​AK PARTİ BİR "MAHALLENİN" DEĞİL, TÜM TÜRKİYE'NİN PARTİSİDİR!

Ekin GÜN 30 Nis 2017

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
HaberTürk'ün "pek entelektüel", "pek nazlı" bir hanımefendi yazarı var.

HaberTürk’ün “pek entelektüel”, “pek nazlı” bir hanımefendi yazarı var.

Referandumdan sonra “merkez sağda arayışlar başladı” diye yazılar döşemeye başlamıştı.

Neye dayanarak bunu söylüyordu ya da ne gibi verilere göre böyle yorumlar yapıyordu bilemiyoruz tabii.

Kendisi bir ara milletvekili olmaya çok heveslenmişti ama AK Parti kendisini aday dahi göstermedi.

Sonradan bir anda değişti, kendi “arayışlarını” şimdi millet üzerinden meşru gösterme çabasında.

Herhalde öyle ya da böyle illa ki bir partiden milletvekili olacak.

Gözüken o!

Geçenlerde bir baktım beni Twitter’dan engellemiş, engellemeseydi “yeni merkez sağda durumlar nasıl?” diye soracaktım ama kısmet olmadı.

Şimdi AK Parti içinden bir grubu ayırıp böyle bir derdin peşine düştüler.

Geçenlerde Engin Ardıç’ta Sabah’taki köşesinde yazmış… “Abdüllatif Şener olmak isteyenleri tutmayalım” diye.

Böyle bir arayışı olan varsa Abdüllatif Şener’den bile daha kötü duruma düşer, peşinen söyleyeyim.

Çünkü millet Recep Tayyip Erdoğan siyaset sahnesindeyken başka bir lidere teveccüh göstermez.

Hatta AK Parti içinden böyle bir şey çıkarsa onu Kemal Kılıçdaroğlu’nun düştüğü durumdan bile beter eder.

Şimdi de bu “pek nazlı”, “pek entelektüel”, “pek mütefekkir” hanımefendi “merkez sağda arayışları” başlattığına göre “yeni Abdüllatif Şener” çıkartmaya çalışıyor olsa gerek.

E tutmayalım tabi, buyursun çıkarsın.

Zaten bir başka “delikanlı” diye lanse edilen zat-ı muhteremde yeni parti kurmaya “Karar” vermişti kendi kendine.

Eksik yok değil tabi, var.

Hele o Star’ın “pek naif” görünümlü ama bir o kadar da “sancılı” yazarı var ki hesaba onu katmıyorlar hiç.

Eh, onu da biz hatırlatalım bu aklı evvellere.

Bu “sancılı” yazarımız 15 Temmuz’dan bu yana FETÖ’cülerin ihracına ilişkin tuhaf tuhaf mağduriyet yazıları yazıyor.

Utanmasa “15 Temmuz diye bir şey olmadı” diyecekte onu da diyemiyor, ağzındaki baklayı çıkaramayınca da “sancılı” bir şekilde yazmaya devam ediyor.

Referandumdan sonra da Cumhurbaşkanı Erdoğan için “o %51.4’ün lideri artık” demişti.

Güya kendi çapında onu tüm toplumun liderliğinden soyutlamaya çalışıyor ama beceremiyor.

Her beceremediğinde de fanatikleri üzerimize çullanıyor… Vay efendim, “28 Şubat’ta şunu yapmış, şurada şunu demiş” gibilerinden.

28 Şubat’ta mücadele ettiyse tebrik ederiz, hakkını veririz de o zaman ki mücadelesinden olayı şimdi ki saçmalıklarını da hoş mu görelim yani?

Bu nasıl bir mantıktır yahu?

Bu mantığından içinden ben çıkamadım, kendileri de girmiş oldukları çukurdan çıkamadılar ama yüz olmayınca insanda konuşmaya devam ediyorlar.

Referandum boyunca açıktan “evet” diyemediler, “28 Şubat’tan beter günler yaşıyoruz” diye çemkirdiler, Erdoğan’ın yüzüne gülüp arkasından iş çevirdiler ama şimdi de “İslamcıları tasfiye etmeye çalışıyorlar” diye yaygara koparıyorlar.

Kim tasfiye etmeye çalışıyor derseniz böyle bir kimse de yok, olsa da kimsenin gücü İslamcıları tasfiye etmeye yetmez.

Ama referandum öncesi göstermiş oldukları o sinsi pozisyonu böylelikle kamufle etmeye çalışıyorlar.

Bir “mahalle” diye tutturmuşlar gidiyorlar, orası onların “mahallesiymiş”, “başka kimsecikler o mahalleden giremezmiş”.

Öyle diyorlar.

Valla sizin “mahallenize” ve zihniyetinize göre AK Parti yola devam etseydi %5 bile zor alırdı.

AK Parti kitle partisi olduğu için yıllardır tek başına iktidar, yıllardır toplumun her türlü değişim talebine cevap verebiliyor.

AK Parti sizin dar dünyanızdan daha geniş bir noktaya tekabül ediyor yani anlayacağınız.

Ama gel de anlat işte bunlara.

Anlamıyorlar.

Erdoğan’ı arkadan hançerlediler, en kritik süreçlerde onu yalnız bıraktılar, mücadelesine destek çıkmadıkları gibi bir de köstek oldular şimdi de tutmuşlar burası “bizim mahallemiz” diyorlar.

Sizin “mahallenizde” Erdoğan’cı gözüküp sinsice Erdoğan’a düşman olmak para ediyorsa o “mahalleyle” kendi adıma bir işim yok benim.

Erdoğan’ı desteklemeye de, Erdoğan için mücadele etmeye de, Erdoğan’ın dava yükünü sırtlamaya da sizden izin alacak değiliz.

Sizin “mahallenizin” ufku çok açıksa, “biz olmazsak siz yoksunuz” diyorsanız, bizleri “mahalleye musallat olanlar” olarak görüyorsanız kurun partinizi, bakın yukarıda saydığım gibi medyadaki amigolarınızda hazır zaten.

Ama dert başka!

Şimdi 2 Mayıs’ta Erdoğan AK Parti’ye üye olacak ve kısmetse 21 Mayıs’ta Erdoğan AK Parti’nin genel başkanlığı koltuğuna oturacak.

Erdoğan her daim AK Parti’nin kitleselliğini öne çıkaran ve bir ideolojinin değil tüm toplumun partisi olduğunu iddia eden bir lider.

Bazılarının dediği gibi toplumun %51.4’ünü değil, toplumun %100’ünü temsil ediyor ve her kesimden insanı da içinde buluşturuyor.

Ve Erdoğan’ın siyasi perspektifiyle birlikte AK Parti yenilenen kadrolarıyla, teşkilatlarıyla kitleselliğine kitlesellik katmaya devam edecek, bu partiyi tapulu malı olarak gören üç beş kişi de avucunu yalayacak.

Onun içindir ki bazı dümbüklere bir kez daha hatırlatmakta fayda var…

AK Parti bir “mahalleye” sıkışıp kalan bir parti değil, tüm Türkiye’ye yayılmış ve tüm Türkiye’den tüm dünyaya umut olmaya çalışan bir parti.

Hala daha birilerinin derdi AK Parti’nin böyle olmasıysa onları da dertleriyle baş başa bırakmakta fayda var.

Ne desek anlayacakları yok çünkü.