​BUGÜN NASILSINIZ ÖZGÜRLÜK HANIMEFENDİ?

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Amerika Birleşik Devletleri Darphanesi kuruluşunun 225. yıldönümü münasebetiyle çıkardığı madeni paranın üzerine zenci bir Amerikalı kadın figürü koymuş. Lady Liberty yani Özgürlük Hanımefendi olarak tanımlanan paranın üzerindekinin zenci olduğunu anlamanız için zencilerin yüz özelliklerini bilmeniz gerekiyor.

Amerika Birleşik Devletleri Darphanesi kuruluşunun 225. yıldönümü münasebetiyle çıkardığı madeni paranın üzerine zenci bir Amerikalı kadın figürü koymuş. Lady Liberty yani Özgürlük Hanımefendi olarak tanımlanan paranın üzerindekinin zenci olduğunu anlamanız için zencilerin yüz özelliklerini bilmeniz gerekiyor. Zira para diğer anı paraları gibi altın renginde. Siyah beyaz yok, paran kadar konuş demiş oluyor Birleşik Devletler. Para sadece ABD vatandaşlarını değil tüm dünyayı birbirine bağlayan bir ağ ve en itibarlısı da dolar bugünlerde. Paran varsa zaten özgürsündür diye düşünenlerimiz büyük ölçüde haklı ama ben müsaadenizle özgürlüklerden ve üzgünlüklerden söz etmek istiyorum. ABD’nin bağımsızlığını elde etmesinin yüzüncü yılında Fransız halkının bir hediyesi olarak New York’a gelen Özgürlük Heykeli, yüzyıllar boyunca bu ülkeye deniz yoluyla gelenleri karşılayan anıtsal bir heykel. Aynı zamanda Amerikan rüyasının vadettiklerini temsil ediyor. Yeni bir dünya ve uçsuz bucaksız bir gelecek. Bu heykel, gelen herkesi eşit kabul edip, yeni dünyaya kabul etmenin bir işareti. Gelen gemiler hemen anıtın öte yanındaki Ellis Adası’na geçerler ve buradaki karantinadan geçerek New York’a giriş yaparlarmış. Amerika’da milyonlarca kişinin hikayesinin kesiştiği, anılarının buluştuğu küçücük bir adadır ve Özgürlük Heykeli’nin dibindedir. Amerika, elbette fırsatlar ülkesidir ama her şeyden önce özgürlüklerin diyarıdır. En azından mültecilere, göçmenlere kol kanat germiş bir geçmişi vardır. 

Şimdi işler biraz değişti. Trump denilen adam ülkeyi tımarhaneye çevirdi. Bazı ülkelerden ABD’ye girişi kısıtladı. Söz konusu ülkeler İslam ülkeleri olunca adı Müslüman yasağı olarak tanımlandı. Teknik olarak doğru. Tıpkı bir önceki başkanlarının insansız hava araçlarıyla öldürdüğü kişilerin hep Müslümanlar olması nedeniyle Müslüman katili olması gibi. İşini diğer tarafına bakalım: Müslümanların katledilmesi kitlesel olarak Amerikalıların derdi olmadı. Tolere edilebilir bir takım haylazlıklar olarak görüldü ana akım medya tarafından bile.  Cılız sesler haricinde ABD’de Müslüman kanı hiç pahalı bir şey değildi. Afganistan, Irak, Pakistan ve diğer yerlerde bol miktarda döküldü ve kılını kıpırdatmadı bu çok duyarlı kamuoyu. Ama şimdi durum farklı. Konfor alanları bozuluyor ve ortada oynanan tiyatro açığa çıkıyor.  Kötü kokular uzaklardan değil Özgürlük Heykeli’nin dibinden geliyor. Amerika’da kamuoyunun Müslüman komşularına sahip çıktığı söyleniyor ki bu doğru değil. Sadece Müslümanlara haksızlık yapan kişi kendilerinin haz etmediği birisi hepsi bu. 

Amerika, (bazı) Müslümanlara koyduğu ülkeye giriş yasağı ile her şeyden önce kendi değerlerinin dibine dinamit yerleştirdi. Ektiği nefret tohumları Özgürlük Heykeli’nin dibinde yeşermeye başladı. Ellis Adası’nın temsil ettiği tüm değerler havalimanlarında Müslümanların ülkeye sokulmamasıyla yerle bir ediliyor. Sokaklardaki kalabalıkların çaresiz çığlıkları durumu değiştirmekten uzak. Amerika darphanede bastığı yeni paralarla meseleyi çözmeye çalışıyor. Zencilerin gönlünü kazanarak cephesini daraltma azminde.  Semboller üzerinde inşa edilen “yeni dünya” bu sembollerle birlikte çöküşe geçiyor. Amerika’nın geçmişini yaşattığı semboller giderek birer mezar taşına dönüşüyor. Özgürlük Hanımefendi sekaratta, halini hatırını sormayı ihmal etmeyelim. Olmaz mı?