Vakıf Katılım web

IRAK SAHA NOTLARI, DEDİKODULAR VE GERÇEK ACILAR

Abdullah AĞAR 30 Kas 2016

Abdullah AĞAR
Tüm Yazıları
Ama şunu da bilin: Bu sadece Haşdi Şabilere ait bir görüntü değil

1- Anbar vilayeti (Hadise-Haditha ilçesi 110ncu bölgede) çok sert bir IŞİD saldırısı var. Bir kaç gündür yoğun şekilde devam ediyor.

2- Musul operasyonu yapılan propagandaların aksine, istenildiği gibi gitmiyor. IŞİD’le mücadele eden Irak güçlerinde belirgin bir yorgunluk göze çarpıyor. Musul Operasyonunu komuta eden general Necim el-Cuburi; “Operasyonun en az 6 ay süreceğini...” ifade eden bir açıklama yaptı. 

3- Geçen hafta “Musul’un doğu yakasıyla batı yakasını birbirine bağlayan” Dicle üzerindeki dördüncü köprü de koalisyon uçakları tarafından vuruldu. Artık doğudan batıya geçiş imkanı kalmadı. İlginç bir detay bu. Musul’u IŞİD’ten kurtarmak isteyen Irak güçleri ‘geçmesi gerektiğinde’ Musul’un batı yakasına nasıl geçecek? Artık, Irak devleti yüzlerce milyon dolar ödeyip ‘bir yerlerden’ seyyar yüzücü hücum köprüsü alır herhalde! IŞİD’in ise şnorkel ile uzun kamış peşine düştüğü tahmin ediliyor.

4- Başbakanı Abadi’nin, Tellafer Havaalanı ziyaretinden hemen sonra yaşanan saldırı, gizemini hala koruyor. Abadi’nin ayrılmasından 3-4 dakika sonra gerçekleşen bu saldırıyla ilgili, kimi kesim havan saldırısı derken, kimi kesim de hava saldırısı olduğunu iddia ediyor. Havan atışı ya da drone saldırısı IŞİD’e mal edilirken, hava saldırısı ile ilgili muhatap da belli. Irak hava sahasının kimlerin kontrolü ve etkisinde olduğu biliniyor. Bazı Haşdi Şabi liderleri ABD’den bir açıklama beklediklerini ifade ediyorlar. Abadi’nin bulunduğu/ayrıldığı yerin 3-5 metre ötesine düşen mermi nedeniyle Haşdi Şabi liderlerin en az üçü ağır şekilde yaralanırken, ‘sayısı açıklanmayan’ çok sayıda ölü ve yaralı olduğu söyleniyor.

5- IŞİD’in Kerkük’e 21 Ekim’de başlattığı saldırıda yaklaşık 200 civarında IŞİD’li öldürülmüştü. Geçen Cuma (25 Kasım) Havice’de tehditler savurarak hutbe veren IŞİD mollasının (imamının); “1.500 adam hazırladıklarını, Kerkük’e tekrar saldıracaklarını ve öldürülen 200 IŞİD’cinin intikamını alacaklarını...” ağzından kaçırdığı söyleniyor. Ağzından mı kaçırdı, balon mu şişiriyor, düdük mü çalıyor bilinmez, ama çok kulak arkası da etmemek lazım sanki.

6- PKK bulduğu yüz ve güç boşluğu nedeniyle bir kez daha şova girişti. Selahattin'e bağlı Türkmen ilçesi Tuzmurmatu'nun hakimindeki Murtaza Ali Dağı sırtlarına gece PKK yazarak ateşe verdi. Türkiye'de sopa yedikçe, Irak ve Suriye'deki propagandası, etkisini ve tahrikini arttırmaya çalışıyor. 

7- Bunu paylaşmak istemezdim, ama her şeyi o kadar iyi anlatıyor ki! Öldürülen bir çocuk ve Müslüman. Öldürenler de mutlaka Müslümanlık iddiasında. Yani ölen de Müslüman öldüren de. 

Bir de cinayette kullanılan silahlara bakın! 

Bir M-16’lıyla, bir T-72 tankı. 

Her şey aslında o kadar açık ki.

Ve bir o kadar da acı!

Aşağıdaki linkte; çatışma alanlarında ağır travma ve vahşet üreten, aklını-vicdanını-imanını-sağduyusunu yitirmiş Haşdi Şabi milislerinin yaptıkları var. ‘Yaralı’ ve artık korku şokuna girmiş aklını yitirmek üzere olan bir ergeni önce tankın altına sürüklüyorlar, sonra paletin altına başını sokup kurşunluyorlar, sonra da yaralı yaralı kurşunladıkları bu çocuğun üzerinden 45 tonluk tankı geçirip, O’nu eziyorlar. Üstüne bir de gülerek höykürerek haykırarak attıkları zafer çığlıkları eşliğinde utanmadan ezilmiş çocuğun cesedini gösteriyorlar. 

