Durumun ne kadar ciddi olduğunu anlamak için haritaya bakmak yeterli.

Durumun ne kadar ciddi olduğunu anlamak için haritaya bakmak yeterli. Katar, devasa Suudi Arabistan coğrafyasının burnuymuş gibi duruyor. Yani o kadar yakın, o kadar göz önünde, o kadar önemli.

Osmanlı’dan sonra buralarda haritaları çizenler, (Kimler oldukları tabii ki belli) ne akıllı adamlarmış ya hu. Bu ülkeleri böylesine iyi bilerek mi bölmüşler, yoksa iktidarın doğası gereği mi çatışma çıkıyor belli değil. Belki de her ikisi birden. Aynı din, aynı dil, aynı kültürdeki “kardeşler” bile zaman zaman ciddi sıkıntılar çekiyor.

Anlaşılan o ki, bu kriz daha bir süre devam edecek. Her iki tarafla da iyi ilişkilerimiz var. “Ne yardan ne serden geçilir” derler ya. Bizim için iyi olan, tarihi ve kültürel bağlarımız olan bu coğrafyada işlerin barış içinde halledilmesi. Gerilime meydan verilmeden, adım adım da olsa sükûnetin sağlanması.

Suudi Arabistan’ın bütün yakın etki alanındaki ülkeleri Katar’a yönelik harekete geçirdiği görülüyor. En kötüsü iki tarafın da “etkileyebileceğini” düşündüğü ülkelere “Benden yana ol” baskısı yapması olur.

Eski zaman olsa Türkiye bu işe hiç karışmaz “Aman benden uzak olsun” mantığı güderdi. Ama şimdi öyle değil. İyi ki de değil. Bu açıdan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a gerçekten önemli bir görev düşüyor. Çünkü her iki tarafla da görüşebilecek o kadar az lider var ki.

“KARDEŞİM SEN GAZETECİ MİSİN?”

Kapadokya’da balonla dolaşan turist manzaranın tadını çıkartırken birden sis bastırır. Balonu yöneten baloncu da panik olur. Nereye gittiklerini ve irtifalarını bir türlü bilemezler.

Derken sis biraz dağılır gibi olur. Turist bir bakar ki aşağıda hayal meyal bir insan karartısı görünüyor. Biraz alçalırlar. Turist sorar: “Kardeş, burası neresi?”

Aşağıdan cevap gelir: “Kapadokya.”

Bu cevap yeterli gelmez: “Yok onu demiyorum. Neredeyiz? Burası neresi?”

Karartı yine cevap verir: “Balonun içindesiniz. Havada duruyorsunuz.”

Turist: “Kardeşim sen gazeteci misin?”

Karartı: “Evet. Nereden bildin?”

Turist: “ Söylediklerin doğru ama bir boka yaramıyor da ondan.”

Genel halimiz maalesef bu. Onlarca gazetede onlarca yazar, çizer gündeme göre savrulup duruyor.

Kimi zaman ekonomi, kimi zaman deprem uzmanı oluyoruz. Genellikle terör ve dış politika uzmanı olduğumuz gibi. Gün geliyor Avrupa Birliği, gün geliyor Kırım sorunu, bir başka gün petrol fiyatları üzerine kalem oynatıyoruz.

İç politika işinde de Cumhurbaşkanı’ndan daha Cumhurbaşkanı, Başbakan’dan daha Başbakan veya Kılıçdaroğlu’ndan daha fazla CHP Genel Başkanıymış gibi uçup kaçıyoruz.

Anlaşın şimdi yeni uzmanlık alanımız Katar ve Suudi Arabistan arasındaki kriz olacak. Hepimiz Arap coğrafyasındaki akrabalık ilişkileri üzerine ne kadar çok şeyler bildiğimizi yazacağız. Ne yapalım mesleğin kaderi bu. Ama “Hiç mi doğru yaptığınız bir şey yok” derseniz, var tabii ki var. En azından bütün basını takip etmeyenler için bütün bilgileri derleyip toplayıp öyle sunuyoruz. Aramızda eğlenceli olanlarımız bile var. Yani o kadar da kendimize haksızlık etmeyelim.