BU SEFER YOL UZUN ROTAMIZ GÜNEY AMERİKA

Hakan DİKMEN 10 Nis 2019

Hakan DİKMEN
Tüm Yazıları
Güney Amerika Kıtası'nda, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan 12 devlet var.  Yüzölçümü yaklaşık 18 milyon km².  Toplam nüfusu da 440 milyon kişi.

Dünyanın dördüncü büyük kıtası. Oraya gitmeye karar vermek zor karar verince planlamak daha da zor. O bölgenin hala eski kültürünü yaşadığını insanlara çok farklı doğal güzellikleri koruyarak sunduğunu düşünürseniz baştan heyecanlanıyorsunuz.

Gezi çalışması yaparken bir de o ülkelerin siyaset geçmişlerini merak ederseniz çok keyif alacağınız bir geziyi planlamış olursunuz. Mesela Evita Peron.

Güney Amerika Kıtası’nda, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan 12 devlet var.  Toplam nüfusu da 440 milyon. Güney Amerika Kıtası’nın yüzölçümü yaklaşık 18 milyon km². Bu bilgileri vermiştim size. Aslında kıtanın ne kadar büyük olduğunu oraya gidince anlıyorsunuz. Çünkü bir şehirden diğerine gitmek için 4 saat uçuyorsunuz neredeyse. Halbuki haritada yan yanalar. Yani İstanbul Londra uçuş saati kadar. Haritada karşılaştırırsanız bu büyüklük çıkıyor önünüze.

Gitmeden önce size güvenlik konusunda herkes uyarıda bulunacak. Bana da öyle oldu. Korkarsanız hiçbir yere gidemezsiniz ki. Kapkaç ve beğenmedikleri tavırlara sert tepkiler veren insanlar var. Ama artık dünyanın her yerinde bu tip olaylar yaşanıyor. Dikkat etmelisiniz. Durduk yerde çok pahalı takılarla dolaşmayın. Gece geç saatlerde ıssız sokaklarda yalnız olmayın. En azından 5 ya da 6 kişilik bir grupla gezin. Bu tip önlemleri alırsanız inanın çok güzel yerler göreceksiniz.

Eduardo Galeno

Eğer kitap okumayı seviyorsanız ya da oradaki hayatı merak ediyorsanız, size Uruguaylı yazar Eduardo Galeno’yu tavsiye ederim. “Latin Amerika’nın Kesik Damarları” “Ateş Anıları” kitaplarını bulup okuyun. Türkçeye çevrilmiş bu kitaplar.

1535 yılında İspanyolların gelip yerleştiği bu coğrafi alanda o döneme kadar huzur içinde yaşayan, İnkalar, Mapuchi’ler Amazon yerlileri gibi kabileler hala yaşıyor. Fakat artık folklorik bir öge olarak yaşıyorlar.

Bize uzak bu diyarlarda hangi ülkeler var derseniz onları birazdan anlatacağım size. Ama bugünden sonra birkaç hafta hep o ülkelerle değişik şehirleriyle ilgili seveceğiniz merak edeceğiniz bir yazı dizisi okumanız için çalışacağım.

İlk akla gelenler Arjantin, Bolivya, Brezilya, Şili, Peru, Ekvator, Guyana, son günlerin meşhur ülkesi Kolombiya, Paraguay gibi ülkeler.

Rio de Janeiro şehrinde Corcovado Dağı üzerinde yer alan Hz. İsa Heykeli

Ben ilk olarak Brezilya’ya uçtum. Biletinizi önceden alırsanız çok uygun şartlarda seyahat edebilirsiniz. Ama artık ülkemizden bu bölgeye çok fazla tur şirketi gezginleri götürüyor. Uygun şartlarda tur da bulabilirsiniz. Bildiğiniz gibi, Brezilya, kıtanın en büyük ve en kalabalık ülkesi. Resimlerde görürsünüz.

