Demokrasilerde "askeri darbeye teşebbüs" ülkeye ihanet etmek anlamına gelir.

Demokrasilerde “askeri darbeye teşebbüs” ülkeye ihanet etmek anlamına gelir. Darbeye teşebbüs edenler ve darbeciler özellikle Avrupa ülkelerinde hep lanetlenmişlerdir. AB'nin üç ülkesi, Yunanistan, İspanya ve Portekiz çok acı deneyimlere sahiptir.

Bu konuda Avrupa'nın ne kadar hassas olduğunu 23 Mayıs 2015 tarihli Alman medya organlarında da okuyabiliriz. 23 Mayıs günü Almanya'da manşetlerden bir “darbe teşebbüsü” haberi duyuruldu. Afrika ya da Latin Amerika'da değil. Almanya'da darbeye teşebbüstü söz konusu olan. Alman Askeri İstihbarat Teşkilatı (MAD) Euskirchen kentinde görevli bir subay hakkında “darbeye çağrı yapmak” şüphesi ile soruşturma açmış. Habere göre bu Alman subayı Alman Savunma Bakanı'nın politikasından şikayetçiymiş ve “Yeter artık. 200.000 askeri iki deli yüzünden suçlayamazsınız! Bu bakanın süresi doldu benim için. Bu iş ya halledilmeli ya da darbe yapılmalı!” dediği için de şimdi “darbe teşebbüsü” suçlaması ile karşı karşıya. Almanya işte bu derece hassas bu konuda.

Ancak Almanya, Türkiye'de “darbe yapalım” demekle kalmayıp “kanlı bir darbe girişiminde” bulunan ve onlarca insanı katleden ve de yüzlercesini yaralayan darbeciler konusunda ise şaşırtıcı bir şekilde aynı hassasiyeti göstermemekte. 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye'de uçak ve helikopterleri ele geçirerek meclisi, emniyet müdürlüğünü, terörle mücadele merkezini ve daha bir çok hedefi bombalayan darbeci pilotlara bu vahşetin emrini veren subaylar Almanya'da serbestçe gezebilmekteler. Yine aynı şekilde kanlı 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünü planlayan, destekleyen ve başarısız olunca Almanya'ya sığınan dört yüzün üzerinde diplomat, subay ve savcı Almanya'da hiç bir soruna sahip olmaksızın yeni darbeler planlamaya devam etmekteler.

Son olarak Yunanistan'dan Almanya'ya giriş yapan iki darbeci general halen bu ülkede serbestçe Türkiye'ye karşı yeni planlar yapmaktalar.

Bu nasıl bir çifte standart? Sadece “darbe yapalım” dediği için bir Alman subayı hakkında soruşturma açan Almanya, Türkiye'de darbe girişiminde bulunan ve insanları katleden katilleri ve bu katliam emrini veren subayları “sığınma” talep ettiler bahanesi ile barındırmakta. Oysa Balkan savaşı suçlusu Sırp katiller için “sığınma” şansı yoktu, Fetullah Gülen Terör Örgütü mensupları için özel kurallar mı var?

Yunanistan için de aynısı geçerli. Yunanistan “askeri darbenin” ne anlama geldiğini en iyi bilen ülkelerden. 1967 ve 1974 yılları arasında faşist bir Albaylar Cuntası zulmü altında çok acı çekti. 20 Temmuz 1974 tarihinde Türk Ordusunun Kıbrıs'ta Yunanlı faşist Albaylar Cuntası tarafından gerçekleştirilen “Sampson Cuntası” nedeniyle Kıbrıs'a müdahale etmesi sayesinde Yunanistan 23 Temmuz 1974 tarihinde demokrasiye kavuştu.

Ancak aynı Yunanistan bugün Türkiye'de 15 Temmuz 2016 tarihinde askeri bir helikopterle Yunanistan'a kaçan darbeci katilleri hala Türkiye'ye teslim etmemiş durumda. Oysa şu anda Yunanistan tarafından kollanan bu katiller hiç acımadan sivillere ateş açan demokrasi düşmanları. Albaylar Cuntası ve faşist subaylardan çok çekmiş olan Yunanistan'ın Türkiye'nin faşist darbecilerini bağrına basması aslında tam bir skandal.

