Eminim bir çoğunuz iğreniyorsunuz.
Eminim bir çoğunuz iğreniyorsunuz. Ama biliyor musunuz ki, 100 gram çekirgede tam 64 gram protein bulunuyor. İnanılmaz bir oran.
Fahrettin Paşa ve dolayısıyla hepimize yapılan hakareti duymuşsunuzdur. Birleşik Arap Emirlikleri Dış İşleri Bakanı’nın Osmanlı’yı hırsızlıkla suçlayan tweet’ini. Aslında BAE’nin niye bir Dışişleri Bakanı’na ihtiyacı var onu bile bilmiyorum. Amerika ne derse yapıyorlar zaten. Bir kâtip yeterdi aslında.
Fahrettin Paşa uzun süre açlıkla mücadele ederek Medine’yi isyancı Araplara ve onların destekçisi İngilizlere karşı savunan gerçek bir kahraman. Bugün Topkapı Müzesi’nde sergilenen kutsal emanetleri de son anda İstanbul’a yollayarak kurtarmış. İşte “Hırsızlık” dedikleri bu. Neresinden bakılsa sakat bir anlayış. İçinde hakaret var, İslam’ı sadece kendilerine ait görme var, güncel politika var. Var oğlu var.
İşte Medine müdafaası sırasında açlık baş gösterince Fahrettin Paşa bir talimatname yayınlamış. Aslında bir asker olmasına rağmen emir kipinde değil. Daha çok ikna etmeye yönelik. Bolca İslami referansları bulunan talimatnameden anlaşılıyor ki Paşa açlık çeken askerlerini çekirge yemeye teşvik ediyor ve kendisinin de çekirge yediğini söylüyor.
Paşa “Çekirgenin serçe kuşundan ne farkı var? Yalnız tüyü yok? O da serçe gibi kanatlı ve uçuyor. Bitki ile besleniyor. Serçe gibi huysuz, serçe gibi asabî. Yediği şeyleri itina ile seçiyor ve temiz şeyler yiyor” diyerek başladığı talimatnamesinde yemek tarifleri bile veriyor.
Buna göre:
1- Toplanan çekirgeler çiroz gibi güneşe serilir, iki üç gün kadar kurutulur. Ayakları ve başı koparılır. Daha sonra bir parça yağ ile kavrulur ve kavurma gibi yenir.
2- Sıcak su ile haşlanır, baş ve ayakları temizlenir. Hemen pişmek üzere bulunan pirinç ve bulgur pilavına karıştırılır.
3- Haşlanmış çekirgeler tabağa konulup, üzerine zeytinyağı ve limon gezdirilir.
4- Çekirgenin kavrulan kısmı, havan içinde toz haline getirilir ve et tozu konservesi şeklinde kutularda, dağarcıklarda saklanır
Belli ki Paşa savaş zamanı askerini diri tutmak için çabalıyor. Ne kadar acıklı, ne kadar o günleri anlatan bir durum.
Savaş zamanından bugüne gelirsek aslında çekirgenin tam da Fahrettin Paşa’nın anlattığı gibi bir canlı olduğu ortaya çıkıyor. Çünkü çekirge biftekteki proteinin iki katından fazla protein içeriyor. Üstelik bu protein yaşamsal öneme sahip dokuz amino asidi de içerdiğinden kaliteli. Biftekteki magnezyumun beş katını sağlıyor. Harvard’da yapılan bir çalışmaya göre, aldığınız magnezyum miktarını artırarak kalp hastalığı riskinizi yüzde 22 düşürebiliyorsunuz. Japonya’da yapılan araştırmalar ise tip 2 diyabet riskini üçte bir oranında azalttığını gösteriyor. Bir de demir meselesi var. Çekirgeler bifteğe kıyasla üç kattan fazlasını ihtiva ediyor.
Paşa tabii ki bugünkü kadar bilgiye sahip değildi. Belli ki asıl önceliği cephede savaşan askerlerini korumaktı. Ama bilmeden de olsa aslında beslenme açısından çok da faydalı bir iş yapmış.
Bizim bundan çıkaracağımız ders ise koşup çayırlarda çekirge yakalamaya çalışmak olmamalı. Tasfiye edilen bir imparatorluğun nasıl güç şartlarda bir Cumhuriyet’e dönüştüğünü görmek olmalıdır.