​DERTLERİ REFERANDUM SONUCU DEĞİL!

Doç. Dr. Can CEYLAN
Tüm Yazıları
Hiçbir zaman memleketin hayrına parmak oynatmadıkları gibi, şimdi de kendi açılarından istikrarlı bir mızıkçılık içindeler.

Hiçbir zaman memleketin hayrına parmak oynatmadıkları gibi, şimdi de kendi açılarından istikrarlı bir mızıkçılık içindeler. Kerâmeti kendinden menkul evliya müsveddeleri gibi, önceden pişirilip referandum akşamı ısıtılıp servis edilen pusula mühürleme görüntüleri ise milletin zekâsıyla kendilerince dalga geçmelerinin ispâtı.

Anayasa değişikliğinin Meclis’te oylanması sırasında takındıkları tavır, milletten bir şey istemeye yüzleri olmadığı için halk oylamasına gidilmemesi yönündeydi. Kafa atma, ısırma, uçan tekme gibi “kendilerine yakışana” yaparak ortaya koydukları tavır, 16 Nisan akşamı itibârıyla takınacakları tavrın da habercisiydi.

“Yalandan kim ölmüş” sözü “yalandan kim muhalefetten düşmüş”e tebdil edilebilir. Referandum propaganda sürecinde milletin gözünün içine baka baka söyledikleri yalanlar, o yalanları duymak isteyenleri tatmin etti. Arkalarını dayadıkları bürokratik ve medyatik iktidar, bayat yalanlara bile o kadar aç ve susuz ki, susayıp deniz suyu içenlerden daha acınası hâldeler.

CHP, tabakhaneye giden yolda acele edenler gibi, YSK’nın kapısına dayanmakta gecikmedi. YSK’dan alacakları cevâbı bildikleri için YSK’nın itirâza verdiği red cevâbıyla ikna olmadılar. Olmaya niyetleri de yoktu zâten. Bürokratik iktidarlarında onların istediklerini yapmayan her kurum onlar için gayrimeşru. İşi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götürmek için 16 Nisan’dan önce hazırladıkları dilekçeyi de dosyadan çıkarmışlar. Yivleri aşınmış vidanın somun tutmaması gibi, itirazlarının bir işe yaramayacağını biliyorlar. Zâten tüm bunları yapmalarının arkasında, göbeklerinden bağlı oldukları karanlık bir irâde ve üst akıl var. Kendilerini  %48.5 oranındaki Hayır oylarının “tek sâhibi” olarak gördükleri için, bu orandan yeni bir menfaat devşirme derdindeler. En azından bâzı yerlere “biz, bize verdiğiniz görevi yerine getiriyoruz” demek için fırıldak üstüne fırıldak çeviriyorlar.

%48.5 Hayır oylarının tek bir sâhibi yok. Ama %51.5 Evet oylarının tek sâhibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Millet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, mahallenin âbisinin diğer çocuklara racon kesmesi gibi “Ben tek, siz hepiniz” diyebilmenin karşılığını verdi.

Şerre Hizmet

Peki nedir mesele? Mesele, “Ya hiçbir şey yapmayız ya da şerre hizmet ederiz.” Kolaylıkla oluşan şer cephesinin o kadar çok ortağı var ki, %48.5 paylaşsalar, her birine simitten dökülen susam kadar bile düşmez. Fakat şeytânî bir ısrar ile hakka giden yolun üstüne oturmaya devam ediyorlar. Sıcak geçeceği tahmin edilen yaz aylarında hayâlini kurdukları Gezi benzeri bir ayaklanma için yol yapmaya çalışıyorlar. Akıllarınca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı zayıflatmayı düşünüyorlar. İnsanları sokağa çağırmaları bile, milletten uzak olduklarını ve milleti tanımadıklarını gösteriyor. Halkın adamı olup halkın arasından ve sokaklardan gelip her türlü engellemeye rağmen devletin zirvesine ulaşmış birinin en güçlü olduğu yerin sokaklar olduğunu bir türlü anlamıyorlar. Sokaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a cephe alanlar için mutlak bir deplasmandır. Meclis’te yaptıkları tembelliği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a saldırırken strateji geliştirmemekte de tekrarlıyorlar.

Gezi eylemleri sırasında FETÖ’ye rağmen başarılı olamayanlar, 15 Temmuz’da gücünü ispat etmiş sivil ve millî irâdenin karşısında ne yapabilir? Avusturya, Almanya ve Hollanda’daki Evet oranları İstanbul’daki oranlardan daha yüksekken Avrupa hangi kışkırtmaya cesâret edebilir? Referandum sonuçlarına saygılı olduklarını bildirmeleri saygı değil korkudandır.

CHP’nin derdi referandum sonuçlarına itiraz etmek falan değil. Bütün bunları yaparken iki tâne dertleri var: 1- Kendi mağlubiyetlerine kılıf bulup yollarına devam etmek. 2- Onları o koltukta tutanları verdiği emirleri yerine getirmeye çalıştıklarını göstermek.