1981 yılında ise Avrupa kıtası aynı 15 Temmuz 2016 Türkiye'sinde neredeyse tekrarı yaşanır bir biçimde İspanya'da darbe teşebbüsü ile sarsılmıştı.

23 Şubat 1981 İspanya darbe girişimi 15 Temmuz 2016 hariç tutulacak olursa, Avrupa kıtasında gerçekleştirilmeye çalışılmış son askeri darbe girişimidir. 23 Şubat 1981 günü Parlamento Muhafız Kuvvetleri komutanı yarbay Antonio Tejero komutasında 200 kişilik bir askeri grup yeni bir hükümet için yapılan güven oylaması görüşmeleri sırasında parlamentoyu basarak, havaya ateş açıp aralarında Başbakan Adolfo Suarez, komünist lider Santiago Carillo, Sosyalist Parti'nin başkanı Felipe Gonzalez'in de bulunduğu 350'ye yakın parlamenteri rehin aldılar. İspanya Kral'ından da darbeyi desteklediğini açıklamasını ve yeni bir hükümet kurulmasını talep ettiler. Aynı saatlerde Madrid'de çeşitli stratejik noktalar askeri birlikler tarafından ele geçirilmeye çalışıldı ve Valencia'daki ordu bölge komutanı korgeneral Jaime Milans del Bosch sıkıyönetim ilan ederek tanklarını Valencia sokaklarında yürütmeye başladı.

Yaşamının en zor gecesini geçiren İspanya Kralı 50 bölgenin askeri komutanlarını tek tek arayarak darbeye destek vermemelerini ve meşru rejime bağlı kalmalarını istedi. Karşılarında doğrudan kralı bulan komutanlardan 47’si bu talebe uydular. Eli güçlenen kral askeri üniformasıyla gece yarısından sonra saat 01.00'de askerlerin kontrol etmeyi ihmal ettikleri televizyonda yaptığı canlı açıklamada anayasal düzene sahip çıkılmasını ve darbeci askerlerin emirlerine uyulmamasını talep etti.

24 Şubat 1981 akşamında ise İspanya tarihinin en büyük kitle gösterilerinden biri gerçekleştirildi ve farklı kentlerde on binlerce İspanyol darbe girişimi kınayarak anayasaya sahip çıktılar.

Tüm Avrupa rahat bir nefes aldı!

Ancak neredeyse aynı senaryonun gündeme geldiği 15 Temmuz 2016 tarihinde Türk milleti kanlı darbe teşebbüsüne karşı demokrasiyi kahramanca savunurken Avrupa aynı hassasiyeti göstermedi. Yunanlı ya da İspanyol faşistlerine karşı tavır alan Avrupa Türk faşist darbecilere karşı tavır almakta çok ama çok geç kaldı. Türk milletinin nezdinde tam anlamıyla sınıfta kaldı. Demokrasiyi savunanların desteklenmediği bir darbe girişimi olarak tarihe geçti 15 Temmuz!

Türk milleti 15 Temmuz günü AB'nin samimiyetine inanılmaması gerektiğini ve AB'ye güvenilemeyeceğini yaşayarak öğrendi!

Eğer AB bunun tersini kanıtlamak istiyorsa şimdi bunu pratikte kanıtlamalı.

Türk milleti AB ülkelerinden ama en başta Almanya ve Yunanistan'dan darbeci katil subayların iadesini bekliyor. Kimse bahaneler üretmesin. Türkiye'de idam cezası yok. Yanı bu darbeci katillerin yargılanması konusunda yanlış iddialar öne sürenler gerçeği saptırmış olurlar. Yine aynı şekilde hiç bir ülke “sığınma hakkı” bahanesinin arkasına saklanmasın. Yunanlı faşist albaylar için sığınma hakkı sunmayanlar ya da günümüzde DEAŞ terör örgütü mensupları için bu hakkı bence haklı olarak sunmayanlar 15 Temmuz 2016'nın katilleri için de sunamazlar. İnsanlık düşmanları için “sığınma hakkının” olmadığını hepimiz biliyoruz.

Bir başlangıç olarak Almanya'dan iki darbeci katil generalin iadesini bekliyor Türkiye!