Al Bab’ın DEAŞ’tan resmen söke söke alınması ve operasyonda mümkün olduğu kadar az zayiat verilmesi gerçekten bir askeri başarı. Bunu başka ülkenin askeri gücü yapmaya kalksaydı hem bu kadar başarılı olamazlardı hem de çok büyük kayıplar verirlerdi. Tabii ki bu olayda Özgür Suriye Ordusunun da önemli bir payı var ama esas oyuncunun kim olduğunu dünya alem iyi biliyor.

Hele hele bunları darbeden yeni çıkmış ve bunun travmasını daha atlatamamış bir silahlı gücün bütün bunları başarmış olması o silahlı gücün mayasının ne kadar sağlam olduğunu da gösteriyor.

Şimdi Al Bab’da temizlik yapılacak, saklanan DEAŞ’lı militanlar etkisiz hale getirilecek, tuzaklar sökülecek ve önce kentin güvenliği tesis edilecek. Ama esas iş ondan sonra başlıyor…

Bir kere Al Bab’ın güneyine dayanmış bir Suriye rejim gücü var. Bunların rahat durması ve Al Bab’a tehdit oluşturmaması gerekiyor. Bu yüzden Türkiye’nin Esat rejimini baskı altında tutabilecek olan Ruslarla yakın temas içinde olması gerekiyor ve bu zaten yapılıyor.

Bundan sonraki hedef ise Arap şehri olan ve Fırat nehrinin batısında yer alan Membiç kentinin Kürt militanlardan hatta PKK teröristlerinden arındırılması operasyonu. Bu da Özgür Suriye Ordusu ile yapılacak bir operasyon ama ne Rusya’dan ne de ABD’ni başını çektiği koalisyon güçlerinden bir destek geleceğini ummamak lazım… Zaten Al Bab alınırken de biraz hava desteğinin yanında kimsenin bize pek faydası olmadı…

Burada yapılan ilk şey ABD’ye “ikna et Kürt güçleri kenti terk etsin ve Fırat’ın doğusuna çekilsin yoksa günah benden gider” demek oldu. Şimdi neticesi beklenecek, Al Bab’da durum normale dönmeye başladığı zaman ise bu sefer kuvvetlerimizin Membiç’e yönelmesi.

İşte artık burada ABD’nin bölgede ne yapmak istediğine karar vermesi lazım. Aynı şey Rusya için de geçerli. Yani kritik günler yaşıyoruz…

Bu durum açıklığa kavuşursa o zaman ver elini Rakka.