Adını koyalım.
Adını koyalım. Bu yaşadığımız günler Amerikan sisteminin (Eski-yeni-Demokrat-Cumhuriyetçi fark etmez. Tüm bir yönetim sisteminden bahsediyorum.) Türkiye ile soğuk savaşıdır. Hani tam savaş gibi değil de fırsatını buldukça karşındakine bir iğne batırma, kafasına taş atma, ayağına çelme takma babından. Dolaylı bir savaş.
Aslında çok uzun ve yıpratıcı bir süreçtir soğuk savaşlar. Amerika’nın özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası çok iyi öğrendiği bir iştir. Kimi zaman başarılı olmuştur, kimi zaman başarısız. Ama hep denemiştir.
En temelinde, “Ülkelerin kendi halklarına bırakılamayacak olduğu” düşüncesi yatar. Hedef alınan ülkenin eşitliğini esas almaz. Güdülebilecek bir sürü olarak görülür. “Doğru yola çekilecek” insanlar yığını.
Ve bolca da yerli iş birlikçilere dayanır. Eğer ortada bir “Savaş” varsa da bu savaşın mermisi “para” dır. Bu iş birlikçiler kimi zaman fiili bir işgalden sonra ortaya çıkarlar, kimi zaman da “Konjonktür” gereği. Nasıl olur bir türlü aklım ermez ama, kimileri işgalcisine aşık olur Milli Mücadele döneminde gördüğümüz gibi. Kimi zaman adı değişir, “Komünizmle mücadele” olur veya “Radikal İslam ile savaş.” Ama temeli hep aynıdır. Yatırım yapılacak kullanılacak birilerini bulmaktır amaç.
Bu sistem bazen kullanacağı kitleleri kendi yetiştirir “FETÖ” örneğinde olduğu gibi. “Miş” gibi yapan. Müslümanmış gibi, yurtsevermiş gibi, askermiş gibi, hukukçuymuş gibi. Bunlar özenle büyütülür, her türlü “Mama” ile.
Bazen ise devşirir. Tıpkı “PKK”’ya yaptığı şekilde. Marksist PKK bir gecede “Emperyalizm” nutuklarını unutur girer kanatları altına ana kazın. Sosyalist devrimciden, milliyetçi sosyaliste dönüşür.
Coğrafi konumu az buçuk tahmin edilen kimi yerlerde, kimi masalarda oturan, kimi insanlar ülkelerin kaderlerini belirleyebileceklerini düşünürler tıpkı bir bilgisayar oyununda olduğu gibi.
Ama sahada yaşanan, öldürüldükten hemen sonra tekrar ayağa kalkılan bilgisayar oyunlarına benzemez. Kan akar o bölgelerde oluk oluk.
Şimdi komşularımızın sokaklarında kan gövdeyi götürüyor. Dev bir mezhep savaşına hazırlanılıyor Ortadoğu’da. Devletler yıkılıyor, devletçikler kuruluyor.
Son yıllarda yaşadıklarımızın tümü işte bu planın bir parçası. 80 milyonluk ülke güdülmeye çalışılıyor.