​BU İŞTE BİR SIKINTI VAR

Alican DEĞER 20 Mar 2017

Alican DEĞER
Tüm Yazıları
Bu kredi kartına bir çözüm bulunmazsa sıradan insanların hayatları alt üst olacak. İş iyice içinden çıkılmaz hale gelecek.

Bu kredi kartına bir çözüm bulunmazsa sıradan insanların hayatları alt üst olacak. İş iyice içinden çıkılmaz hale gelecek. 

Aslında yapılmak istenen temelinde iyi. Toplumun gelir kaynaklarını sistem içine sokmak. Kayıt dışı gelirleri kayda almak. Ama sıkıntı var. Gelin size tane tane anlatayım.

Türkiye maalesef geleneksel anlamıyla bir kayıt dışı gelirler cenneti. Böyle deyince, aklınıza vergi cenneti Karayip adaları gelmesin sakın. Türkiye'de akrabalık, eş, dostluk, hatta hemşehrilik bile sosyal dayanışmayı oluşturan unsurlar. Bence en kuvvetli yönümüz de bu zaten. Biz sevdiğimizi korur ve kollarız. Bu yüzden dünyayı kasıp kavuran ekonomik krizler bizde teğet geçer. Bu yüzden en zorlu kasırgalarda bile yıkılmayız. Köklerimizi geçirdiğimiz topraktan güç alırız. Hal böyle olunca da aslında hemen herkes görünenden daha fazla gelire sahiptir.

Bu hesaplarda olmayan gelir ile ekonomi beslenir. Bu hesapta olmayan gelir sahipleri gidip Maldivler’de tatil yapan insanlar değildir. Onlar bizim komşularımız, onlar aslında bizizdir. Bu insanlar sıradan yaşarlar. Ailelerinin ihtiyaçları için kan ter içinde çalışırlar. Bir çoğu borç döndürür. Bir yerden alır bir başkasını öder.

Siz böyle bir topluma, gidip bırakın hısımlığı, çekirdek aile bağlarının bile olmadığı, 18 yaşına gelen çocukların evden atıldığı batı Avrupa ülkelerinin ekonomik kurallarını dayatırsanız sorun çıkar. 

Bankalar insanlara görünen gelir üzerinden kredi verir, böyle olunca piyasaya daha az para girer, daha az para girince görünen gelir düşer, görünen gelir düşünce bu daire kendini bir kez daha tekrar eder. Ama bu kez çapı küçülür.

Sonra piyasa sıkışır, ''Neden sıkıştı'' olur.

Bankalar kara listeler tutarlar. Hiç silinmeyen cinsten. Devlet sicil affı getirir, takdir yetkisi bankalardadır. İster uygularlar, ister uygulamazlar. Bir kez kara listeye girerse bir kişi hayatı kayar.

Kredi kartı halkımın en önemli finansal aracıdır. ''Bu bir kredi değildir. Böyle kullanmayın. Tüketici kredisi alın'' türü açıklamalar sokaktan haberi olmayan burnu havada kişilerin açıklamaları olarak kalmaya mahkumdur. Asgari ödeme limitini yükseltirseniz, o güne kadar böyle yaşayan insanlar dara düşer. Siz bu tür açıklamalar yapan beyler. Bir taksit aksatın bakın size kim tüketici kredisi veriyor. 

Asgari limit yükselmesi sebebiyle kredi kartı taksitini aksatan bu yüzden de tüketici kredisi alamayan kişi ne yapar? Söyleyeyim size. Borcunu ödeyemez. Borcunu ödeyemeyen adama sanki üç öğün havyar yiyormuş muamelesi yapmanın anlamı yoktur. Zaten çarşı pazar için harcanan paradan kısıntı yapılamaz. 

TRAFİK SİGORTASI DEĞİŞİRSE SAHTECİLİK PATLAR

Zorunlu trafik sigortası dert. Sigorta şirketleri fiyatları yükseltiyor. Sebebi primlerin hasarları karşılamamasıymış. Eh tamam diyeceğiz de, bu yasa ile zorunlu hale getirilmiş bir uygulama. Bunun fiyatının istendiği gibi artırılması, işi kelle vergisine dönüştürür. Üstelik devlet zoruyla sigorta şirketlerine kaynak aktaran bir sistem. Ohh ne güzel. Devlet zorunlu hale getirsin. Ben sigorta yapayım. Sonra istediğim fiyatı çekeyim. Devlet sigortası olmayan aracı bağlasın. Yani bir anlamda benim tahsilatçım gibi davransın. Sonra hükümet ile vatandaş karşı karşıya gelsin.   

Devlet bu sıkıntıyı fark etti. Etti ama, elinden gelen sadece şirketlere baskı yapmak. Gün geçmiyor ki bu konuda yeni bir haber çıkmasın. Çünkü anlaşılan fiyatı yüksek bulan halkım trafik sigortası yaptırmamaya başlamış.  

Bulunan çözüm ise bireysel zorunlu trafik sigortasıymış. Yani araçlar değil ehliyet sahipleri sigorta yaptıracakmış. Yani kaza yapan daha fazla prim ödeyecek, etmeyen daha az. 

Şimdi size bir soru. Yolda gidiyorsunuz. Biri geldi arkadan çarptı. Neyse ki bir kaza tutanağı ile trafik sigortasından karşılanacak diye düşünüyorsunuz. Siz böyle düşünürken içinden çıkan kişi yanınıza geldi ve ''Abi benim trafik sigortam yok. Yani bu masrafı alman mümkün değil. Ama benim 20 yıldır araç kullanmayan yaşlı babamın üzerine çok düşük primden sigorta yaptırdım. İstersen gel bu kazayı o yapmış gibi tutanak tutalım. Sen de masrafını hemen tahsil et'' derse ne yaparsınız?

Ben söyleyeyim. Herhalde ''Olmaz öyle şey'' demezsiniz. Hemen kabul edersiniz. Nasıl olsa tutanak iki kişi arasında tutuluyor. Kimse tersini iddia edemez. Yani bildiğin sahtekarlığa davetiye. Bunun işinden çıkılamaz. Eğer bu akıllara seza sistem getirilirse bu kez de devletim sokakta ehliyet sahipleri sigorta yaptırmış mı yaptırmamış mı diye kontrol etmeye başlar. Yani yine sigorta şirketleri için tahsilatçı olur.