Rio de Janeiro şehrinde Corcovado Dağı üzerinde yer alan Hz. İsa Heykeli, Rio’daki karnavalı hele o muhteşem Sambası, birbirinden ünlü futbolcuları bu ülkeyi gezmek için çok çekici hale getiriyor. Önümüzdeki haftalarda size bu güzel ülkenin tüm güzelliklerini anlatacağım. Bugün kısa notlar ve fotoğraflarla giriş yapıyorum. Vize istemiyor, girişte de uğraştırmıyorlar bence sağlık sigortası yaptırın. Bizde kavga dövüş bir türlü resmîleşemeyen Uber taksileri kullanabilirsiniz. Kendinizi sıkmazsanız çok Eğleneceksiniz. Her yerde İnternet var. Problem yok.  Bu ülkeden dönerken inanın aklınızda “keşke bu ülkeye daha yakın olsaydık” düşüncesi oluşacak ve yeniden ucuz bilet bulmak için çaba sarf edeceksiniz.

Canoa Quebrada Şehiri Ayyıldız ile donatılmış. Kendimi ülkemde hissettim.

Daha sonra Arjantin size iyi gelecek. Avrupa şehrine gitmişsiniz gibi hissedeceksiniz. Evita Müzikalini ya da filmini seyrettiyseniz bir başka gezeceksiniz. Güney Amerika’nın en ucunda. Türkiye’den yaklaşık 3,5 kat büyük ama yarısı kadar nüfusu var. Aklınıza ilk gelen Tango her yerde var. İspanyolca resmi dil. Ama anlaşmak için biraz İngilizce işe yarıyor. Her hâlükârda anlaşıyorsunuz. Futbol takımları futbolcuları övünç kaynakları. Türkiye’de oynayan Arjantinli futbolcuları araştırıp isimlerini ezberleyin. Çok işe yarıyor. Türkiye’den vize istemeyen ülkelerden biri de Arjantin. 

Moai heykelleri Paskalya Adasında Uzay çalışmaları yapan yerlileri temsil ediyor. (Muş)

Bir diğer ülke de Moai heykellerinin bulunduğu Şili.  Arjantin’in batısında, And Dağları ile Büyük Okyanus arasında kalan, kuzeyden güneye 4.300 km boyunca uzanan bir Güney Amerika ülkesi. Sanki kıtanın batısına sıkıştırmışlar gibi duruyor. Bana biraz pahalı geldi. Ben Dövizin ülkemizde zıpladığı zamanlarda gitmiştim. Ülkemizde 1 TL ya satılan suyu 15 liraya içmek istemiyorsunuz. İnanın şarap orada daha ucuz. Palta dedikleri bizim Avokado o kadar çok ki. Aşçılar bence her yemekte kullanıyor. Kafa karışıklıklarına son. Güneş tüm ülkede aynı anda batıyor. Santiago yaz kış yaşamak için harika bir şehir. Sanki bizden çok uzakta olan ülkeler daha ilkelmiş gibi bir düşünce var. Oysa, hareketli gece hayatı, tertemiz sokakları, ulaşım için metro ağı, bisiklet yolları, pırıl pırıl parkları, çok güzel kafe ve restoranları ile gezginleri bekliyor. Bu arada Şili’de, ‘Moai’ adı verilen anıtsal taş heykellerin olduğu Büyük Okyanus’taki (Pasifik) Paskalya Adası’na turistlerin ve adalı olmayanların girişine ve kalış süresine kısıtlama getirdiğini açıkladı.

Anlatacak o kadar çok şey biriktirdim ki. Anlat anlat bitmez. Size her bölgeye nasıl kolay gidersiniz önerileri de vereceğim. Bu güzel yerleri gezerken yerel halkla hemen kaynaşıveriyorsunuz. Güney Amerika sizi korkuttukları kadar uzak durulacak bir yer değil. Ama çok dikkatli olmanızı da hatırlatıyorum. Bana bu konularda soracaklarınız olursa hdikmen@yenibirlikgazetesi.com adresinden ulaşabilirsiniz. Haftaya Güney Amerika anıları başlıyor. Ben ve bu güzel sayfanın mizanpajını yapan dostum Mehmet Yeşil ile güzel günler diliyor selamlar yolluyoruz size.

La Paz’da bir hanımefendi alışverişe çıkmış

Ve tabii ki bu bölgenin olmazsa olması Peru. Hemen Şili’den yukarı doğru çıktığınızda sizi bekliyor olacak. Dünyanın yeni 7 harikasından biri kabul edilen Machu Picchu bu ülkede görülmesi gereken en önemli turistik yeri.

