AŞKSIZ OLMAZ; MUHABBETSİZ YAŞANMAZ

Ümit G. CEYLAN 30 Haz 2017

Ümit G. CEYLAN
Tüm Yazıları
Mûbarek Ramazan ayı ardından bayramı da idrak ettik şükür.

EDİTÖRDEN

Mûbarek Ramazan ayı ardından bayramı da idrak ettik şükür. Ancak Ramazan ayı biter bitmez müminleri bir hüzün bir sessizlik kaplar. Ne de olsa Kuran ayıdır. Ne de olsa bereket ayıdır. Ne güzel bir aydır Ramazan. Ancak bir dahaki Ramazan ayı gelene kadar ibadetten kopmadan, öfkemize yenilmeden Ramazan’a kavuşmayı özlemle bekleyelim inşallah.

…..

Bugünkü sayfamızda hocamız Cemalnur Sargut’un Aşkın hakikati yazısıyla birlikte, sayfa bütününü aşka dair birkaç kavram üzerinde, kısa kısa notlarla bir seyir yapalım istedim. Aşksız olmaz; muhabbetsiz yaşanmaz sözüyle konuya giriş yapmış olduk. Elbette aşk yakıcı olsa da sonu muhabbetle devam ediyorsa bu durum kaynaştırıcıdır. Farklı, karakterlerdeki ve huylardaki insanların birbiriyle kaynaşması bir anlamda birbirlerinin eksikliklerini tamamlaması gibidir. Tencere kapak misali iki kişiyi bir dengede tutabilmektir. 

…..

Nasipse yarın itibariyle bendeniz bir aylığına İngiltere’de olacağım. Sizlere oradan yazmaya çalışacağım. İrtibatı koparmayalım.

Muhabbetle kalın.

AŞKSIZ OLMAZ; MUHABBETSİZ YAŞANMAZ

anayazıfoto12

İnsanı var eden ve omurgalı tutan manevi değerlerimizdir. İnancımız, ümidimiz ve azmimizdir. Bir işi yapmaktaki azmimiz; aşkımız, tutkumuz ve şevkimizdir. O işteki kararlığımız ve sebatımızdır. Yaptığımız iş bizim insanlığımız ve vicdanımızla ilgili değerlerimizle ilgili ise hislerimizle hassasiyet kazanmış, fikirlerimizle bir mefkureye baş koymuşuz demektir. Beşeri aşk gelir ve gecer; fakat kutsal bir mefkureye duyulan aşk Hakitate sorgusuz sualsiz teslim olmaktır. Yüksek şuurla salih bir kul olabilmek ve Allah'ın rızasını kazanabilmektir. 

.....

İnsan olmak tek kelimeyle Allah'a kul olmaktır. İnsan olmanın, kul olmanın sorumluluğunu üzerimizde taşımaktır. İnsan olmak bir olmak ve birlik içinde olmaktır. İyiliğe birlikte koşmak, kötülükleri de birlikte karşı durmaktır. İnsan olmak Hak ile Batılı ayırt edebilecek bir inanca, bir akla, bir kalbe sahip olabilmektir. İnsan olmak hakkı ve adaleti savunmak, hakkı tutup kaldırmaktır. İnsan olmak nefsi önünde diz çöktürmek, ahlaki zaafa uğramamak için, var gücüyle nefsin zafaflarının önünde dimdik durabilmektir. 

.....

İşte bütün bunları yapabilmenin sırrı Kuran'a harfiyyen uymaktır. Kuran'a uymak, Sevgilinle buluşmak demektir. Vuslata kavuşmak demektir. Yaratanınla hemhal olmak demektir. Bunun için içten gelen bir inanç, bir heyecan, bir coşku, bir aşk ve tutku gerektirir. Bunun adı Allah’a duyulan muhabbet demektir.

....

İlahi aşk: Tasavvufta havf ve reca, korku ve ümid içinde Allah’a duyulan muhabbetdir. O’nun bütün emirlerini yerine getirmek, O’nun rızasına erişmektir. İyi bir insan ve iyi bir kul olabilmektir.

....