İsterseniz de seyretmeyin.

Ama şunu da bilin: Bu sadece Haşdi Şabilere ait bir görüntü değil.

Sadece onlar ya da IŞİD yapmıyor. 

Ve bütün bunlar sadece mezhebi bir husumet ya da düşmanlığın neden olduğu bir cinayet kumpanyası değil. Çatışma, savaş ve nefret alanlarına, şiddet, dehşet, ölüm ve kan tarlalarına özgü: tanık olunan, duyulan, yaşanan, hissedilen, ölüme dair empatilerle ve korkularla büyüyüp duran BİR ŞEY BU! 

Bir tarafıyla hırslarla, hınçlarla, öfke, nefret ve ihtiraslarla beslenen, bir tarafıyla korkularla, kaygılarla, derin endişelerle, belirsizliklerle, ümitsizliklerle büyüyen, cehaletten, açlıktan, yokluktan, çaresizlikten yol bulan, mezhebi, meşrebi, dini, etnik kimliği bahane edinen insanlığa ve medeniyetlere dair bir bozgun bu. 

Artık insanlık; insanlığın bitirildiği ve bittiği bir yerde!

Vekalet savaşlarında bozguna uğradı insanlık!

Aynı bozguna uğradı, değerler ve kavramlar.

Vekalet savaşlarını çıkartanlarda kazanamadı, her nasılsa. 

Ve diz çöktü dünya.

Sadece bir avuç menfaat kazandı.

Dur diyemezsek, menfaatler kazanmaya, insanlık kaybetmeye devam edecek.

Derinleşecek ölüm.

Ölümden beter kirlenmiş ve kirletilmiş bilinçler, ucube yaşam formları gelişecek, büyüyecek, çoğalacak, çoğunluğa baş salacak.

Gördüm bunu!

Suriye’de Irak’ta gördüm.

Ve ülkemde görmek istemiyorum.

Ve görmekten korkuyorum.

Bunun nasıl bir şey olduğunu biliyorum.

Toplumu nasıl sardığını, sarabileceğini.

Beterden besbeter terör koşullarında körelmiş ve körlenmiş insanlığıyla, artık tamamen yok etmeye yönelmiş ihtiras ve arzularıyla; kendisi için ötekileşmiş kitleleri, o kitlelerin içindeki masum ve zavallıları yok etmeye odaklanmış zihinlerin nasıl oluştuğunu bilin lütfen. O zihinlerin nasıl oluştuğunu bilin. “Aklın vicdanın sağduyunun insanlığın bilgi ve bilincin nasıl yok olduğunu” sonra da sadece insanların değil, insanlığın da nasıl katledildiği anlayıp, tedbirimizi alalım diyorum. 

Bilin ki; anlatmaya çalıştığım yada izlemeyi tercih ettiğiniz görüntüler, kesinlikle Haşdi Şabilere özgü bir durum değil.

Herkese, hepimize, bütün insanlara ve insanlığa ait bir şey bu.

Bilgi, bilinç, aklıselim, sağduyu ve farklı olana saygı üretemeyen toplumların ürettiği doğal bir sonuç. Sıradan insanların bile nasıl bir canavara, hatta ve hatta kendi canı da dahil nice yaşamı yok etme ihtirasıyla yanıp tutuşan bir canlı bombalığa dair, acı gerçeğin ta kendisi...

Lütfen unutmayın!

Herkes bir canlı bombaya, böyle bir katile dönüşebilir.

“Ben kesinlikle olmam” diyenler bile.

Siz, ben, O bile!

Önemli olan o ortamın oluşmasına engel olmaktır.

Ne olursa olsun, bu yangının ülkemizi sarmasına engel olmalıyız. Ne olursa olsun aramızdaki düşünce farklılığı, yaşam tarzı, siyasi görüş, etnik, mezhebi ve meşrebi farklılıkları stres, gerilim ve çatışma potansiyelinden uzak tutmalıyız.

Biz, Iraklının ve Suriyelinin düştüğü tuzağa düşemeyiz.

Düşmemeliyiz.

Onların da en az bizim kadar akıllı insanlar oldukları, farklılıkları üzerinden ürettikleri husumetlerin nasıl iç savaşlara dönüştüğünü unutmayınız. 

Biliniz lütfen: Terör ve terörün kaşıdığı farklılıklar nasıl çatışmaya dönüşür? 

Ve çatışma ortamlarında normal insanlar bile, nasıl bir ucubeye dönüşür?

 

29 Kasım 2016