteceği şeyleri, önce kendisi yaşar ki, çocuk üzerinde zuhûr etsin. Sonra bu hâlini çocuğa örnek olarak açar, çocuk da kendisini terbiye eden annesinin hallerinden örnek alır ve daha sonra onları hatırlar. Okula gittiği zaman da, toplu yaşamın içinde başkalarına zarar vermeden ve başkalarının acı ve sıkıntılarına tahammül ederek yaşayabilmeyi öğrenir, haksızlık zannettiği şeylere tahammül etmeyi öğrenir. Bu şekilde kuvvetli olur. Yâni eğitimin amacı, çocuğun hakîkatine ulaşması için nefsiyle mücâdele ve bu mücadelenin sonucunda da dünyâya aldırmayarak, dünyanın üstesinden gelecek özgüveni kendisinde yakalamak olacaktır.

.....

Eğitimle olgunlaşırız

.....

Allah insanı eğitir zâten. Eğitimin rolü çok büyüktür, çünkü olgunlaşma ‘tekâmül’ demektir. Tekâmülde de sıkıntılar ve azaplar lâzımdır, imtihanlar gereklidir. Bunların hepsi eğitim sırasında kendiliğinden sağlanır ve insan bu şekilde Allah’a doğru nefsânî tekâmülünü yapar. Bazısında bu hal negatif etki yapar, bâzısında pozitif etki yapar; o da ezelî kabiliyetine göredir. Anne baba ve çocuklar arasında kalbi bir irtibat olmalıdır. Her anne baba öncelikle huzurlu bir ev yaratmalıdır. Ondan sonra birbirlerine saygı ve sevgiyle yanaşmalıdır, çünkü Kur’ân-ı Kerîm’e göre âilede karı-koca ‘zevç ve zevce’ olarak adlandırılır. Bu da ‘ayakkabının iki teki’ demektir. Demek ki anne ve baba önce Allah’a doğru giden yolda el ele yürüyen ve birbirlerine bakıp kavga etmek yerine, amaçlara doğru ilerleyen kişiler olmalıdır ki, çocuklara doğru eğitim verebilsinler. İkincisi; Kur’ân’ın kat’î yasakladığı ve insanı Müslümanlıktan uzaklaştıran şeylerin hayatımızdan silinmesi lâzım ki, çocuklar onların yanlış olduğunu idrak etsinler; meselâ yalan, meselâ dedikodu, meselâ kul hakkı… Üçüncüsü; çocukları azarlayarak, kırarak yâhut onların elinden bütün zevkleri alarak değil de, onlara sevgiyle muâmele ederek ama yanlış yaptıklarında da cezalandırarak eğitmeli. Ama bu cezâ, onların gururlarını kırmayan, onları küçümsediğimizi ifâde etmeyen cezâlar olmalı. Allah yolunda ilerlemelerini sağlamak lâzım.

.....

Öğretmenlik bilinci

.....

Öğretmenler de sadece öğretmez aynı zamanda çocuklarımızı eğitirler. Öğretmenin vazîfesi; şefkat, sevgi ve ayırımsız hizmettir. Öğretmen aslında ‘öğreten’ değil, ‘öğrenen’ şahıs olarak hizmet vermek zorundadır. Devamlı öğrenir, her öğrencisinden bir şey öğrenir, çünkü her öğrencisinin farklı muâmeleye ihtiyâcı olduğunu idrak eder. Bu yüzden ayırımsız sevgi duymalıdır. Hatta kendi çocuğuna duyduğundan bile fazla, öğrencilerini ayırmadan sevebilmelidir ki, hakîkî öğretmen olabilsin. Tabii örnek olması da ayrı bir özelliktir; giyiminden, tavrından, Türkçesinden, davranışlarına kadar her şeyiyle örnek bir kişi olmalıdır ve bu hâli sırf sınıf içinde değil, sınıf dışında da devâm etmelidir ki, onu her an görebilecek olan bir öğrenci kitlesi olduğunu idrak etmesi lâzımdır.

.....

İdrakli eğitim

.....

İdrakli eğitim tabii çok önemlidir, fakat bir çocuğun bir şeyi idrak edebilmesi için, onu yaşanır halde görmesi lâzım. Yâni bilgili, âlim bir öğretmenle, âlim bir âilede yetişmesi lâzım, huzur ve mutluluk içinde yetişmesi lâzım ki, Allah’ın ‘Rahîm’ sıfatını evde veya okulda idrak edebilsin. Öğretmen; haksızlıklara karşı mücâdele eden bir öğretmen olmalı, fakat sınıfın iyiliğini kişisel iyiliklerin, kişisel hakların üzerinde tutmalıdır. Anne-baba da çocukları arasında fark gözetmeden, hepsinin hakkını aynı anda koruyabilmelidir. Bunun aksine olan her tavır cehalettir. Câhillik; Allah’ı tanımamak, O’ndan uzak olmak, O’nun bizi her an gördüğünü idrak edememek demektir. Cahillik; kendi ilmini ‘ilim’ zannetmek, kendini de ‘varlık’ addetmektir. Bu şekilde kimseye örnek olamayız. Câhil bir ana-baba yerine, idrakli bir ana-baba lâzım. Fakat bunun için de on tâne üniversite bitirmek gerekmiyor, kesinlikle mânevî eğitim lazımdır. Ancak böyle huzura kavuşabiliriz vesselam.