Beşeri aşk: Adem ile Havva gibi, iki karşı cinsin birbirine duyduğu muhabbettir. Beşeri aşkın karşılığı iki karşı cinsin birbirine yaklaşımıdır. Meşru daireler içinde neslin devamı için beşeri aşk insanlık için bir mayadır. Nesilden nesile insanlığın devamıdır. 

....

Muhabbet: Kelime olarak Arapçadan Türkçeleşmiş sevgi demektir. Sevgi muhabbet kelimesinin yerini tam anlamıyla vermez. Çünkü muhabbet kelimesi “habbe” yani tane kelimesinden türemiş olup tohum tanesi demektir. Bir tohumu toprağa atarsın; filizlenir, yeşerir ve bir taneden binlerce başak verir. Muhabbet bolluk bereket demektir. Zenginlik demektir. Bolluğun, bereketin ve zenginliğin olduğu yerde barış var, mutluluk var, huzur var demektir. Bir iken on, on iken yüz, yüz iken bin olmak demektir. Muhabbet ezelden ebede uzanan bir lütuf, bir ikram, bir inam, bir ihsan demektir.

....

Ünsiyet: Arapça bir kelime olmakla birlikte kaynaşmak demektir. İnsan ve insaniyet, yani insanlık bu kelimeden türemedir. Nisa, yani Arapça karşılığı kadın olan bu kelime de aynı kökenden gelmektedir. İnsanlık bir bakıma birey birey olsa da birbirin azaları gibidir. Bunun için de aşk ve muhabbet gerektirir. Dostluk böyle başlar ve dostluk et ve kemiğe bürünmek gibidir.

....

Dostluk: Birbiri için varlık sebebi olarak gören, iyilikte ve tasada aynı fikir ve duyguları paylaşan, aynı zamanda insanlık idealini yüreklerinde taşıyan insanların birbiriyle olan gönül bağlılığıdır. Birbirlerine olan sadakatidir. Bu da ancak kalbinde Allah ve Peygamber sevgisi barındıran insanlara özel bir durum olmalıdır. Böyle dostluklar sonsuzluğa kadardır. 

AŞK GİBİ BİR ŞEY!..

Aşk-gibi2

Deniz, batan güneş ve yalnızlık aşk gibi bir şey!.. Aşkın tarifi yapılır zaman zaman.  Aşkı yaşayan bilir; tarifi de aşkı yaşayanın kalbinde gizlidir. "Aşk bir yalan; Adem ile havvadan kalan"  şarkı güftelerindeki gibidir. Belki de aşk hakikatin ta kendisidir. Bir bilgenin dediğine göre aşk muhatap arar. Muhatabını arar ve bulur. Sonrada onu kalbinden vurur ve düşürür. Aşka düşmek budur işte!.. Gözlerine mil çekilir aşka düşenin, ondan başkasını göremesin diye. Dizlerinin bağı çözülür aşka düşenin, başka yola gidemesin diye. Aşk budur işte!.. İki varlığın sarmaş dolaş olmasıdır aşk.  Üç harfin sırrında gizlidir aşk. Ayın, şın, kaf; aşkın en kadim harfleridir aşk.  Aklını başından alır aşk; deli divane, meczup olursun. Ya sersefil avaresin, ya da büsbütün sonsuzluğu içinde hissedersin. Şükredersin ve yeniden dirilir ve yeniden bilinçlenirsin. Yerini bilirsin; evrende bir nokta gibisin. Bütün evreni kalbinde hissedersin. Artık yalnız değilsin... İnancın ve ümidinlesin. Martısız bir deniz, güneşsiz bir gökyüzü tasavvur edilmez. Güneş batsa da, karanlık gecede  sabahı  beklemek  içindir. Yeniden gönlümüzde şafaklar sökerken fecri sadıkta ümidlenmek içindir.  (Fotoğraf: Gazeteci ve fotoğraf sanatçısı Hurşit Akyıl'a aittir)

PERİSKOP

RAMAZAN SONRASI DA ŞUURLU OLMALIYIZ

.................

