ABD, kafasınca Irak'ı işgal etmek istiyor ve uluslararası kurallara ve hukuka uymasa da kendi kurallarını yaratıp istediğini yapıyor… I
ABD, kafasınca Irak’ı işgal etmek istiyor ve uluslararası kurallara ve hukuka uymasa da kendi kurallarını yaratıp istediğini yapıyor… Irak’ta kitle imha silahları var diyor ve Saddam Hüseyin rejimini devirip Irak’ı parçalama noktasına getirecek bir kaosun ortasına sokuyor…
Daha sonra bir de bakıyorsunuz, Irak’ta kitle imha silahı yok… Amerika, Irak’ı yerle bir ettiği ile kalıyor ve kimse hesap soramıyor…
Gün geçiyor bu safer ABD, İran ile uğraşıyor… İran nükleer silah geliştiriyor diye Bileşmiş Milletler İran’a yaptırımlar uygulamaya başlıyor. Ama ABD bunu yeterli görmeyip kendi yaptırımlarını uygulamaya koyuyor… İran ile ticaret yapanları cezalandıracağını söylüyor… Yani hukuksuz bir durum ama ABD “ben yaptım oldu” diyor.
Türkiye, BM yaptırımlarına uyuyor ama ABD yaptırımlarını kabul etmiyor ve İran ile ticari faaliyetlerini sürdürüyor. Halk Bankası da bu işlerde aracılık yapıyor ve bu işten 2 milyar dolar kazanıyor… Halk Bankası olmasa bu para JP Morgan denilen ABD kuruluşunun kasasına girecek… ABD esasında sözde İran’a ticari yaptırımlar uyguluyor ama o sırada Tahran sokakları ABD malları ile dolu… Bunlar Körfez ülkelerinde giriyor ve ABD, Tahran pazarına hâkim… Yani ABD yasak koyuyor, kimseye İran’la ticaret yaptırmıyor, ama el altından Tahran piyasasını ele geçiriyor…
Türkiye bu oyunu bozdu diye, Halk Bankası’nı ve İran’la ticaret yapan Türkleri cezalandırmaya çalışıyor… O zamanın Ekonomi Bakanı olan Zafer Çağlayan’ı suçlayan ABD adaleti şimdi onu tutuklamanın peşinde. İşte işin iç yüzü…
Olayı CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na soruyorlar, o da Çağlayan’ın yolsuzluklara bulaştığını söylüyor… Hâlbuki ortada yolsuzluk falan yok. ABD’nin keyfi tutumu var. Yani savunduğunu iddia ettiği değerler yüzünden bu işe karşı çıkması gereken Kılıçdaroğlu… CHP’nin ABD’nin “yaptım oldu” siyasetine, emperyalizme, dünya sömürü düzenine karşı çıkması gerekmiyor mu?