​BÜYÜMEDE POTANSİYELİMİZE YAKLAŞTIK MI?

Serpin ALPARSLAN 12 Eyl 2017

Serpin ALPARSLAN
Tüm Yazıları
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı rakamlara göre, Türkiye ekonomisi ilk tahminlere göre 2017 yılı ikinci çeyreğinde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 5,1 büyüdü.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı rakamlara göre, Türkiye ekonomisi ilk tahminlere göre 2017 yılı ikinci çeyreğinde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 5,1 büyüdü. 

Takvim etkisinden arındırılmış seri olarak izlediğimiz endeksteki büyüme ise yüzde 6,5 düzeyindeki bu rakamı daha önemli görmekteyim. Çeyreklik büyüme ise yine mevsim ve takvim etkisinden arındırıldığında yüzde 2,1 düzeyinde ve beklentilerimizin üzerinde.

Tüketim ile büyüdüğümüz bir gerçek, daha doğrusu, kamu harcamalarıyla büyüdüğümüz gerçek. Ancak, 2. çeyrekte kamu harcamaları ilk çeyreğe göre azalmış görünüyor. Ayrıca, bugüne kadar verilen teşviklerin karşılığı henüz alınmadı, teşviklerin karşılığı alındığı zaman performans artacak ve devlete ödemeye geçmeyen sanayi verileri daha etkin olacaktır ki şu an etkinleşmedi.

Diğer yandan 28 milyarlık batı kredi ödemeleri yatırımda son derece etkin ve dünya büyüme dinamiklerine göre IMF ve Dünya Bankası’na göre büyüme yukarı yönlü devam ediyor.

Türkiye büyüme performansına göre ise Vahap Taştan’dan aldığım bilgiye dayanarak, Dünya Bankası beklentileri Türkiye’nin 2017 yılında yüzde 3,5, 2018 ve 2019 yıllarında ise yüzde 3,9 ve yüzde 4,1 büyümesini bekliyor. Dünya Bankası beklentilerinde de yılın sonlarına doğru yeniden yukarı revizeler olabilir. İlk iki çeyrek Türkiye ekonomisi için pozitif geçti. Üçüncü çeyrekte de önemli bir baz etkisi ile büyümenin hızlanacağı, son çeyrekte ise nispi bir kırılganlık olsa da yüzde 4’lere yakın bir büyüme kaydedeceğimizi öngörüyorum. 

Büyümede yeni ve güçlü bir trendin başladığını belirtmek için erken, fakat Türkiye ekonomisinin 2017 yılı itibariyle büyüme çevrimine gireceği 2018 ve 2019 yılında ise daha güçlü olabileceğini düşünüyorum. Çünkü Varlık Fonu ile daha etkin projelere imza atıp, yabancı yatırımcıya güven vererek girişlerin daha da artacağını dünya fon ortak iş birliğine dahil olarak ileriye taşıyacağını düşünüyorum.

İktisadi olarak bakıldığında sanayideki yüzde 9,8’lik büyümenin ve hizmetler sektöründeki yüzde 7,5’luk büyümenin, pozitif katkısını görüyoruz. Yüzde olarak baktığımızda kamunun sağlık ve eğitim hizmetleri de dahil olmak üzere hizmetler sektörünün ekonomideki ağırlığı yüzde 50,2 düzeyinde. Yüzde 21’lik oranda ise sanayi sektörü var ve sanayi sektörü içerisinde de en büyük pay imalat sektöründe ait. Bu nedenle hem imalat hem de hizmetler sektörünün ağırlığı ekonomide hala yüksek düzeyde.

Gelelim harcama tarafına; yine cari fiyatlarla baktığımızda bir önceki çeyreğe göre yüzde 12,2’lik bir büyüme var. Kamu harcamalarında geçen yılın son çeyreğindeki sıçramanın 2017 yılının ilk ve ikinci çeyreğinde büyümesini yavaşlattığını görüyoruz. Büyüme açısından bu görüntü zayıf algılansa da bu düşüşü bütçe açısından olumlu değerlendiriliyor. Son olarak daha çok dış ülkelerin geliriyle ilişkilendirdiğimiz kalem olan ihracat kanadında ise yılın ilk iki çeyreğinde pozitif bir görüntü var.

Peki, büyümede biz potansiyelimize yaklaştık mı?

Henüz potansiyeli görmedik.