Machu Picchu Dağı

Machu Picchu Dağı üzerine 2430 metre yüksekliğe kurulmuş bir antik şehir burası. Şehiri önemli kılan duvarları ve taş işçiliği. Kesme blog taşlarla, harçsız bir şekilde birbiri içine geçerek oluşturulan mimarisi görenleri şaşkınlığa uğratıyor. Bu bölge ve oradaki Oksijen ihtiyacıyla ilgili anlatacaklarım çok önemli. Kaçırmayın. Ama tabii önümüzdeki günlerde.

Perito Moreno buzulu

Nereleri anlatacaksın bize derseniz bu haftalık başlıklar halinde vereyim, önümüzdeki günlerde de ayrıntılı anlatacağım. Mesela Patagonya’nın erimeyen üç buzulundan biri olan Perito Moreno buzulu. Tabii ki Buenos Aires, Olmazsa olmaz Evita. Buralara kadar gelinip de Tango yapılmaz mı? Derseniz tango. Ve birbirinden ilginç pastaneleri hikayeleri ve onların da var çılgın Festivali. Daha nicelerini öyle güzel anlatacağım ki gitmek isteyeceksiniz.

Isla Taquille

Anlatacak o kadar çok şey biriktirdim ki. Anlat anlat bitmez. Size her bölgeye nasıl kolay gidersiniz önerileri de vereceğim. Bu güzel yerleri gezerken yerel halkla hemen kaynaşıveriyorsunuz. Güney Amerika sizi korkuttukları kadar uzak durulacak bir yer değil. Ama çok dikkatli olmanızı da hatırlatıyorum. Bana bu konularda soracaklarınız olursa hdikmen@yenibirlikgazetesi.com adresinden ulaşabilirsiniz. Haftaya Güney Amerika anıları başlıyor. Ben ve bu güzel sayfanın mizanpajını yapan dostum Mehmet Yeşil ile güzel günler diliyor selamlar yolluyoruz size.

Sabırlı ve her an yardıma hazır

Bazen seyahatlerinizde sizi yurt dışına götüren, gezdiren, önderlik edip sorunlarınızı çözen iyi birini bulmak çok zordur. Ben Brezilya ve Arjantin gezimde böyle bir kişiyle karşılaştım. Efendi, kibar ve bilgili. Şansıma Rehberlik hayatındaki Jübile turlardan birine rast geldim. Az daha tanıyamayacakmışım. Bir rehber düşünün her gün farklı tertemiz kıyafetlerle tam zamanında karşımızda gülen yüzüyle bize merhaba diyor. Mustafa Burç Şahin’den söz ediyorum. Onun mesleğini anlatmasını istedim. Bugün kü gezi yazımın yanında Burç Bey ile sohbetimiz de var. Başladım sormaya;

Ünlü Maracana Stadı.

Sizin bu yıllarca oradan oraya kıtalar arası süren serüven oldukça güzel anılarla dolu. Bazılarını ben biliyorum ama okuyucularımız da merak ediyordur. Ayrıca, iyi bir aile babası olup kaptanlar gibi evden uzaklarda olmak da zor her halde. Hanımınız bu konuda kim bilir neler anlatır. Ama ben ilk olarak bu işe başlama düşüncenizi ve nasıl geliştiğini sormak istiyorum.

Merhabalar. Ben kendimle ilgili şeyler anlatınca mahcup oluyorum. Öncelikle güzel görüşleriniz için teşekkür ederim. 1986’da İstanbul Saint-Joseph Fransız Lisesi’nden mezun oldum. 19 yaşımdaydım ve Fransızca, İngilizce biliyordum. Yaz aylarında şu anda da çok sevdiğim ve görüştüğüm arkadaşım Mete Demirman benim adıma bakanlığın Turizm Rehberliği Sınavlarına baş vurmuş. Ankara’ya yalnız gitmek istememiş. Onu kırmamak için, hiç aklımda yokken kardeşimden borç alarak 4 günlük seyahat parasını denkleştirdim ve 4 ayrı sınavdan geçtim. Sonra İstanbul’da akşamları 2 saatlik kurs süreci başladı. İşte orada sanat tarihi, mimari, mitoloji, Bizans ve Osmanlı tarihi gibi konulara âşık oldum. Bu konularla ilgili çok okudum. Aslında Maliye okuyordum ama yeni meşgalem nedeniyle üniversite diplomam sadece duvarı süsledi.

