ALKOL ÜZERİNDEN GEZİ ÇIKARMA FİKRİ!

Arzu ERDOĞRAL 03 Şub 2021

Arzu ERDOĞRAL
Tüm Yazıları
Boğaziçi'nde rektör ataması karşıtlığı üzerinden kendilerine yeni bir alan açmanın peşindeler.

Demokrasiye ve sandığa güvenmeyenler, Gezi kalkışması benzeri bir vandallık ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek ve hükümet değişikliği yapılması için uğraş vermekten vazgeçmiyor.

Kendilerince fırsat gördükleri her şeyi deniyorlar.

Boğaziçi'nde rektör ataması karşıtlığı üzerinden kendilerine yeni bir alan açmanın peşindeler.

Kabe´ye hakarete karşı gelenler ve LGBT´ye destek olmayanlar fişleniyor.

Polis ekiplerinin Boğaziçi Üniversitesi LGBT Kulüp Odası’nda yaptığı aramada ortaya çıkan görüntü ise hiç şaşırtmadı.

Oradan PKK terör örgütü materyalleri çıktı!

Boğaziçi’nden yeni bir Gezi çıkarmak isteyenler için tabi bunun hiçbir anlamı yok.

Kimileri de halen yanınızdayız mesajı veriyorlar.

Aslında öğrenciler umurlarında değil.

Öyle olsa gençlerin üniversiteleri ilim yuvaları görmesi için desteklerlerdi.

Ama onlar nerede kargaşa var, oradalar.

Yazıyı yazdığım dakikalarda polise saldıran provokatörler, rektör Melih Bulu’nun rektörlük binasından çıkışını engellemek amacı ile binayı ablukaya alarak işgal girişiminde bulundu. Polisin tüm uyarılarına rağmen dağılmayıp, üstüne de devlet aleyhine sloganlar attılar.

Bu yöntemle bir kıvılcım oluşturarak, yangın çıkartmak isteyenler sürekli bir arayış içindeler. “Ne yapsak da insanları sokağa döksek?” sorusuna bir yanıt bulabilmenin peşindiler.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, geçtiğimiz günlerde tütün, alkol, uyuşturucu, sanal bağımlılık ve diğer tüm zararlı alışkanlıklarla mücadele kapsamında nesillerin önleyici ve koruyucu hizmetlerle desteklenmesinin anayasal sorumluluğun gereği olduğunu belirtti.

Anayasa’nın 58. Maddesi (Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.)

Bu açıklamayı kendilerince fırsata dönüştürmek isteyenler medya aracılığı ile devreye girdi.

Ülkemizde içki etrafında bir fırtına koparıldığını iddia edenler rakı ile ilgili bir kitabın editörüne sorular yöneltmiş.

Bu editöre göre iktidar evde için içeceksiniz diyormuş ve bu durumda içki sokaktan evlere kaymış. Dahası artık içki evlerde üretiliyormuş...

Onlara içkinizi evde için diyene artık siz niye ibadetinizi evde yapmıyorsunuz diye soramıyorlarmış…

Kim onlara içkinizi evde için diyorsa artık! (Ayrıca bir sarhoşla karşılaşıldığında sizi bilmem ama ben şahsen tedirgin oluyorum.)

Sözde baskıdan kurtulmanın tek çıkar yolu ise örgütlenmek ve iktidar sahiplerine sınırlarını göstermekmiş.

Yani yakında içkime dokunma eylemlerini görürsek şaşırmayalım.

Refah Partisi zamanında ne argüman kullanılıyorsa bugün de değişen yok.

Meyhaneleri kapatacaklar, insanları zorla çarşafa sokacaklar.

Yıllardır böyle bir şey olmamasına rağmen gerçeği görmezden gelmeyi tercih ediyorlar.

Dünyada ise birçok ülke alkol kullanımı azaltmaya çalışıyor ve zararlı alışkanlık olarak kabul ediyor.

Batı'nın da mücadele ettiği başlıca konular arasında içki tüketimi yer alıyor.

Son zamanlarda kendilerine buldukları malzeme de İçişleri Bakanlığı tarafından 81 il valiliğine gönderilen yazı…

“Sokağa çıkma kısıtlamasının uygulanacağı cumartesi ve pazar günleri 10.00-17.00 saatleri arasında acil ihtiyaçlar için açık tutulan bakkal, kuru yemişçi ve marketlerde alkol satılmaması”

Birileri bunu özellikle yasak olarak lanse ediyor.

İyi de madem içki içmek istiyorsun, hafta arası alamıyor musun? 

Peki, benzer ülkelerde durum ne?

Sadece 2 ülkeye bakalım…

ABD: Yüksek alkollü içkiler pazartesi cumartesi 09.00-24.00 arası satılıyor.

İngiltere: Sokakta içki içme yasağı bulunuyor. Devlete ait kanallarda içki reklamı yayınlamak yasak.

Hakikaten kim içki içiyor, hiç umurumda değil… Onların inancı kendilerine benim ki de bana!

Ancak dizilerde sevindiğinde ve üzüldüğünde hep içki içmelisin propagandası yapılmasından çok rahatsızım. Bu illetin pençesine hiçbir gencin düşmesini istemiyorum.

İçki içip eşini, çocuğunu döven insanlar ile alkollü araba kullanıp ölümcül kazaya sebep olanların varlığı da az sayılmaz.

Bunun yanında beyine verdiği tahribat, beyin hücrelerini öldürmesi, küçültmesi ve hafızayı zayıflatması insan sağlığına verdiği zararlardan sadece bir kaçı!

Ortada bir yasak olmamasına rağmen örgütlenip, iktidar sahiplerine sınırlarını göstermek isteyenler eksikti o da şimdi tam oldu.

Şu uğraştığımız konulara bakın!

Tek bir mantıklı yanını bulamazsınız.