TGRT kurulduğu yıllarda "Danimarkalı Gelin" isimli bir film yaptırmıştı.

TGRT kurulduğu yıllarda “Danimarkalı Gelin” isimli bir film yaptırmıştı.

Bir Türkle evlenen, Müslüman olmaya zorlanan, Müslüman olduktan sonra da İslamiyet’i inceleyip öğrenip hayatına tatbik etmeye başladığı zaman, kendisine Müslüman olması için baskı yapanlar tarafından “hayret”le karşılanan bir kızcağız.

İslamiyet’in emridir diye tesettüre bürünüyor. Önce Müslüman olan kocası ve kocasının ailesi karşı çıkıyor filan.

Hatırımda kalan iki sahne var.

Bir gazete bayii, otobüs durağı gibi yerde, iki modern hanım bu tesettürlüyü çekiştirip gericilikle suçluyorlar ve çağdaşlıktan bahsediyorlar…

O sırada bir turist gelip açık bayanlara adres sorunca, cevap veremiyorlar, bizim Danimarkalı ve tesettürlü doğal olarak yardımcı olunca, çağdaş hanımlar pek bi bozulup çekip gidiyorlar.

Diğer bir sahne de, taksiden önce bizim Danimarkalının açık kız arkadaşı iniyor ve iner inmez iki maganda sarkıntılık ediyor lafla, arkadan tesettürlü inince mahcup olup “Pardon bacım…” deyip uzuyorlar…

28 Şubat rezilliği anlayışına tokmak gibi inen bir tarafı vardı filmin. Milleti ayrıştıran bir zihniyeti, milletin ayrıştırıcı bakış açısından ele alıyordu.

Peki bu ülkede darbeler mi daha ayrıştırıcı olmuştur bugüne kadar, milletin değerleri mi?

Xxx

Elbette yabancı dil bilmekle tesettürlü veya açık olmanın hiçbir ilgisi yok…

Elbette namuslu ve ahlaklı olmakla da…

Bunun altını çizelim.

Tesettür Allah’ın emridir. Uyan uyar. Uymayan uymaz. Allah’ın uymamız gereken birçok emri var.

Müslüman olanlar için söylüyorum.

Ve O bağışlamayı çok seven bir Rab’dır.

Kimseyi kişisel tercihleri ile yargılayamayız.

Xxx

Fakat şunu ummak ve beklemek en tabii hakkımızdır.

Kemalizm/ Atatürkçülük bir din değildir. Ve Atatürk’ü sevip, onun ilkelerine bağlılık da kişisel bir tercihtir.

Ne bir dindar, Kemalist’e baskı yapabilir.

Ne de bir Kemalist, dindara…

Bu cümleden olmak üzere, İslamiyet’i de Atatürkçü bir bakış açısıyla ve hatta Atatürk’ün de dindar olduğunu saçmalayarak revize, reforme etmek akılcılık ve çağdaşlık filan değildir.

Düpedüz totaliter bir anlayışla herkesin tek tip olmasını şart koşan bir bağnazlıktır.

Xxx

Kerkük’ün hali ne olacak? Talabani öldü! Barzani referandum yaptı. Biz o civarda tatbikatlara devam ediyoruz.

Ortadoğu’yu yüz yıl önce şekillendirenler, bugün hangi aşama için oyun tezgahlıyorlar?

Ve biz ne yapmalıyız? Nasıl durmalıyız?

E vallahi, bu aralar birçok meselede eleştiri getirdiğim AK Parti bir tarafa, Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Genelkurmay üçgeninde gayet güvenilir bir duruş sergiliyoruz.

CHP’nin bile tezkere için mecliste tavrı bellidir.

İçindeki İran ve Kürdistan aşıklarına rağmen, devletten yana olmayı bilmişlerdir.

Ve bu sebeple kifayetsiz muhteris Meltem Cumbul’un Adana Film Festivali’nde yediği halt, toplum olarak “beka problemimiz” açısından bana daha stratejik ve vahim geliyor.

Xxx

Türkiye ne Afganistan’dır. Ne Irak, ne de Suriye…

Sabırlıyız falan ama gereğini yaparız.

Ancak, gereğini yapma noktasında ayağımıza pranga olacak kriptolar meselesini ihmal etmek, geleceğe güvenle bakmak açısından ciddi bir problem.

Nihayetinde, bu ülkenin iyisi, kötüsü, suçlusu, suçsuzu, inançlısı, ateisti konu memleket ve millet olduğunda bir araya gelir de, tasmasının ucu sınırlarımız dışına uzananları tespit edip gerekeni yapmalıyız. Çünkü onlar hamilerini sırtından vuracak kadar alçaktırlar.

Abartıyorsun demeyin.

Can Dündar nerede?

Henüz o aşamaya gelmemiş tasmalılar, sırtımızı döndüğümüz zaman ne yapacaklar?

Xxx

İşte kendisi gibi düşünmediği için üstelik bir toplantıda ve herkesin önünde karşısındakinin elini sıkmayacak kadar cahil, ebleh, sözde çağdaş, özde prematüre beyinler aramızda dolaşıyor.

Millete, milletin tercihine, inancına saygı duymayanlara nasıl saygı duyabiliriz?

Mustafa Kemal’in arkasına sığınmak, Cumhuriyetin kurucusunu her fırsatta bozuk para gibi kullanmak kimseyi kurtarmaz.

Cumbul da haddini bilecek.

Hepimiz haddimizi bileceğiz.

Bu millet, bu vatan, bu mozaik, bu topraklarda yaşayanların tercihleri ve inancı içinize sinmiyorsa…

Ya sindireceksiniz.

Ya da gideceksiniz.