Eşiniz sizi hep destekledi mi? Yoksa bazen kızıyor mu?

 2000 yılına kadar hayatımdan çok memnundum. Anadolu’yu karış karış geziyor hem çok iyi kazanıyor hem de her kültürden insanla tanışıyordum. Gel gör ki 1999’da tanıştığım bir kıza âşık olunca yerleşik bir işe geçmek istedim. Lojistik sektöründe 6 ay çalıştım. Alışamadım. Nişanlım sen sevdiğin işine dön, öyle daha mutlusun, dedi. Turizme geri döndüğümde sevinçten toprağı öptüm. Bir daha hiç şikâyet etmeyeceğim dedim. Büro yaşamı bana göre değilmiş. 2002 yılından itibaren daha çok yurt dışı turlara rehberlik yapmaya başladım. İtalya’yı o kadar sevmiştim ki İtalyanca öğrendim ve yıllarca oraya turlar yaptım. Eşim ise mesleğimden dolayı bir gün şikâyet etmedi. Beni hep destekledi. Bu arada yalnız çabalamanın, çocuklarla ilgili sorunlarda tek başına mücadelesinin sıkıntısını hep yaşadı ve söyledi ama bana rehberlik yapmam nedeniyle serzenişte bulunmadı. Mesela ilk çocuğumuz bir aylıkken ben 26 gün süren bir gemi turuna gitmiştim. Ortak seçimimizin sonuçlarına birlikte katlandık. Karşılığında hep yeniden kavuşup, birbirimize yeniden âşık olduk. Bu da iş hayatımın bir artısı aslında. Diğer artısı ise bu fedakarlıkların maddi getirisinin Türkiye şartlarında fena sayılmayacak düzeyde oluşu. Mesela Çiftehavuzlar’da yeni bir dairem olduğunda henüz 26 yaşımdaydım.

Ülkemize gelen hem de ülkemizden başka bir ülkeyi ziyarete giden üst düzey yetkilileri gezdirmişsiniz. Anlatır mısınız bize biraz. İlginç Neler oldu. 

Dünya’nın yaşayan en iyi aktörü sayılan Daniel-Day Lewis’i eşi Rebeca Miller ve çocuklarıyla üç gün gezdirdim. CNN’in anchormani Fareed Zakaria ve ailesini beş gün, Meksika Cumhurbaşkanı Ernesto Zedilo’yu dört gün, Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ve misafirlerini defalarca, Sözcü gazetesinden Özlem Gürses’i ve NTV’den Feryal Pere’yi Japonya’da, CNN Türk’ten Hakan Çelik’i İspanya, Fransa, İsviçre’de, Vogue editörlerinden Michael Moore’u İstanbul’da, sizi ve ailenizi Brezilya, Arjantin’de gezdirdim. Dünya Olimpiyat Komitesi ve Sergei Bubka’ya iki kere rehberlik yaptım. Sırıkla yüksek atlama şampiyonu Sergei Bubka’ya Dolmabahçe Sarayı duvarının diğerlerine göre daha yüksek bir bölümünü gösterip, “bu neden böyle” diye sormuştum. Bilemedi. Arkasında “Harem var, siz atlayamayın diye”, dedim ve çok güldüler.

İki kere ABD’den 14 senatörü gezdirdim. Bir gün biri eşini sordu, ne durumda dedi. Siz nasıl emrederseniz o durumda teslim ederiz efendim deyince yerlere yattı. Dört defa da eski Cumhurbaşkanlarımızdan birine iş adamlarıyla birlikte yaptığı gezilerde eşlik ettim. Kabe’de Beytullah’ın içini bile Suudi Kralı’yla birlikte ziyaret etmişliğim vardır. İlginç çok şeyler olduysa da isim vermiş olduğum için fazla anlatmayayım. Bende iz bırakan güzel anılardan diğer ikisi ise Meksika Cumhurbaşkanı’nın işini ikinci gün şansa öğrenmem ve Boğaz Sahilinde Daniel-Day Lewis ve Gandhi’yi de oynayan Sir Ben Kingsley ile bir şeyler içip muhabbet edişimizdir.

Tura gelen konukların seviyesi size nasıl geliyor. Daha önceden çalışıyorlar mı derslerine?

