BURNUMA ''PİS'' KOKULAR GELİYOR

Alican DEĞER 20 Nis 2016

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
Aslında hep yaptıklarını yapmaya çalışıyorlar. Kendi sırça köşklerinde oturlarken, çevrelerinde olan bitenle ilgilenmiyorlar.

Aslında hep yaptıklarını yapmaya çalışıyorlar. Kendi sırça köşklerinde oturlarken, çevrelerinde olan bitenle ilgilenmiyorlar. Sanki Avrupa Birliği yan çizmeye yer arıyor. Türk vatandaşlarına vize muafiyetinden bahsediyorum. Son günlerde AB’den yapılan açıklama kırıntılarını alt alta topladığımda ‘İlkeli’ Avrupa’nın verdiği sözlerden caymaya çalıştığı izlenimini alıyorum. Başlangıçta 75 şart ileri sürdüler. Türkiye’nin bu kadar çabuk harekete geçeceğini düşünmemişlerdi. Baktılar ki biz ciddiyiz. İstedikleri herşey oluyor şimdi bahaneler üretmeye çalışıyorlar. Sanki anlaşmanın tarihini biraz ileri erteleseler, Haziran değil örneğin Ekim yapabilseler vaz geçecekler. O aydan sonra nasılsa Ege denizi dalgalı kimse gelemez diye. Acaba, hazır yaz gelmişken biz de mi, bu kadar uğraşmasak?

İngiltere bu işi biliyor

Biz “İngiltere” deriz. Ama doğrusu, ‘Birleşik Krallık’tır. Gerçekten adamını tanıyor.

Önce kısa bir özet,

İngiltere ilk olarak 1961 yılında Avrupa Birliği’ne girmek için başvuruda bulundu. En büyük engel olarak karşısına, ikinci dünya savaşında topraklarını açtığı, misafir ettiği, birlikte savaştığı Fransa Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle çıktı. Fransa Cumhurbaşkanı, İngiltere’nin Avrupa’dan farklı olduğunu, Amerika ile ilişkilerinin yoğunluğunu bahane etti. De Gaulle’nin iddiası yine kendisiyle birlikte Almanlara karşı savaşan Amerika’nın, İngiltere üzerindeki etkisi nedeniyle Avrupa Birliği’nin gelişemeyeceği yönündeydi.

İngiltere  6 yıl sonra 1967’de bir kez daha başvuruda bulundu. Yine aynı gerekçelerle red edildi. Neyse ki, 1969 yılında De Gaulle Fransa Cumhurbaşkanlığı’ndan istifa etti de İngiltere 1973’de AB üyesi olabildi. İngiltere’nin AB’ye giriş macerası 12 yıl sürmüştü. İngiltere Avrupa Para Birliği’ne dahil olmadı. Yani Euro kullanmıyor. Ayrıca Schengen’e de dahil değil. Yani toplu vizelerle uğraşmıyor. Kendi vize sistemi var. Şimdilerde de “AB’den çıkalım mı?” diye bir de referandum yapacaklar. Bence haklılar. Eğer ekonomik olarak ihtiyacın yoksa, politik olarak etkisi sıfır olan, bir türlü karar veremeyen, her kafadan bir ses çıkan AB’ye hiç ihtiyacın olmaz. Belki Birleşik Krallık vatandaşları için psikolojik bir etkisi olabilir. Avrupa ile tarihsel bağlarının devamını isteyebilirler.

Hakaretten değil, nefret suçundan yargılanmalı

Adını anmayacağım. Çünkü istediği bu. Vatandaşı olduğu ülkeyi bir kez söyleyeceğim. O da kimden bahsettiğimi anlamanız için. “Alman” komedyenden bahsediyorum. Yazının ilerleyen bölümlerinde sadece “Komedyen” diyeceğim. Başlangıçta hiç ilgilenmedim. Almanların mizah anlayışının olmadığını herkes bilir. İzlemedim, ilgili haberlerin yalnızca spotlarına baktım. Benim için hiç tanımadığım, dikkat çekmeye çalışan bir kişinin saçmalamasıydı. Üstelik mesleği komedyenlikse mizah yapıyor olmalıydı. Ciddiye alındığı kadar, önemliydi. Sonra, tartışmalar büyüyünce ne demiş bu adam diye biraz seyretmek istedim. Sadece 15 saniye dayanabildim. İnanın, yaptığı iş sadece küfür ve hakaret etmek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başlayıp tüm Türklere. Güya mizahi bir şiir okuyor. Ama yaptığı komedi adı altında düpedüz ırkçılık, faşistlik. Hakaret diyince batılıların dudakları bükülür. Çünkü hayata bizden farklı bakıyorlar. Ama bu adam hakaretten değil, nefret suçundan yargılanmalı. Çünkü yaptığı sadece bu.

“Aziz” ol Başkan

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın yaptığı basın toplantısını izledim. Anladığım, son zamanlarda takımının aldığı kötü sonuçları, “Aaaa, kuşa bak” diyerek örtmeye çalışıyor. Belli ki şampiyonluk gidiyor diye endişeli. Söylediği şeyler, belki doğru. Ama söyleyiş biçimi sorunun başka yerde olduğunu gösteriyor.

TARİHTE BUGÜN

Nazi lider Adolf Hitler doğum günü kutlaması için Almanya'ya gelen Türk heyetini kabul etti. Heyette Ali Fuat Cebesoy, Falih Rıfkı Atay, Orgeneral Asım Gündüz ve Yunus Nadi vardı. Kız öğrencilerin ipek çorap, topuklu ayakkabı ve kısa etek giymesi ve saçlarını kıvırması yasaklandı.