Vakıf Katılım web

AFERİN... (1)

Sezai ŞENGÖNÜL
Tüm Yazıları
1983 Yılı... Çelikhan ilçesinde Devlet Yatılı okulunda okuyorum. Ortaokul yılları.

1983 Yılı... Çelikhan ilçesinde Devlet Yatılı okulunda okuyorum. Ortaokul yılları. Okul müdürümüz ve sınıf öğretmenimiz yanıma geldi, okul müdürü Cahit Bey; "Sezai, yarın Milli Eğitim Bakanımız buraya gelecek, okulun dış kapısında şu saatte sen olacaksın, öğrenciler adına onu sen karşılayacaksın, üstünü başını düzgün giy, kalın da giyin üşüme ha!" dedi.

Dedi, çünkü dışarıda lapa lapa kar yağıyor ve hali hazırda da en az bir metre kalınlığında da kar vardı. Hasılı biraz huzursuz olsam da yüzlerce öğrenci arasından piyango bana çıkmıştı. Ama sonradan anladım ki; hakikaten 'piyango' idi...

Sanıyorum, saat 09.00 civarı üşüye üşüye, 'kazık' gibi dikildim, okul binasının en dıştaki ana giriş kapısına. Ama içerisi vızır vızır hareketli. Neyse efendim saat 10.00 civarında karlar arasında kalabalık bir insan grubu göründü. Ardı sıra, içerden Müdür Bey ve dört beş öğretmen birlikte dışarı yanıma kadar geliverdi...

Baktım, paltolu şapkalı, biraz da badem bıyıklı birisi en önden yürüyor. Bana yaklaştı, selam verdi akabinde tokalaştık, 'hoş geldiniz' dedim. Adımı soyadımı, kaçıncı sınıfta okuduğumu, nereli olduğumu, ileride ne olmak istediğim vb. birkaç soru daha sordu. Ben de cevapladım. Sonra, 'aferim' diyerek bizim 'buz tutmuş yanaktan' bir de makas aldı. Ardı sıra 'gel bakalım' dedi. 'Hurra' hep beraber içeri girdik. İçeri girince Bakan Bey sağa sola bakar haldeyken ben o kalabalıktan ayrıldım.

İşim vardı. Yerli Malı Haftası kutlanacaktı, ben de o program kapsamında bir şiir okuyacaktım. Ha, bir de Çelikhan'ın balı ünlüymüş, bu bal için de bir tanıtım yapılacaktı. Gerçi, herkes oranın tütününü meşhur olarak bilir, lakin balı da ünlüymüş. Biz de, sağolsun Bakan Bey sayesinde o gün tatmış ve bunu da öğrenmiş olduk.

Efendim, o güler yüzlü, sıcakkanlı bakan rahmetli Turgut Özal'ın Başbakanlık yaptığı dönemin Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerler Beyefendiymiş. Neyse program başladı, sunumlar derken şiirler ve sanıyorum 15-20 arkadaş sahneye çıktık ve neredeyse Türkiye'de adı bazı iller ile anılan, oranın meşhur olmuş bütün meyve ve sebzeleriyle ilgili metinleri ve şiirleri tek tek okuduk. Örneğin; Adana'nın pamuğu, karpuzu, Bursa'nın şeftalisi, kestanesi, Aydın'ın inciri gibi... Ve tabii ki Çelikhan'ın balı.

Bakan Bey öğlen gibi gitti... Belki bir saat ancak kaldı. Anımsadığım kadarıyla programın tamamını izleyemedi. Etkinliğin ardından okul müdürünün beni yanına çağırdığını söylediler. 'Eyvah, hapı yuttuk' dedim. Sert mizaçlı birisiydi, tırsardık. Neyse yanına gittim, baktım birkaç kişi ile birlikte oturuyor. Çelikhan Başsavcı Vekili Mustafa İnandı Bey ve diğer bazı mülki amirlermiş onlar da, orada öğrendim...

Başlarda süreci anlatmıştım, hani Bakan Bey kapıda ilk karşılaştığımızda bana memleketimi falan sormuştu. İşte o esnada Mustafa Savcı da oradaymış ve o konuşmalardan duydukları üzerine beni yanına çağırtmış. Meğerse kendisi bize memlekette komşuymuş. Ailemi sordu, kendi ailesini tanıyıp tanımadığımı sordu. Ve sonra bana dedi ki; "Evladım, ben de burada sizin okulun lojmanlarında oturuyorum. Hafta sonları Müdür Bey'e rica ettim, sana izin verecek, bize gelir misafir olursun. Benim çocuklarım var onlarla da tanışırsın, yengen yemek yapar yersin, bu hafta sonu bekliyorum, şu katta şu blokta oturuyoruz biz" dedi. Acayip sevinmiştim. O esnalarda Çelikhan'ın Kaymakamı olan Osman Güneş Bey ile de tanıştım, o da davet etti, komşularmış zaten. Çocuklarla biz haşır neşir olduk.

Artık hafta sonları ben gitmesem bile, onlar beni bir şekilde çağırıyorlardı. Çocuklarıyla takılıyor, oynuyor, yemek yiyor, akşam etüt saati gelince de derslere yetişiyordum. Yarın bu yazının devamını yazacağım, görüşmek üzere. Sağlıcakla kalın