BENİM ÇOCUĞUM KİM?

Funda ÖZKALYONCU
Tüm Yazıları
Son bir haftadır, ayağımda parmak arasında sinir sıkışması var yani sağlık  sorunum var, küçük bir müdahale sonrası, mecburen evdeyim, dinleniyorum.

Sabahtan akşama kadar, televizyon açık, sabah canımın Müge Anlı'sı, sonrası, tüm programları dolaşıyorum.

Çocukları kaybolan anneler, ağlaya ağlaya hem Müge'ye geliyorlar.

İyi ki var, ne yapsınlar çaresizlik içinde debelenen analar, orada çabucak çocuklarını buluyorlar.

Öylesine ilginç ki, hepsi, tüm analar önce benim çocuğumu kimin yanındaysa, Allah rızası için bıraksın diyor, o daha çok küçük diyor, benden habersiz sokağa çıkmazdı, diyor.

Hemen hemen tamamı, çocuklarını, birinin alıp götürdüğünü, kandırdığını ve onları alıkoyan insanlar olduğunu söylüyor ve hep suçluyor, onlara sesleniyor, sorumlu birini arıyor.

O arada kızım küçücük diyen, o hiçbir şey bilmez diyen kadının, 16 yaşındaki kızının en son sosyal medya paylaşımı videosu görüntülere geliyor.

Kız Şeyma gibi dudaklarını şişirmiş, kıpkırmızı ruj sürmüş, bir şarkıya, boynunu gerdanını kıra kıra eşlik ediyor ve video çekip paylaşıyor.

O kadar özenmiş ki her şeye, olmadığı imkanlar içindeki kızlar gibi videolar çekmiş.

Allah Allah bu kız bu annenin anlattığı kızı değil. 

O daha çok küçük dışındaki çok doğru, benden habersiz hiçbir yere gitmez, o bilmez, o anlamaz kızı bu değil.

Benden habersiz hiçbir yere gitmez dediğin kız evden kaçmış işte.

Birileri almamış, kız kendi kendini alıp gitmiş.

Kız bulunuyor ve televizyonda.

Anlatıyor, beni çok sıkıyorlar, cep telefonu ile kiminle konuştuğumu soruyorlar, onların tanıdığı yerde çalışmama izin veriyorlar diye anlatıyor.

Beni devlete teslim edin bunların yanına gitmeyeceğim diyor.

Yahu kızım 16 yaşındasın, ailen seni tabi ki kontrol edecek, tabi ki takip edecek, diyebilmek imkansız.

Allah'ım pabuç gibi dili var, on kadın bir araya gelse yetişemez bu kıza.

Anne, olmasını istediği kızını anlatıyor, evden kaçan kızının neden kaçtığını bal gibi biliyor, kızının anlattığı gibi bir kız olmadığını bilerek, başkalarını suçlayarak, kızını arıyor.

Aslında o ana, kızının merdiven silen bir anası ve markette çalışan babasını ve o imkanları, o evi, o hayatı, başörtülü anasını, beğenmediğini biliyor.

İnsan en çok yalanı kendin söylermiş,

O da analık yalanı söylüyor.

Bütün kızlara, instagram paylaşımlarına, facebook paylaşımlarına bakıyorum.

Bu kızların analarına bakıyorum, bu kızlar, bu annelerin kızı gibi değil, ya da bu anneler bu kızların anneleri gibi değil.

Tamamlanamıyorlar.

Biz neden çocuklarımızı iyi tanımıyoruz, çocuklar biz anaları ve ailelerini neden beğenmiyorlar.

Sosyal medyadaki şımarık zengin paylaşımları, bu kızların, iki göz odalı evindeki, minderleri üzerinde otururken kafalarını çok karıştırıyor.

Ahhh kızlar, hayatınıza kötü bir ışık sızmasına sakın izin vermeyin.

Dışarıda, o kaçtığınız sokaklarda ve insanlarda, karşılığı olmayan bir çirkeflik var.

Ailen çok kıymetlidir, en sahici dostların onlardır, hadi kendinden iyi bir insan yarat ve bunun için çabala.

Yeni nesil siz de, öylesine bir özenti, öylesine bir tıkanıklık ve verimsizlik var ki..

İçin için yanalım, dışın dışın ağlayalım.

Funda'nın aklındakiler...

... Yukarıda biz analar, biz babalar, çocuklarımızı hiç tanımıyoruz diye yazdım ya.

Bizim çocuklarımız, neden, anneden babadan, ailesinden saklanıyorlar, bu çelişki, olmayan ilişki niye?

Etrafta çok uyaran var ve çocuklarımız bu uyaranlardan payına düşeni fazla mı alıyorlar?

Sonra anayı babayı, beğenmiyor, erken büyüyor, erken istekler, erken sorunlar, hayatla, sorunları ile erken başa çıkamama hali mi oluyor?

Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji 1.sınıf öğrencisi,  22 yaşındaki Arda'yı bir haftadır arıyoruz.

En son Belgrat Ormanlarına girerken görülüyor, sonrası maalesef cesedi bulunuyor.

Baba, oğlum çok başarılı idi, Türkiye derecesi ile okula girdi, bölüm birincisi idi, hayat doluydu, hayatı okuldu diye tanımlıyor.

Yani hiçbir derdi yoktu diyor.

Çantasında 5 kutu ilaç bulunuyor, bazıları kullanılmış ve uzun süredir psikolojik tedavi görüyormuş.

Polis intihar ettiği üzerinde duruyormuş.

Gerçekten hiçbir sorunu yoktu, mutlu bir çocuktu diye tanımladığımız çocuklarımız aslında kim? 

Allah anaya babaya sabır versin..

Arda, Allah rahmet eylesin.

... Bazı gazetelerin bazı köşe yazarları var.

Evet kimisi siyasi, kimisi ekonomi, kimisi benim gibi hayat, kimisi geziyor, görüyor ve anlatıyor.

Bu kabul edilesi bir şey.

Ama hep bedava beleş, gezmek, yemek, içmek bir tuhaf.

Ama bazı yazarlar var, koskoca gazetelerin, koskoca köşelerinde senelerdir yazarlar.

Adam yazıyor..

Gece 00.30 Bogota'nın en güzel mekanlarının, yer aldığı Zona Rosa'dan bir taksiye binmişler.

Parti varmış, adı El Dorado, arıyorlar arıyorlar bulamıyorlar, bu adam arkadaşları adeta birer kelebek.

Sonuç bulamıyorlar.

Ertesi günü etiketlerden arıyor, bir de ne görsün, parti çok şahaneymiş.

Kaçırmış yani.

Sizin hakikaten bu ülke ile ilgili tek satırlık derdiniz yok mu?

Sizin bu palavra, endişelerinizden, anlattıklarınızdan, gezmelerinizden, partilerinizden, yazdıklarınızdan bıktım.

Herkesin kendine yonttuğu bir hayat var bilirim, sizin ki pek palavra be tatlişler.

Hadi keser kontrolü.