​DAYAKÇI D..

Funda ÖZKALYONCU
Günlerden beri gazetelerde, televizyon ana haber bültenlerinde dön dolaş bu haberi onlarca defa gösterdiler.

Günlerden beri gazetelerde, televizyon ana haber bültenlerinde dön dolaş bu haberi onlarca defa gösterdiler.

İyi de yaptılar.

Adana'da olay..

İlkokul öğretmeni bilmem ne, 1’nci sınıf öğrencisi, erkek öğrencisini, tahtaya kaldırıyor. d harfi yazdıracak. Çocuk yazamıyor. Önce ensesine sağlam iki tokat atıyor, sonra itekliyor, omuzundan savuruyor.

Bu arada öküz gibi kocaman sesi ile, parmak kadar çocuğa ulan diye diye bağırıyor.

Jean pantolon giymiş, leş gibi, leş bir tişört üstünde.

O kadar iri ki, kara tahtanın üst çıtasının üstünde kafatası, kocaman..

Bakımsız.

Çirkin.

İri yarı, sevimsiz, bakımsız adam öğretmen olmuş.

Çeşit çeşit fotoğrafları var, insan o pozlara o kılık kıyafete bakınca, utanıyor.

Hay bin kunduz.

Öğretmen olmak nereden aklına geldi lan, diyesim var.

Sen 6 yaşında çocuğa lan dersen, ben de sana lan, derim.

Elin kırılsın..

Utanmaz iri adam.

Ama benim.

Esas meselem şu.

Kalbimi yoklayan görüntü şu.

Kocaman sesli koca herif küçücük çocuğu döverken, avaz avaz öküz sesiyle bağırırken, sınıftaki çocukların, diğer arkadaşlarının umuru değil.

Önde bir kız öğrenci var.

Benim arkadaşımı öğretmen dövüyor, eyvah canı acıyor mu acaba diye bakmıyor bile.

Tahtada bağrış çağrış, dayak var, umuru değil.

Korkmuyor da.

Diğer çocuklar da aynı.

Zannedersin piknikteler.

Haftalardır yazıyorum ya..

Merhamet..

Maalesef küçücük çocuklarda da kaybolmuş, yok.

Ah yavrularım.

Vah zavallı küçük kalpleriniz, birbirinizin merhametsizliğine dokuna dokuna büyüyeceksiniz..

Kocalarınız sizi dövecek, siz çocuklarınızı döveceksiniz. 

Zaten arkadaşlarınız öğretmenleriniz sizi döve döve okutacak.

Sonra büyüyeceksiniz.

Eminönü'nde, ne kadar mutlusunuz, diye sorulan anket sorularına..

Çokkkkk..

Diye yalan söyleyeceksiniz.

Hayatı bir karış suda boğula boğula yaşarken, hem yalanla dolanla, hem dayaklı bitirip elveda diyeceksiniz.

Güle güle..

Merhametsiz tatlişkolar.

Funda'ya takılanlar..

... Demet ve İbrahim, uzun yıllardır boşanamıyorlar.

Aralarında tazminat çekişmesi var. Zaten boşanırken, her zaman her şey biter, sadece konumuz para olur.

Beraber geçirilen, aşk, sevgi dolu yıllar mı?

Boş ver gitsin.

Demet Şener diyor ki.

Ona 16 yılımı verdim. İki güzel çocuk verdim. Beni bu kadar zaman içinde bir öğle yemeğinde gördünüz mü?.

Valla görmedik bacım.

16 yılımı verdim anlayışı, çok saçma, iki çocuk verdim, o anlayış daha da saçma.

İnsanlar evlenir, yıllar geçer, çocukları olur, bunlar alınan verilen şeyler değildir.

Öğle yemeği meselesine gelince..

Böyle fedakarlık karşısında çok sarsıldım..

Bugüne kadar hiç duymamıştım, komik olmuş bu.

Biz kadınların, saçlar süpürge listesine giremezsin bacım.

... Murat Güloğlu, sabah haber programına, TubaU'lı davet etmiş.. Yeni tiyatro oyunu ile ilgili. Konuyu zorla, hiç gereksiz, pek anlamsız şekilde geliyor, Funda'nın kırdığı pota.

Pis pis gülümsüyor..

Güya ailemizin çocuğu.

Güya her sabah anaların ellerinden öpüyor.

Yalandan.

Ah be tatlım..

Sen Fox TV’den hangi potu kırarak kovuldun...

Tammmammm, diye diye, zorlama kendine yarattığın ailemizin oğlu palavrası ile.

Ben ailemin oğlunun sen olmadığını biliyordum zaten..

Tuba'cım sana gelince.

Sadece Funda'yı severim diye geçiştirmişsin.

Bilirim, hiç bir insanın, hiç bir konunun senden rol çalmasına izin vermezsin.

Bak ben, senin, televizyonda beraber program yaparken, makyöz Bircan'a nasıl davrandığını söylüyor muyum?

Sevdiğine sahip çık tatlım, bana sahip çık tatlım, o çok kültürlü, merhametli, sağlam, çok iyi bir kadındır, de.

Ona laf söyleme, izin veremem, ailemizin çocuğu Murat, de.

Ben anne olarak linçe karşıyım, de.

Burada bunu konuşmak çok gereksiz, de.

Haksızlık, de.

Ne bileyim, de işte Tubaaaa..

Belki lazım olurum 1 gün.