KIRK YILLIK KANİ OLUR MU YANİ?

Aslı SERTDEMİR 07 Eyl 2019

Aslı SERTDEMİR
Tüm Yazıları
Bir kafede oturmuş erkek erkeğe sohbet edip, kahve içiyorsunuz. Aniden karşı masadaki kız havalı bir şekilde saçını savurup masasından kalkıyor. Öyle bir yürüyor sanırsın tuvalete gitmiyor da Victoria Secret seçmelerinde.

Diyeceksiniz Aslı da hep aynı şeyleri yazıyor. Yazmayayım da ne yapayım. Olan hep aynı, aşina olduğumuz hikayeler. Yine dilime pelesenk olan bir atasözü ile konuya gireyim. Balık baştan kokuyor. Hem de buram buram kokuyor.                                                                                                                  

 Sinan Akçıl ve Burcu Kıratlı’nın evliliklerine ve sonra boşanmalarına çok az kişinin şaşırdığını düşünmüyorum. Yaşananları biraz olsun takip eden biri, çift için ‘’Çok sürmez bu evlilik, ayrılırlar!’’ demiştir diye düşünüyorum. Ki maalesef sonuçta boşandılar. Hatta Burcu ayrıldığı için parti bile verdi. Artık 7 ay da ne yaşadıysa…                                                           

Peki bu öngörüde bulunan biri kötü niyetli veya kahin falan mı? Kesinlikle hayır! Zaten ayan beyan ortada olanı siz bir sebepten görmüyorsanız, biz niye kötü niyetli olalım?                                                                                                               Sinan Akçıl’ın dönün geçmişine bakın. Adam yaşadığı tüm ilişkilerde, romantik aşığı çok güzel oynuyor. Bildiğin Romeo… Oynuyor diyorum çünkü o kadar sanatsal yapıyor ki bu işi bana hiç samimi gelmiyor. Buna inanan kadın ona aşık olunca da özgürlüğünü ilan edip kaçıyor. Sinan Akçıl gibi bir Don Juanı anca bir mucize değiştirir. Yılların çapkınını onca kadın hizaya sokamamış, senin özelliğin ne ki değişsin? Ya da doğru soru şu… Bu adamın değişmesini çok istesen de o küçücük yüzde için bu riske girmeye değer mi?                                                                          

 Dejavu etkisi kocalar…

Dedim ya ben ne yapayım? Bakın işte yine baştan kokan bir hikaye daha. Sadece isimler farklı, olay aynı. Yaşar İpek ve Seren Serengil… Acı ama maalesef gerçek, bu ikiliden de ‘’İyi günde kötü günde bir ömür’’ çıkmazdı. Daha kibarca yüzde çok düşüktü. Zaten ikisini yan yana ilk gördüğümde dejavu yaşadım. Seren daha önce de benzer ilişkiler yaşamış ama olmamıştı.

Seren Serengil daha önce de ani evlilik kararları aldı. Nedense hep apar topar evlendi. İlişkilerini çoğunlukla gözler önünde yaşamayı seçti. Geçmişte de şiddet gördü ve yine gözyaşları içinde anlattı. Kaynana görümceler ne hikmetse hep şeytan, o zavallı istenmeyen gelindi. Biten evlilik ya da ilişkilerinin ardından kurduğu cümle bile hep aynıydı. ‘’Davul bile dengi dengine, biz zaten denk değildik.’’ Ufak bi kibri hep vardı.

Seren böyle de Yaşar İpek sütten çıkma ak kaşık mı? Şu ‘’bizim camia’’ dedikleri camia var ya işte orada ne olsa herkes bir şekilde duyar. Mesela o camiada Yaşar İpek’in küfür ettiğini ve şiddete eğilimi olduğu duymayan yoktur. (Bu dedikoduları Seren ‘’duymadım’’ derse çok şaşırırım.) Seren Serengil’in kıskanç ve dominant olduğunu bilmeyen yok. Seren’in eşinin sözünden çıkmayan ‘’Ben bilmem beyim bilir.’’ diyen biri olması nasıl beklenir? Ya da olmayınca neden suçlanır? Bir kocanın en hassas davranması gereken konu, annesi ile eşi arasındaki dengeleri sağlamak. İşte bunu beceremeyip, eline yüzüne bulaştıran koca da susup dert yanmayacak.

Alınan günahlar!

Bir kafede oturmuş erkek erkeğe sohbet edip, kahve içiyorsunuz. Aniden karşı masadaki kız havalı bir şekilde saçını savurup masasından kalkıyor. Öyle bir yürüyor sanırsın tuvalete gitmiyor da Victoria Secret seçmelerinde. Erkek değilim ama bilirim aklınızdan geçeni. ‘’Bu havalar kime? Sanki Bella Hadid… vs vs vs’’ En kibar, sansürlenmeyecek şekilde yazdım!                                                                                  

Tabi siz nereden bileceksiniz garibimin iç dünyasını, bu özgüvenin kaynağını, o saçı neden savurduğun

İlk ve en olası ihtimal, karşısında oturan adamdan aylardır beklediği kahve içelim teklifi gelmiştir. Ve muhtemelen o adam yalan da olsa duymak istediği iltifatları sıralıyordur. Saçını savurması için bazen bu kadarına bile gerek yoktur. Son koyduğu fotoğraf diğerlerinden 100 like fazla almıştır. Ya da mekanda ki en hoş adamla iki kez göz göze gelmiştir. İşin aslı astarı; özgüven dediğiniz o abartılı tavırların çoğu zaman çok büyük sebepleri yoktur. Hatta küçük bir esinti yıkılmasına yeter. Ömür boyu öyle havalı havalı yürüyeni de daha doğmadı. Maalesef raf ömrü var. Misal, mekana daha havalı bir kız girene kadar. O hoş adamın başka kızı kestiğini görene kadar. Eve gidip makyajını silene kadar.