Çin Halk Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Liu Yandong birkaç gündür Türkiye’de diplomasi trafiği oldukça yoğun bir mesaide. 

Gündemde yeterince yer bulamasa da, çok önemli görüşmeler yapmaya tüm hızıyla devam ediyor. Dün önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, ardından da Başbakan Binali Yıldırım, konuk Başbakan Yardımcısını ve beraberindeki heyeti Başbakanlık Çankaya Köşkü’nde kabul ettiler. 

Ziyaretlere müteakip, Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Çin Devlet Bakanı Şi Cinping'nin davetine icabetle 14-15 Mayıs 2017 tarihlerinde Pekin’de düzenlenecek "Kuşak ve Yol Zirvesi"ne katılmak üzere Çin'i ziyaret edeceğini açıkladı.

Bu ziyaret pek çok manada çok önemli. Evet kabul. Ama en çok da turizm açısından.

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün (UNWTO) Turizm Barometresi’ne göre, uluslararası alanda gerçekleştirilen toplam turizm harcamalarının yüzde 20’si Çinli turistlere ait. Çin anakarasına bağlı Hong Kong’un harcamaları da dikkate alındığında bu pay yüzde 22.8’e ulaşıyor. 

Sadece Çinli turistlerin geçen yılki harcamaları, bir önceki yıldan 11 milyar dolarlık artışla 261 milyar doları aştı. 
Hong Kong un harcamalarıyla birlikte Çinlilerin geçen yıl uluslararası turizm pazarındaki harcamaları ise 285 milyar doların üstüne çıkıyor. 

Derneğimiz TUYED’in (Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği) UNWTO Turizm Barometresinden derlediği bilgiler, Çin in dünya turizminin önemli bir kaynak pazarı haline geldiğini ortaya koyuyor. Çin, 2016 yılında uluslararası turizm pazarına 135 milyon vatandaşını turist olarak gönderdi. Bu turistlerin gerçekleştirdiği 261 milyar dolarlık harcamalar, Çin’i dünyada en fazla turizm harcamaları yapan ilk 10 ülke listesinde birinci sıraya taşıdı.  

Turizm hareketleri Asya-Pasifik'e kaydı 

Turizm Barometresi, dünyada turizm hareketlerinin Asya-Pasifik bölgesine kaydığına işaret ediyor. Nitekim dünyada en fazla turizm harcaması yapan Çin’in yanı sıra, ilk 10 ülke listesine baktığımızda, Asya-Pasifik bölgesinden başka ülkelerin de girdiğini görüyoruz. Buna göre bu ülkeler ve harcamaları şöyle: Güney Kore Cumhuriyeti 27 milyar dolar, Avustralya 27 milyar dolar ve Çin anakarasına bağlı Hong Kong 24 milyar dolar. 

En büyük 50 kaynak pazar konumundaki bazı ülkeler ve 2016 yılındaki artışları ise şöyle kaydedildi: Vietnam yüzde 28, Arjantin yüzde 26, Mısır yüzde 19, İspanya yüzde 17, Hindistan yüzde 16, İsrail ve Ukrayna yüzde 22, Katar ve Tayland da yüzde 11. 

Bu konuya değinirken aslında geçtiğimiz hafta İslami Uluslararası Derecelendirme Kuruluşu’nun (IIRA) açıklamasının önemine vurgu yapmak istedim. 

Türkiye'nin yerli ve yabancı para cinsinden uzun vadeli kredi notunu açıklamayan kuruluş sırasıyla "BBB" ve "BBB-“, not görünümünü ise "durağan" olarak belirledi.Yapılan açıklamada, Türkiye'nin kısa vadedeki yerel ve yabancı para cinsinden kredi notları "A3" olarak teyit edildi. Açıklamada, Türkiye'nin mevcut notlarının, sürdürülebilir iç talep, devam eden ekonomik reformlar, iyi geliştirilmiş sosyal altyapı, ülkenin G20 ve OECD üyesi olması ve bölgesindeki stratejik önemiyle desteklendiği belirtildi. 

Ancak asıl önemli nokta açıklamanın devamında geldi: “IIRA, Türkiye ekonomisinin büyüme performansının geçen yıl yavaşlamasına rağmen temellerinin sağlam kalmaya devam ettiğine dikkati çekerek, "Turizm gelirlerinde gözlenen ciddi azalışın ve genel mal ihracatındaki bir miktar düşüşün, aşağı yönlü seyreden petrol fiyatlarının ithalat maliyetlerini azaltarak telafi etmesiyle, 2016'da cari açık önceki dönemlerde görülen tarihi seviyelere kıyasla daralmıştır.” 

Açıklamanın can alıcı noktası, “Türkiye'nin 2017'de turizm ve ihracat gelirlerine olumlu katkılar sunacak şekilde kendisi için kilit öneme sahip ülkelerle diplomatik ve ticari ilişkilerini geliştirmeye devam etmesini beklemekteyiz.” kısmıydı. Sayın Cumhurbaşkanı’nın Çin gezisi bu anlamda da çok önemli.