Ukrayna'yı durduk yerde savaşa sokan ülkeler sonunda bu savaşın kendilerine getirdiği olumsuz etkilerden kurtulmak için çabalıyor.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği Ukrayna’ya maddi ve diğer konularda yardım ediyor. Ancak, bu taşıma su ile değirmenin dönmesi zor. Avrupa bu sene kış aylarında Alamadığı doğal gaz nedeniyle üşümeye! başladı.
ABD’de ise işler
biraz daha karışmış durumda. Cumhuriyetçilerin ABD'nin Kiev için 60 milyar
doları onaylama çabalarını engelledi. Bu durum, Avrupa Birliği’ni daha da büyük
bir faturayla karşı karşıya getirdi. Hem savaşın savunma sanayisi için verdiği
zulüm hem de silahların ABD’den alınacak olması bu ülkeleri düşündürüyor.
Kiev için en büyük risklerden biri, yardımdaki bir açığın, önemli miktarda
yeni para basılması yönündeki enflasyonist rotayı aşağı çekmesi yönünde baskı
oluşturması. Bir de, bu gelen yardım parası Ukrayna için çerez kabul ediliyor
olması işleri daha da zorlaştırıyor.
AB'nin 50 milyar Avro'su 2027'ye kadar olan dönemde dağıtılmak üzere
ayrılırken, Uluslararası Para Fonu, Ukrayna'nın fon açığının yalnızca bu
yıl 40 milyar doların üzerinde olduğunu tahmin ediyor.
AB'nin 50 milyar
Avro'su merkezi bütçesinden geliyor. Bu, bloğun yedi yıllık bir süre boyunca
kasasında sahip olduğu 1.074 trilyon Avro'ya pek az etki etse de, çiftçileri
sübvanse etmekten inşaatlara kadar her şey için gereken yedek parayı bir potada
tutuyor.
Dünya Bankası
tahminleri Ukrayna'nın uzun vadeli yeniden yapılanma ihtiyaçlarının 411 milyar
dolar olduğunu gösteriyor.
Biden Beyaz
Saray'da yaptığı konuşmasında, "Tarih bizi izliyor, bu parayı
engelleyenler suç işliyor. Bu da tam da Putin'in istediği şey" dedi.
Amerika Birleşik
Devletleri halkı, seçim yılında yayılmacı bir politika izleyen Biden ve daha
içe dönük politika üreten Trump arasında karar vermek zorunda. Onlar kendi
dertleriyle oyalanırken,Avrupa'nın en önemli ulusal başkentlerinde
yapılan çalışmalarla artık parayı toplamanın alternatif yolları aranıyor.
Kamu için borç
veren Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'nın (EBRD) Ukrayna konusunda çalışan üst
düzey yetkilisi Matteo Patrone, “Kiev'in bir noktada kendi ayakları üzerinde
durmayı öğrenmesi gerekebileceğini ve durumu fark etmesi gerektiğini,
Ukrayna'nın, bütçesinin yarısını dış finansman yoluyla finanse etmeye devam
edemeyeceği için, gelecekte daha fazla kendi kendine yetebilir hale gelmesi
gerekiyor" dedi.
Bir başka düşünce
de, Putin'in işgalinden bu yana çoğunlukla AB'de dondurulan 200 milyar Avro'yu
aşan varlıklara el koymak. Bu yol Ukrayna'ya uzun vadeli garantiler sunacak.
Çünkü AB bütçesinden yapılan katkılardan farklı olarak bu yolun ilerlemesi için
bloğun 27 ülkesi arasında oy birliği içinde olması da gerekmiyor.
Yani anlayacağınız
dünyada pazar kızışıyor. Bizim de kendi dertlerimiz başımızdan aşkın. Hem
seçim, hem geçim sıkıntısı, Ukrayna ile Rusya kapışması, birkaç ülkenin bu
durumdan yararlanma çabası, ülkemizi de yakından ilgilendiriyor. Tabii ki dünya
ekonomisi Türkiye’yi çok fazla etkiliyor ama, sakin olup biz de kendi yağımızla
kavrulacak yollar bulmalıyız.