Benim görevim ve bir rehberde olması gereken önemli özelliklerden biri her seviyeye hitap edebilmek. Bir de sır vereyim. Elbette insanları inceler ve kendimize özgü kriterlerle sınıflandırırız. Hatta gruplara ortalamadan yola çıkarak bir yafta yapıştırırız. Ancak bu gruba ve kişiye mutlu olacağı tarzda servis verebilmek içindir. Çok kültürlü ve bunu göstermeye can atan birisi varsa ona beni dinlemenin kendisine yeni bir şeyler katacağını hissettirebilmek gerekli. Aynı zamanda bir çocuğun barok sanatın hangi ihtiyaçlarla ortaya çıktığını benim ağzımdan dinlerken eğlenebilmesi gerek. Bazı misafirler önceden çok çalışır. Sonra turda da bilgisini göstermek ister. Bizler için en tercih edilir misafir tipi meraklı, kibar ve hoş görülü olandır. Malum çoğu zaman Peru, Kamboçya, Küba gibi yerlerde rehberlik yapıyoruz. Buralarda Dubai konforu bekleyenler henüz ham gezgindir. Onlara biraz daha Avrupa’da turlamalarını tavsiye ederim.

Bazen anlattıklarınıza inanmayan oluyor mu? Sizi ne kızdırır?

İnanmayan olması doğal. Rahatsız olmam. Görevim hoşça vakit geçirtirken doğru bilgi vermek. Bir konu üstünde düşünmeniz benim için yeterlidir. Belki anti-teziniz sizi ve beni doğru senteze ulaştıracak. 25 yıl önce Belçikalı gazeteciler, İstanbul ve Ayasofya ile ilgili verdiğim sayıları her gün tekrar soruyorlardı. Meğer not edip kafadan mı atıyorum diye kontrol ediyorlarmış.

Sonra baş haber yaptılar ve trafiğimizle ilgili yaptığım bir espriyi de yayınlamışlar. Ertesi gün bizim Hürriyet’te de Belçika Gazetelerinde trafiğimizle alay edildi diye haber çıktı. Sosyal adap enfes bir şey.

Bir baba olarak evde de bazı konularda çocuklarınıza ülke hikayeleri anlatıyor musunuz? Onların Tarihe turizme bakışı nasıl?

Uyutmak için mitoloji anlatırdım ve çok severlerdi. Sıkmadan tarih ve sanat anlatmaya çalışıyorum. Büyük kızımı kışın Kutup Dairesi’ne bile götürdüm. Gezmeyi ve öğrenmeyi seviyorlar.

Siz bu meslekte yıllarını vermiş emek harcamış duayen rehberlerdensiniz. Yeni nesil gezginlere ve onlara rehberlik yapacak kişilere neler önerirsiniz.?

Öncelikle daha önce gezmiş gerçek seyyahlardan brifing alınmalı. Gidilecek coğrafya ile ilgili kitaplar okunmalı. Güvenlik sorunları ihtimali varsa konsolosluğumuzdan bilgi alınmalı. Açık fikirli ve hoş görülü olunmaya çalışılmalı. Rehberler önce doğru Türkçe kullanmaya çalışmalı. Çok bilmiş görünmeden herkesin internet arama motorlarında kolayca bulacağı türden değil bir emeğin ürünü olan çıkarımlarını/yorumlarını paylaşmalı. Sabırlı ve her an yardıma hazır olmalı diye düşünüyorum.

Ben bundan sonrası için, öncelikle sevgili vatanım Türkiye’nin verimli topraklarına olan borcum nedeniyle İstanbul’un Anadolu Yakası’nın bir kitabını yazmaya çalışıyorum.

Gölgede kalmış ama daha eski, daha Anadolulu, daha esrarengiz şeyleri biraz ortaya çıkarabilmek için ve çocuklarıma kalıcı küçük bir hediye olsun diye. Umarım bitirebilir ve sizlerin beğeninize sunabilirim.

Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederiz. Bundan sonra sizin kitaplarınızı okumayı sabırsızlıkla bekleyeceğiz. 

Bana zaman ayırıp, sayfalarınızda yer verdiğiniz için kendim ve tüm rehber meslektaşlarım adına teşekkür ederim.