19 MAYIS 1919'U BİR KEZ DAHA YAŞAMAK

Fehmi KETENCİ 20 May 2019

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Kurtuluşumuzun ilk adımının atıldığı 19 Mayıs 1919 Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız'ın 100.yılının kutlamasında coşku devam ediyor ve bir hafta sürecek.

      Ulu Önderimiz Atatürk, 100 yıl önce dün, Samsun’a çıktı. Her yeri neredeyse tümüyle işgal edilmiş Anadolu’dakilere destan olan, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir Kurtuluş Mücadelesi başlattı. Bir milletin küllerinden yeniden doğuşudur bu. Yüz yıl önceki o tarihi gün; Ulu Önderimizin vatanı emanet ettiği gençlerinin bayramı oldu.

      Bu yıl yüzüncü yıl dönümüne erişme mutluluğuna vasıl olduğumuz;

      19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız Kutlu Olsun.

       Tarihimizin en önemli başlangıcının yüzüncü yılına gelişini ilk bölümünü yazdığımız yazımıza o muhteşem öykünün kalan özet bölümüyle kaldığı yerden devam edelim;

…………………………………………………………………

      Atatürk, İstanbul’dan başlayan ve Samsun’da sona eren yolculuk esnasında görevli bir askerdi ve giyimi de buna uygundu ancak Samsun’a ayak bastığı günden birkaç gün sonra asker değil, sivil olarak hareket edecekti.

      Atatürk’ün Samsun’a çıkışında gördüğü manzara pek parlak değildi. Şehirde İngiliz işgal kuvvetleri vardı. Pontusçular sokaklarda kol geziyordu. Halk kendisini koruyamayacak durumdaydı. Atatürk bugün müze haline getirilen Hıntıka Palas’ta kaldıkları süre içinde hep bu sorunları düşündü, yolculukta geçirdiği uykusuz geceler sona ermemişti; şimdi de burada uykusuz geceler başlıyordu. Ama, O’nda ve O’nun gibi düşünenlerde bu azim oldukça hiçbir engel aşılmaz değildi.

      Kısaca vermeye çalıştığımız bu yolculuk Türk Milleti için bir dönüm noktası oldu ve kurtuluşun başlangıcıydı. Millî Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’da Anadolu topraklarına bastığı 19 Mayıs 1919 tarihinin önemi nedeniyle de 19 Mayıs’ı Türk gençliğine armağan etti.

      Atatürk “Gençler! Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum”derken Türk gençliğine olan güvenini de anlatmıştır.

      Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında yaşanan zorlukları hiç unutmadan, başta, Cumhuriyetimiz’i emanet ettiği gençler olmak üzere, tüm Türk ulusu, kurtuluşumuzun ilk adımının atıldığı ve Cumhuriyetimiz’in simgesi olan 19 Mayısları, Atatürk’ün özgün ve en değerli emanetine daima sahip çıkarak kutlamalıdır.

      Atatürk’ün şu sözleri hepimiz için bir rehber olmalıdır: “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir” demiştir.

……………………………………………………………..

      “Mavi gözlü, sarı saçlım, emanetin emin ellerdedir. Sınırsız göz nuru döktüğün bu kutsal emanetin vazgeçilmezimizdir. Bu kutsal emanetini; başta güvenerek bıraktığın, gözbebeğin gençler olmak üzere tüm Türk Milleti canı pahasına koruyacaktır”

       Atatürk, Samsun’a çıkışından sonra; Erzurum ve Sivas Kongreleri’yle tüm milleti bağımsızlık ateşi etrafında birleştirdi. Önce vatanı kurtardı, Sonra tüm dünyaya örnek olan  Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu. (Alıntıdır)

Atatürk, 13 Kasım 1918’de İstanbul Boğazı’ndaki düşman donanmasına bakarken söylediği o sözü gerçek kıldı. Düşman orduları “Geldikleri Gibi gittiler”.

BİR TUTAM TEBESSÜM

NURİ ANLATSIN!
     Atatürk, kendisinin insanüstü bir varlık olduğunu söylemelerini hiç hoş karşılamazdı. Çocukluk arkadaşı Nuri Conker’in sert şakalarını büyük bir neşe ile dinler ve herkesin önünde tekrarlatırdı.
     Bir gün sofradakilerden biri:
     - “Paşam”, demişti, “kim bilir çocukluğunuzda ne müstesna bir insandınız. Kim bilir ne eşsiz anılarınız vardır”.
     Atatürk güldü ve Conker’e döndü:
     - “Nuri anlatsın”, dedi.
     Nuri Bey her zaman ki şakacı diliyle:
     - “Bakla tarlasında karga çobanlığı ederdi”, yanıtını verdi.

     Deminki soruyu soran kişi, sözün bu yola dökülmesinden fena halde ürktü. Soruyu ortaya attığına bin kez pişman oldu.
     - “Aman efendimiz”, diyecek oldu, Atatürk hemen sözünü kesti:
     - “Bana, insanlar üstünde bir doğuş atfetmeye kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdedir.”