ANKARA'DA HÂKİMLER VAR

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Geçen senenin Kırkpınar Başpehlivanlığını bileğinin gücüyle, çatır-çatır kazanan Cengizhan Şimşek'le atanmış ve seçilmiş güreş bürokrasisinin hesabı kapanmadı bir türlü.

Prusya Kralı Friedrich ile gariban bir değirmenci arasında geçen olaylardan sonra köylünün söylediği “Berlin’de hâkimler var” sözünün bize uyarlanmış hali olan “Ankara’da hâkimler var”ı iki gün önce tekrar söyledik. Evet Ankara’da hâkimler var ve iyi ki var.

Geçen senenin Kırkpınar Başpehlivanlığını bileğinin gücüyle, çatır-çatır kazanan Cengizhan Şimşek’le atanmış ve seçilmiş güreş bürokrasisinin hesabı kapanmadı bir türlü. Pandemi zamanı idrar testi vermesi için mail ile duyuru yaptığını iddia eden Beden Terbiyesi yetkililerine; Cengizhan: “Ben yayladayım burada bırakın interneti telefon bile çekmiyor, mailinizi görmedim” dediği için başlayan süreç “Cengizhan doping numunesi vermedi” noktasına gelince, bir takım hukuki boşluklardan istifade ederek “Cengizhan’ın Altın Kemer’ine el koyalım o zaman” noktasından Ankara’daki hâkimler sayesinde geri döndü.

Ankara 15. İdare Mahkemesi, Cengizhan Şimşek’in avukatları tarafından talep edilen yürütmenin durdurulması kararını verdi de şimdilik çok büyük bir mağduriyet önlenmiş oldu. Spor bürokrasisindeki işini bihakkın yapmayan birkaç memurun zamanında yapamadığı tebligat işlemi yüzünden fidan gibi bir delikanlının kaç yıllık emeği zayi olacaktı. Doping numunesi çağrısını mail ile yapacaklarına devlet nizamının gereği olan diğer resmi yollara da başvursalardı bugünlerde hâlâ daha bu işle meşgul olmayacaktık.

Güreş Federasyonu ile yeni kurulan Geleneksel Güreş Federasyonu arasındaki geçiş sürecinde sahipsiz kalan ve çok daha erken fark edilerek çözüm bulunması gereken bir konu, dallanıp budaklanıp bugüne kalınca çözmek de işte böyle zor oluyor. Hâlbuki konu hakkında söz sahibi olanlar zamanında işin gereği neyse o raconu kesseler ve uygulasalar “şeriatın kestiği parmak acımaz” deyip geçilecekken şimdi “allı evlenmiş, güllü gelin olmuş”, “atı alan Üsküdar’ı geçmiş” siz hüküm icra ediyorsunuz, onu da yüzünüze gözünüze bulaştırıyorsunuz demez de ne der insan?

Prusya Kralı “Büyük” Frierdrich’in sarayının yakınlarındaki yel değirmeninden gelen sesten rahatsız olmasıyla başlayan hikâyemizde Kral değirmenin satın alınarak yıktırılması ve değirmendeki yelken bezinden gelen gürültünün sona ermesini emreder. Değirmenci inattır biraz ve satmam da satmam der (bizim Selmiye’deki ters lâle hikâyesi gibi). Kral hiddetlenir “ne demek satmam? Ben senin Kralınım, istersem bir kuruş ödemeden el koyarım, ne demek satmam? Neye, kime güveniyorsun be adam” deyince gariban köylü aslan kesilir ve “Berlin’de hâkimler var Ey Kral onlara güveniyorum” der.

İşte burada gariban Prusya köylüsü bizim Cengizhan oluyor, Kral da Güreşle ilgilenen ve bu işi çözemeyip çarşafa dolanan spor bürokrasisi.

Şimdi Ey Okur diyeceksin ki; “ya Hu konu mu kalmadı, Avrupa’daki üç takımımız da elendi, önümüzdeki yıllar bizim için zor geçecek, ligler yangın yeri gibi, yok play-off isteyenler, yok istemeyenler, hakemler, VAR’lar, yoklar derken sen tutmuşsun yağlı güreşten bahsediyorsun”. Evet ve elbette haklısınız ama nasıl olsa o konularda her nabza şerbet veren medya kalemşörleri dostlarımız zaten var hem de haddinden fazla ama bir gariban güreşçinin hakkını teslim edecek, ona arka çıkacak pek az kimsemiz var Bab-ı Âli’de.

Hepimize Perşembe günü başlayacak Ramazan Ayı’nda sağlık ve afiyetler dileklerimizle..