​AH AH! ŞU GÜZEL İZMİR…

Ekin GÜN 16 Nis 2017

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
İki gündür İzmir'deyim.

İki gündür İzmir’deyim.

Çocukluğumun, gençliğimin bir bölümünün geçtiği şehir burası.

Her ne kadar İstanbul aşığı olsam da İzmir’in kalbimdeki yeri her zaman farklı oldu.

Sokaklarında yürüyorum İzmir’in…

O Alsancak’ın mis gibi deniz kokan sokakları, Arnavut kaldırımları…

Hep başka oldu İzmir kalbimde, zihnimde.

Ama her geldiğimde görüyorum ki…

İzmir kötü yönetiliyor!

Hem de çok kötü!

Çocukluğumdan bu yana İzmir köy mü olayım şehir mi olayım diye kararını henüz verebilmiş değil.

İzmir’in çok kötü bir büyükşehir belediyesi var.

Senelerdir İzmir’e ara sıra geliyorum ama İzmir hep aynı.

Hiç gelişmiyor, yerinde sayıyor.

Ve bu durum böyle bir kente hiç yakışmıyor.

İzmir şimdi ki Kemalistlerin bildiğinin aksine Demokrat Parti’nin kalesiydi.

İzmir’in güzelliği Demokrat Parti zamanlarından gelir.

Şimdi ki gibi “CHP’nin kalesi” safsatalarına inanmayın sakın.

İzmir Demokrat Parti’nin kalesidir!

Bunu yeni yetme Kemalistler bilmezler, bilenleri de bilmemezlikten gelir.

Çünkü artık kıyılara sıkışmış durumdalar.

Kıyılardan Türkiye’nin sosyolojisini okumaya çalışıyorlar ama her seferinde yanılıyorlar.

“Halkçı” geçinenlerin halka düşman olduğu bir şehir haline geldi İzmir.

Tabii bu noktada tüm İzmir’i itham etmek haksızlık olur.

Ama bir gerçek var ki buranın Kemalistleri İzmir’i “kurtarılmış bölge” olarak lanse etmek istese de İzmir halkının geçmiş gelenekleri buna izin vermez.

İzmir’de yaşamayan da bunu anlamaz, bilmez.

Alsancak’tan Pasaport’a doğru yürüyorum…

Rüzgârın insanın içini ısıttığı nadide yerler burası.

Güneşin denizin dalgasıyla birlikte gökyüzünde dans ettiği güzide bir şehir.

Deniz havası yolculuğumun sersemliğini alıyor üzerimden…

Ve o meşhur boyozu İzmir’in…

Türkiye’nin hiçbir şehrinde bulunmayan o enfes tat.

Ne de çok özlemişim o sıcacık boyozu!

Alsancak’ın o özel ihtişamı gerçekten inanılmazdır.

İçinizde gidenleriniz vardır… Gecenin ve gündüzün ayrı bir havası olduğu nadir yerlerdendir.

Ve o Kordon Boyu’nda yürümenin keyfi de paha biçilemezdir.

İzmir sadece güzelliğinin yanı sıra 15 Temmuz hain darbe girişiminde de çok dik durdu.

Konak Meydanı’nda yüz binler Demokrasi Nöbeti’nde hain darbe girişimine karşı çıktı ve FETÖ’yü lanetledi.

Ama yukarıda da belirttiğim gibi İzmir’e bu yönetim yakışmıyor.

Ulaşımdaki aksaklıklar ve ulaşımın pahalılığı hala devam etmekte.

İzmir kültürün başkenti olabilecekken bugün adını ve sanını duyamıyoruz.

Bunun da faturası bu beceriksiz yönetime çıkarılmalı.

Konuştuğumuz İzmirliler de bunu defalarca dile getiriyor, en koyu Kemalist bile bunun farkında.

Ama Erdoğan nefretlerinden dolayı bu belediyeye esir olmuşlar resmen!

Bu zihniyetle de İzmir’in değişmesi, gelişmesi ve bu potansiyelin değerlendirilmesi çok zor.

İzmirliler bir sonra ki yerel seçimlerde şehirlerini gerçekten seviyorlarsa gelişmesi ve o potansiyelini kullanması için başka bir seçim yapmak zorundalar.

Herkes bunun bilincinde olsa da Erdoğan nefreti bu insanların gözünü kör etmiş.

Böyle bir zihniyet olmaz!

Çünkü kaybeden İzmir ve İzmirliler oluyor.

Ve haliyle böyle güzel bir şehre yazık oluyor.

Bunu ifade etmemiz lazım.

Ama İzmir bu belediye tarafından kötü yönetilse de, artık kıyıya sıkışan ve milleti aşağılayan bu kör beyinlilere tahammül etmek zorunda kalsa da o güzelliği, numuneliği her şeye rağmen muhteşem ötesi.

Kısacası… İzmir bu zihniyete rağmen direnmeye devam ediyor!

Bu her şeyi kendinden menkul sayan Kemalist zihniyetten kurtulduğu gün de İzmir’i kimse tutamaz…

***

Lyon ile Beşiktaş arasında oynanan maçı bilmem izlediniz mi?

Fransız taraftarlarının taşkınlığı sebebiyle maç yaklaşık 1 saat geç başladı ve oyuncular o psikolojide sahaya çıktı.

Aynı olaylar Türkiye’de yaşansaydı maç ertelenir ve muhtemelen Beşiktaş tarafsız sahada oynama cezası alabilirdi.

Ama uzun zamandır yaşadığımız çifte standartlar burada da kendini gösterdi ve maç oynandı.

Beşiktaş talihsiz bir şekilde kaybetse de tur için İstanbul’da umudu var.

Ama şunu söylemeden geçmek istemiyorum…

Bu olaylar yaşandıktan sonra Beşiktaş yönetimi toplanıp acil bir karar alarak “can güvenliğimiz yok” diyerek sahaya çıkmamalıydı, gereken tepkiyi göstermeliydi.

O zaman diyecekleri tek bir kelime kalmazdı çünkü her şey herkesin gözü önünde oldu.

Olan olmuş olsa da UEFA’yı bu noktadan sıkıştırmaya devam etmek gerek, Fransızların bu taşkınlıkları yanlarına kâr kalmamalı!