BEKARA KA… BOŞAMAK KOLAY GELİR

Yaşar İÇEN 24 May 2019

Yaşar İÇEN
Tüm Yazıları
"Ülkemiz için her birimiz üzerine düşeni yapmak zorunda..."

Türkiye son altı yıldır oynanan oyunlara karşı büyük mücadeleler veriyor. Şükürler olsun ki içte ve dışta sahnelenmeye çalışılan her komplo bozuluyor. Oyunlar bozuldukça Türkiye adına hepimiz daha çok bilinçleniyor ve kenetleniyoruz...


Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz akşam milletvekilleri ile iftar yemeğinde buluştu. Erdoğan o gece bam tellerimizin en ince makamlarına dokunan cümleleri ardı ardına sıraladıkça şunu bir kez daha anladım; söz konusu Türkiye ise genlerimizde fazlasıyla yer alan ‘vatan sevgisi’ ile dünyada eşi benzeri olmayan bir mucizeye sahibiz! İçte ne kadar fikir ayrılıklarımız olsa da ülkemize yönelen en küçük tehlikeye karşı hepimiz anında yan yana durabiliyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sar fettiği ‘Ülkemiz için her birimiz üzerine düşeni yapmak zorunda’ cümlesi bizim gibi kalemiyle, cümleleriyle, alnının teriyle, zihninin ve bedeninin yorgunluğu ile, her mecrada ille de vatan duruşuyla karınca misali ‘vatana yönelmelerimizin’ konsantre anlatımıydı...
O halde hadi şapkamızı önümüze koyalım... Zembereği boşalmış kontrolsüz cümleler, davranışlar, suçlamalar ve zorlamalar hepimize zarar verir!

Son günlerde Ekrem İmamoğlu’nu daha dikkatli izliyorum. Baskılanmış bir ruh haliyle her söyleminde “benden yana tavır koyun” deyip duruyor herkese. Kendisine yöneltilen en küçük eleştiri karşısında kükrüyor! Kendisini desteklesin diye insanları zorluyor! “İş dünyasına, sanatçılara, vatandaşlara benim cümlelerim ile konuşun” demekten usanmadı. Neden bu zorlama? Nereye kadar bu baskı? Vatandaşın kendi mantık çerçevesi yok mu?
İlk etapta sanki ‘basılan bir düğme’ ile bir kesim İmamoğlu’ndan yana cümleler sarf etse de kısa sürede saman alevi misali bitti! “Bekara ka..  boşamak kolay gelir” misali tuzu kuru olanlar, gelecek kaygısı olmayanlar ve ‘vatandan’ ziyade ‘kazanmaktan’ yana olanlar bir anda ‘aynı kalemden çıkmış cümlelerle’ esti gürledi. Karşılık buldu mu? Bulmadı! Çünkü “vatan ve vatandaş odaklı yatırımlara girmeyi risk olarak gören, ekonomik sıkıntılarda ortamı rahatlatmanın aksine tüm yatırımını çekmeyi tercih eden, dezavantajlı bölgelere bir çivi bile çakmayan, sadece ben kazanayım diyen bu kişilerin inandırıcılığı yok” diyor vatandaş.
Karşılık bulamayan bu akım sona erse de vatandaş unutmadı ve unutmaz bu çıkışları!
Ayrıca sanat camiamızın yakın geçmişi ‘tepki skandalları’ ile doluyken kime ne katabilir ne kadar inandırıcı gelir ki bu anlık tepkiler?

Rahmetli Ahmet Kaya’nın sanatçılarla dolu bir salonda linç edilmeye çalışılırken sağduyulu üç beş kişi dışında kimseden ses çıkmamasını ve linç edenleri unutmadı bu ülke! Sonrasında hiçbir şey olmamış gibi pişmanım diyenleri de elbette!
Gezi olaylarında en önde yer alıp ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenlerin sonrasındaki suskunluklarını ve geri adım atmalarını da unutmadı bu ülke! Unutmasın da çünkü akla karanın yan yana tutulması masum vatandaşlarda güven travmalarına sebep olur!

“Bunca karmaşa içinde ülkenin huzuru için canla başla uğraşanlar ile kaostan beslenenler aynı kefeye mi koyulacak” sorusunun ve tabi ki cevap beklentisinin gündemin baş köşesinde yer bulması elbette çok normal...