​ANTİKA MEVZULAR

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Eski vardır, antika vardır. Eski dediğiniz zaman kötü bir tanımlama yaparken eskinin eskisi olan antika ile değeri ifade edersiniz.

Eski vardır, antika vardır. Eski dediğiniz zaman kötü bir tanımlama yaparken eskinin eskisi olan antika ile değeri ifade edersiniz. Gerçi ulaşamayanlar antikayla alay ederler ya, olsun varsın. Dünya üzerinde genel kabule göre yüz yaşını aşan objeler antika niteliği kazanır. Bunda tabii yüz yıla kadar her şeyi tüketmemizin, hurdaya ayırmamızın da payı vardır. Bir de koleksiyoncular var. Onlar için antika olması gerekmiyor bir objenin biriktirilebilir olması için. Bazı antikalar temsil ettikleri dönem bazıları da temsil ettikleri coğrafya açısından değere layık görülürler. Antika ile ilgilenecek param yok ama kelimelerin kökenini incelemek için şükür ki para gerekmiyor. Açıyorsunuz sözlükleri ve kelimenin köklerine yolculuk ediyorsunuz. İşte bu tanımlardan birinde antikanın anti-que yani, şimdiki zamanın zıttı olduğu söyleniyordu. Statükonun zıddı bile diyebiliriz biraz anlam genişletmesiyle. Bu anti kelimesi başına geldiği her şeyi bambaşka bir düzleme çekiyor. Antikapitalist dersek sermaye düşmanı oluruz mesela. Ben kimsenin kendine doğru dürüst kapitalist dediğini duymadım. Ama bir kişiyi zümreyi kapitalist olarak tanımlamak anti-kapitalistlere düşer. Anti kelimesi başına her geldiği yere bir muhaliflik, havalı bir konum katmaz. Mesela, antisemitizm denilen bir tanım vardır, yani semitik düşmanlığı. Sami halkı Yahudileri de kapsayan, Arapları da kapsayan geniş bir soya tekabül eder. Ama ağırlıklı olarak Yahudi düşmanlığını anlatır bu tanım. Ya Araplara düşmansa? Araplara niye düşman olunsun canım Müslüman olmadıktan sonra. Aksine Ortadoğu Hristiyanları tüm dünya Hristiyanları tarafından baş tacı edilir. Geriye kalan Araplar ise Müslüman. Peki onlar için Anti-Müslüman gibi bir tanım var mı? Yok. Peki ne var? İslamofobi var. Fobi korku demek. Yani Batı aklı diyor ki biz Müslüman karşıtı değiliz sadece İslam’dan korkuyoruz. Naif yüreğimiz Müslümanları görünce sıkılıyor, daralıyor.  Güzel bir hokkabazlık değil mi? Biz de gazetelerimizde, panellerimizde bol bol İslamofobi kavramını kullanıp Batı aklını masum göstermeye çalışan bu madrabazlığın parçası oluyoruz. Karanlıktan korkmak, toplum içine çıkmak, hamamböceğinden korkmak gibi kişisel korkular hep fobiyle açıklanır. Eğer bir topluma karşı düşmanlık besleniyorsa ve bu fobi kelimesiyle tanımlanıyorsa orada bir dolap dönüyor demektir. 

Basında buna ilk dikkat çeken Sabah Gazetesi’nin okur temsilcisi, aziz dostum İbrahim Altay’dı. Kendisi usta kalemiyle Batı’nın bu hokkabazlığını deşifre etmişti. İyi de kavramlar bu kadar mühim mi diye soracak olursanız, evet derim, sandığınızdan bile fazlası. Anti-Müslüman derseniz yapamayacakları insanlık dışı birçok uygulamayı İslamofobi başlığıyla meşru hale getirmiş oluyorlar. Kelimeler zihnimizi şekillendirir, geleceğimizi oluşturur. Antika mevzular deyip geçmeyin, şimdiki zamanın zıddı olan antika çok değer gören bir sektöre işaret ediyor. Esas antikalık, yani zaman dışı olan şey, inançları kategorize edip şeytanlaştırmaktır. Nasıl ki Yahudi düşmanlığı semiofobi diye hafifletilemezse, anti-Müslüman hareketler de İslamofobi ile meşru hale getirilemez.