Peygamber Efendimiz ve ashabına en yakın tarihte yaşayan müminler, amellerinin kabul edilmemesinden korktukları için Ramazan ayı bittiğinde, kalpleri ürperir ve nefislerini hüzün kaplardı. Onlar bu korku nedeniyle, Ramazan’dan sonra amellerinin kabul edilmesi için çokça dua ederlerdi. İbadet ve istikamet, ömrün belirli bir aşaması, ya da belli bir zaman dilimi ile sınırlı değildir. O yüzden Hasan Basri Hazretleri, “Müminin ameli için ölümün ötesinde bir ecel yoktur” diyerek Kuran'dan şu ayeti okur: “Ve sana ölüm gelene kadar Rabbine ibadet et.” Ömür boyu ruhumuzu diri tutan bizi manevi hastalıklardan koruyan ve daha da Allah' yaklaştıran bir lütuftur.

Bişr Hâfi Hazretlerine, Ramazan’da ibadet etmeye gayret eden ve Ramazan çıkınca ibadeti terk edenler sorulur. O da şöyle der: “Allah’ı sadece Ramazan’da tanıyan insanlar ne kötüdür!” Müslümanlık ve kulluk sadece Ramazan ayına mahsus değildir ki; Her zaman ve ömrümüzün her safhasında kulluğumuza yakışır biçimde Allah'a olan sadakatimiz ibadetlerimizle devam edecektir. Asla sekteye uğratılmayacaktır.

Yüce Peygamberimiz  “Nerede olursanız olun Allah’tan hakkıyla korkun ve kötü amelinizden sonra iyi amel işleyin ki onu silsin. İnsanlara güzel bir ahlakla muamele edin.” buyuruyor. İyiliğin kabul edilmesinin bir işareti de kendisinden sonra başka bir iyiliğin gelmesidir. Nimete karşı nankörlük etmenin ve amellerin kabul edilmemesinin bir işareti de ibadetten sonra günahlara dönmektir. İyilikte ısrar etmeliyiz ki; kötülükler yanımıza uğramasın. Çünkü iyilikler kötülüklerin bir bakıma panzehiridir.

Şevval Ayında Oruç tutmak

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur “Kim Ramazan orucunu tutar ve Şevval’den altı günü de ona eklerse bu, bütün bir yılı oruç tutmuş gibidir.” Peygamber Efendimiz ve Ebu Hureyre’ye her aydan üç gün oruç tutmayı öğütlemiş ve “Her aydan üç gün oruç tutmak bütün seneyi oruç tutmak gibidir” buyurmuştur.

Okullara abdesthane ve mescit zorunluluğu 

Müslüman bir ülkede yaşıyoruz dolayısıyla dinimize göre yaşamak hakkımız. Okullar birer eğitim kurumu olduğuna göre öğrencilerin, öğretmenlerin ve diğer görevlilerin ibadetlerini yerine getirmeye hakları var. Devletin bu kolaylıkları sağlamak gibi kamu sorumluluğu da var. Geçenlerde resmi gazetede yayımlanan okullarda abdesthane ve mescit zorunluluğu yönetmeliğinin hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Dini gereklikler kadar okullarımızda en büyük eksikliklerden biri de spor ile ilgili eksikliklerimizdir. Aynı şekilde tüm okullarda mutlaka spor salonunun zorunlu olması gerekiyor. Gerçek sanat atölyeleri, marangozhane, müzik odaları gibi etkinlik atölyelerinin de olması çocukların pedagojik gelişimleri açısında çok önemlidir. Bizim okullarımız maalesef mimarlık ve mühendislik açısından pek iç açıcı değiller. En azından yeni okulların daha fonksiyonel olarak inşa edilmeleri söylediklerimizi uygulamak anlamında kolaylık sağlayacaktır. Okullarda kullanılan soğuk betonarme görüntü, duvar renkleri her ayrıntı özenle düşünülmeli, eğitim psikolojisinde mimarinin önemini bilen mimarlar, ilgili otoriteler ve disiplinlerle işbirliği içinde projelerini gerçekleştirmelidirler. Zaten çağdaş eğitim anlayışı fonksiyonel eğitim öğretim binalarının inşasını zorunlu kılmaktadır.