​AK PARTİ VE TOPLUMDAKİ YENİLENME İSTEĞİ

Ekin GÜN 17 May 2017

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
Bildiğiniz gibi devlet, 15 Temmuz'dan sonra bir arınma sürecine girdi.

Bildiğiniz gibi devlet, 15 Temmuz’dan sonra bir arınma sürecine girdi. Devletin tüm hücrelerine sızan FETÖ’cü teröristler tasfiye edilirken aynı zamanda devlet yeniden inşa ediliyordu. Bu arınma süreci birkaç yıllık bir olay olmayacak. Uzunca bir süre devletin içine sızmış bu terörist yapıyla mücadele edeceğiz. Arınırken aynı zamanda yeni bir devlet inşa edeceğiz, teröristlerden boşalan yerlere devleti için çalışan liyakat sahibi insanlar gelecek. En azından gelmek zorunda.

Bunun başka bir anlamı ise yenilenme. Özellikle toplumda 15 Temmuz’dan sonra artan istekte bunu gösteriyor. Toplumun talebi devletin her kurumunda yenilenme ve toplumu geleceğe taşıyacak kişilerin görev başına gelmesi. Bu noktada milletin kuşkusuz güvendiği tek isim Cumhurbaşkanı Erdoğan. Gerek 15 Temmuz’dan sonra gerekse de 16 Nisan’a doğru gidilen süreçte görmüş olduk ki milletin Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan talebi bu yönde gelişiyor. FETÖ’yle mücadele konusunda devletin daha ivedilikle davranmasını isterken aynı zamanda devlette bir yenilenmeyi işaret ediyor toplum. Bunun iyi okunmasında fayda var.

Bu anlattıklarımız elbette ki makro düzeyde. Ülke politikalarında yenilenme ve heyecan oluşturacak şeylerin hayata geçmesi yenilenme isteğiyle açıklanabilir. Mikro düzeyde ise bunu AK Parti özeline indirebiliriz. 16 Nisan’da çıkan sonuca baktığımızda EVET’in %51’lik oy oranı bizi yeni sisteme geçirmiş olsa da sonucu bölge bazlı ele aldığımızda banko sayabileceğimiz bazı yerlerde ciddi problemler olduğunu görebiliyoruz. Özellikle bu noktada AK Parti teşkilatlarının referandum sonuçlarına ilişkin raporlarını görmedik ama belli yerlerde ki bu sorunun masaya ciddi anlamda yatırılmasında fayda var.

AK Parti 2002 yılında kurulduğu zaman değişimi ve yeniliği teşkil ediyordu. Sloganlar, kullanılan cümleler, vaatler hep bu noktayla ilişkilendirilebilirdi. Ve gerçekten öyle oldu. AK Parti 2002’den bu yana gerek siyaset düzleminde gerekse de sosyal hayatta hep değişimi, yeniliği ve hızlıca akıp giden dünyayı takip etti. Kendini bu oranda geliştirdi ve milleti de buna sevk etti. Milletteki bu değişim ve yenilenme isteği yorulmak bilmedi, artarak devam etti ve hala da artarak devam ediyor. Bu değişim, bu talepler, bu yenilenme arzusu her bir yerde cereyan etti ve toplumun bu dinamizmi AK Parti’yi de önde tutan gerçeklerden biri oldu ve tabi diğer partiler de bu koşunun gerisinde kaldılar. 

Pazar günü AK Parti kongresini gerçekleştirecek ve Cumhurbaşkanı Erdoğan genel başkanlık koltuğuna oturacak. Bu üç seneden sonra gerçekleşen bir hadise. Millette görülen o heyecan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partinin başına geçmesinde saklı. Buradan çıkaracağımız gerçekte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın toplumun değişimine ve yenilenmesine cevap veren mevcut itibariyle Türkiye’deki tek lider olması. Toplumu da heyecanlandıran bu. Bu dinamizmle birlikte pek tabi AK Parti kadrolarını da toplumun bu koşusuna ayak uyduracak şekilde değiştirmek zorunda. Özellikle 2019’daki ilk Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde toplumun koşusuna ayak uyduramayan kadrolarla seçim faaliyeti yapmak sükut-u hayal olur. Onun içindir ki partide Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte yaşanacak o değişim ve yenilenme arzusu milletin koşusuna da ortak olacak ve aslında üç seneden sonra “kaldığımız yerden devam” diye tabir edilen o klişe söz hayata geçecek.

AK Parti ve hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan kuruluşundan bu yana o kadar çok badire atlattı ki millet hem partinin hem de Erdoğan’ın yanında her daim dik durmasını bildi. Erdoğan’a duyulan bu güven ve eşi benzeri olmayan bağlılık aslında AK Parti’yi de ayakta tutuyor ve işte şimdi hem AK Parti hem de Erdoğan pazar günü birleşiyor. İşte bu birleşmeden milletin değişim, yenilenme ve arınma gibi talepleri hayata geçirilirse Türkiye hedeflerine daha da yakınlaşır. Bunun ilk adımı da Pazar günkü kongre. Milletin heyecanını da bu durum özetlemeye yetecektir.