BU DESTEK CHP'Yİ KESER Mİ?

Faruk AKTAŞ 28 May 2019

Faruk AKTAŞ
Tüm Yazıları
HDP'nin 23 Haziran kararı da bu güç savaşlarının bir neticesi olarak şekillenecek gibi.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in beklediği açıklama gecikmedi.

Selahattin Demirtaş, 23 Haziran’da yenilenecek olan İstanbul seçimleriyle ilgili mesajını bir grup gazeteci üzerinden kamuoyuna açıkladı:

“Partim HDP tavrını ortaya koyuyor zaten. Benim de bundan farklı bir tutumum olmaz. Gelişmeleri izleyip, neler yapabileceğimizi partimle istişare edeceğim elbette."

Bir önceki yazıda CHP yöneticilerinin açık bir şekilde, Demirtaş’tan destek beklediklerini aktarmış ve bu desteğin en kısa sürede geleceğini öngördüğümüzü aktarmıştık.

Bir haftayı bulmadan o destek geldi.

Ancak Demirtaş’ın 31 Mart seçimleri öncesinde yaptığı açıklama daha netti.

Çok net ifadelerle aday göstermedikleri yerlerde HDP’lileri AK Parti’ye karşı CHP ve İYİ Parti’ye oy vermeye çağırmıştı.

O nedenle CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, “Demirtaş’ın çağrısı bizim için çok kıymetli” deyip teşekkürlerini iletmişti.

Bu yeni destek açıklaması Erbil merkezli K24 televizyonuna verdikleri demeçte bu yöndeki beklentilerini dile getiren Özel ve Tekin’i keser mi bilmem ama Demirtaş’ın bu kez daha ihtiyatlı davrandığı kesin.

Gerçi bu açıklaması öncesinde gerek PKK’dan gerekse HDP’nin mevcut eşbaşkanlarından İmamoğlu’na yönelik destek açıklamaları gelmişti zaten.

Demirtaş da bu açıklamalara gönderme yaparak “tutumum partimden farklı olmaz” diyor ancak o da Öcalan’ın açıklamalarının gerek PKK’da gerekse de HDP’de yarattığı tartışmaların farkında.

Öcalan’ın 6 Mayıs’ta açıklanan açlık grevlerinin sona erdirilmesini ve mealen “Türkiye ve hükümetine karşı düşmanca yaklaşımlardan kaçınılmasını” telkin mektubu ilk önce PKK ve HDP’nin tepe yönetimindeki “şahinler” tarafından hoş karşılanmamıştı.

Hatta o mektuba rağmen PKK açlık grevlerinin sürdürülmesi talimatını verdi.

Ama belli ki mektubun örgütte yarattığı tartışma bu kesimleri geri adım atmaya zorladı.

Ve avukatlarının geçtiğimiz hafta Öcalan ile yaptıkları ikinci görüşmenin ardından açlık grevleri sonlandırıldı.

Şimdi gözler HDP’nin 23 Haziran’da ne yapacağında.

Öcalan’a rağmen PKK ve HDP açık bir şekilde CHP’den yana tavır koyabilecek mi, yoksa açlık grevlerinde olduğu gibi bu tavırlarında da değişikliğe gitmek zorunda mı kalacaklar?

Açlık grevlerindeki tavır değişikliğinden sonra bu konuda da bir değişime gidilmek zorunda kalınabileceğini görüyor Demirtaş.

O nedenle açık bir şekilde “Oyumuz Ekrem İmamoğlu’na” diyemiyor.

Ona kalsa Edirne Cezaevi’nden İstanbul’a kadar, “Binali Yıldırım seni başkan yaptırmayacağız” sloganıyla yürümek isteyecektir muhtemelen.

Ancak mapus duvarları bu yürüyüşe izin vermediği gibi Öcalan’ın çıkışı böyle bir slogandan geri adım atmaya da zorluyor gibi.

O nedenle topu partisine ve üstü kapalı şekilde PKK’ya atıyor.

Zira o da biliyor ki Kandil ne derse partisi de onu yapacak.

Kandil geri adım atmışken o tek başına, “sayın” dediği Öcalan’a karşı bayrak açmak istemiyor.

Çözüm sürecinde olduğu gibi bayrağı açarsa Kandil açar o da arkasından yürür ancak. 

Öcalan’ın çıkışı gerek PKK’da gerekse de HDP’de çözüm sürecini sabote eden şahinlerle çözüm sürecinin sabote edilmesinden rahatsızlık duyanların güç savaşlarını yeniden başlatmışa benziyor.

HDP’nin 23 Haziran kararı da bu güç savaşlarının bir neticesi olarak şekillenecek gibi.