DAMAK TADINIZI NASIL DEĞİŞTİREBİLİRSİNİZ?

Esra KAZANCIBAŞI
Tüm Yazıları
Kendi deneyimimden yola çıkarak rahatlıkla insanın, isterse damak tadını değiştirebileceğini söyleyebilirim. Bu, tamamen kararlı olmakla ilgili bir konu.

Lise yıllarımda çayımı üç şekerle içerdim. Sağlığa zararlarını öğrenince, çayıma kattığım şeker miktarını aşamalı olarak azalttım. İlk başta biraz zorlansam da, yaklaşık altı ay içinde şekersiz çay içmeye ve bundan büyük keyif almaya başladım. Hatta bugün yanlışlıkla bana ikram edilen şekerli çaydan bir yudum almam bile midemin bulanmasına yetiyor. Artık çaydaki şekere tahammül edemiyorum. 

Kendi deneyimimden yola çıkarak rahatlıkla insanın, isterse damak tadını değiştirebileceğini söyleyebilirim. Bu, tamamen kararlı olmakla ilgili bir konu. Sonuçta beynimiz yürekten inandığımız şeylerle ilgili verdiğimiz komutlara uyuyor. Şimdi de yemeklerdeki tuz miktarıyla ilgili benzer bir deneyim süreci yaşıyorum. Yemekleri tuz yerine karabiber, kekik, nane, soğan ve sarımsak ile lezzetlendirmeye çalışıyorum. Mutfağımızda tuz deposu salçaya alternatif domates bulunuyor. Beslenme tarzımdaki zamana yayılan bu değişimler sayesinde bir-iki yıl önce severek yediğim bazı peynirler bile artık bana tuzlu gelmeye başladı. Zeytinin tuzlusunu zaten ağzıma süremiyorum. 

Bunu başardığıma göre, “Asla tuzsuz yiyemem” diyen, “Şekersiz çay ve kahve mi! Mümkün değil” diyerek iradesinin kapılarını sıkıca kapatanlar da damak tatlarını pekala değiştirebilir. Yeter ki inansınlar! Yeter ki benim gibi tuzu, şekeri aşamalı olarak azaltmaya dayanan bir program uygulasınlar.

TAT DUYGUSU İLE İLGİLİ GERÇEKLER

Tat algısı yaşla birlikte giderek azalmaya başlıyor. 60 yaşının üstündeki kişilerde ilk olarak tatlı ve tuzlu, daha sonra ise ekşi ve acı tatlara karşı hassasiyet azalıyor. Bu yüzden 60’lı yaşların üstündeki kişiler sağlığa zararlı tuz ve şekerden daha kolay uzaklaşabilirler. Ancak tatlılara, çikolataya, pastaya en düşkün olduğumuz dönemlerden biri olan üniversite yıllarında şekeri bırakabildiğime göre, gençler de pekala sağlıklı bir beslenme için tercihlerini değiştirebilirler.

Tükettiğimiz yiyeceklerin içerisinde zaten tuz var ve bu sebeple günlük ihtiyacımızı karşılayacak kadar tuz alıyoruz. Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre, ülkemizde kişi başına tuz tüketim miktarı yaklaşık 15 gram. Oysa, idealde bunun 5 gramı geçmemesi gerekiyor. Bu miktar da bir tatlı kaşığı dolusu tuza denk geliyor.

TUZDAN UZAK BİR YAŞAM İÇİN ÖNERİLER…

. Yemek yaparken kullandığınız tuz miktarını aşamalı olarak azaltın. 

Pişireceğiniz yemekleri nane, kekik, kara biber, soğan ve sarımsak ile tatlandırın.

 

. Tuz deposu salçadan uzak durun. Onun yerine yemeklerinizde domates kullanın.

. Salatanıza asla tuz eklemeyin. Zeytinyağı, nane, maydanoz, dereotu, limon suyu, nar ekşisi ya da sirke ile salataya lezzet  katın.

. Çay ve kahvenizdeki şeker oranını birden bire sıfırlamak yerine, giderek azaltarak bu hedefinize ulaşın.

. Mümkünse evde ekmeğinizi kendiniz yapın; konserve gıdalardan, paketlenmiş yiyeceklerden uzak durun.

. Yeni düzenlemeyle peynirlerin içerebileceği maksimum tuz oranı yüzde 35 ile yüzde 61 arasında azaltıldı. Ancak genede lor ve dil peyniri gibi tuz oranı en düşük olanlarını tüketin.

. Çoğu kişinin bütün yıl özlem duyduğu çağla ve yeşil erik mevsimi geldi. Erik ve çağlanın üzerine tuz serperek yeme gibi zararlı bir alışkanlığınız varsa, buna son verin.

. Meyve ve sebzelerin içerdiği sodyum miktarı düşüktür. Bu nedenle bol bol sebze meyve yiyin.

. Bisküvi, cips, tütsülenmiş yiyecekler, turşu, şarküteri ürünleri gibi aşırı tuz içeren gıdalardan uzak durun.

. Sofranızdan tuzlukları kaldırın. Yemek masanızda tuzluk yerine, karabiber, nane, kekik gibi baharatlar bulunsun.

. Unutmamanız gereken önemli bir nokta da, zeytinin de aşırı miktarda tuz içerdiğidir.

. Uzmanlar deniz tuzu, kaya tuzu gibi ürünlerin de tansiyonu yükselttiğini belirtiyorlar. Sağlığınız için her türlü tuzdan uzak durun.