DEVLET- BANKA- SPOR

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Vakıfbank, Ziraat Bankası ve Halk Bankası takımları kadınlarda ve erkeklerde voleybolda hemen hemen tüm turnuvaların finallerinde boy göstererek yüz yıllık camiaların takımlarının önünde kazanılmadık kupa bırakmıyorlar.

Özellikle son yıllarda yurdumuzda oldukça popüler olan voleybol sporunda hem kadınlarda hem de erkeklerde kamu bankalarımızın kurduğu takımlar diğer kulüp ve müessese takımlarına karşı büyük bir üstünlük sağlayarak voleybol branşını domine etmekteler.

Vakıfbank, Ziraat Bankası ve Halk Bankası takımları kadınlarda ve erkeklerde voleybolda hemen hemen tüm turnuvaların finallerinde boy göstererek yüz yıllık camiaların takımlarının önünde kazanılmadık kupa bırakmıyorlar.

Kamu bankalarının spora yatırım yapmaları aslına bakarsanız kuruluş amaçlarına göre ilk sıradaki görevlerinden değil. Hele ki bir üst yapı organizasyonu olan liglerde takım kurup, o takımları diğerleriyle yarıştırıp sütun-santim ve saniye üzerinden hesaplanacak bir reklam/duyuru/PR etkinliği elde etmek için oldukça dolambaçlı bir yol aynı zamanda. Kamu bankalarının; tanıtım ve tutundurma bütçelerinden önemli bir kısmını bu takımlara ayırarak marka bilinirliği ve kamuoyu nezdindeki imajlarına yatırım yaptıkları söylenebilir.

Sadece bir branşta (voleybol) ve tek takımda (kadın-erkek) piyasanın en iyi sporcularını ve teknik direktörlerini iyi bedellerle transfer ederek iyi bir organizasyonla sonuç almak atomu parçalamak kadar zor olmasa gerek. Avrupa’da ve Dünya’da Türk voleybolunun zaten oldukça iyi bir yeri var. Avrupa’da İtalya ile kapışıyoruz, Dünya’da da Amerika, Küba gibi kalburüstü takımlar haricinde herkesle kafa kafaya oynuyoruz yıllardır. Guidetti Hoca hem Türk Milli Takımı’nı hem de VakıfBank’ı çalıştırıyor yıllardır. Halk Bankası’nda da Ziraat Bankası takımında da çok iyi oyuncular var yerli-yabancı ve akılları sadece elde edecekleri başarılara endeksli çünkü; maaş, transfer taksiti, salon, seyahat gibi hiçbir şeyi kafalarına takmalarına gerek yok. Kamu bankalarının sınırsız kaynakları emirlerine âmâde nasılsa.

Ama yüzyıllık camiaların böyle sınırsız kaynakları yok ne yazık ki. Bu iş o kadar masraflı ki nedense özel bankaların hiç birisinin aklına voleybol takımı kuralım, ligde mücadele edelim, adımızı duyuralım demek gelmiyor yıllardır. Siz hiç Türkiye İş Bankası Kadın Voleybol takımı, Garanti Bankası Erkek Voleybol takımı duydunuz mu? – duyamazsınız çünkü yok, eşyanın tabiatına aykırı böyle bir masraf kapısı.

Kadınlar Voleybol Ligi’nde Vakıfbank, Türk Hava Yolları, PTT, Karayolları gibi kamu bütçeli takımlar var. Kulüp takımı olarak ise sadece Fenerbahçe, Galatasaray ve Yeşilyurt var. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu diyesi geliyor insanın. Erkekler Voleybol Ligi’nin ilk altı sırasının üçünde Halk Bank, Ziraat Bankası ve Spor Toto gibi kamu kurumlarının takımları yer alırken Fenerbahçe ve Galatasaray gene adlarını taşıyan takımlarla figürandan öte geçemiyorlar bir türlü.

Dünyada uygulanan kulüp takımı artı banka veya kulüp takımı artı müessese takımı uygulaması bizde yok çünkü müessese takımları her türlü masraflarını tanıtım-reklam bütçelerinden gösterip rahatlıkla vergi matrahından düşebiliyor. Kamu bankaları ise daha rahatlar bu konuda onların harcadıkları para nasılsa kendi ceplerinden çıkmıyor devlet babanın cebinden yani bizim cebimizden çıkıyor.

Oysa Fenerbahçe Vakıfbank voleybol takımı, Galatasaray Ziraat Bankası basketbol takımı olsa ya da Başiktaş Eczacıbaşı ile adını ve gücünü birleştirse bundan en çok Türk sporu kazançlı çıkmaz mı?

Neyse; “düşünen kafalara zehirli fikirler üşüşür, büyüklerimiz her şeyi bizden iyi düşünür” nasılsa. Kalın sağlıcakla.

PS: 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.