Türkiye - Gündem 25.05.2022 07:00

Uzmanlardan suyun etkin ve tasarruflu kullanımına ilişkin öneriler

Su kaynaklarının etkin ve tasarruflu kullanımının önemi her geçen gün artarken uzmanlar, tarımsal faaliyetlerde daha az su tüketimi sağlayacak yöntemlere başvurulması ve yağış sularının daha verimli kullanılması gerektiğini belirtiyor.
Uzmanlardan suyun etkin ve tasarruflu kullanımına ilişkin öneriler

Tarım ve Orman Bakanlığı verilerinden derlenen bilgilere göre, Türkiye'de suyun yüzde 74'ü tarım amaçlı olarak sulamada, yüzde 13'ü sanayide kullanılırken kalan yüzde 13'ü de evsel ve bireysel ihtiyaçlar için tüketiliyor.

Kişi başına düşen 1400 metreküp yıllık kullanılabilir suyla, su azlığı yaşayan ülkeler kategorisinde olan Türkiye'de, nüfusun 2040 yılında 100 milyonu aşacağı ve kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarının yaklaşık 1100 metreküp olacağı tahmin ediliyor. Bu durum, Türkiye’nin gelecekte su sıkıntısı çeken ve su stresi olan bir ülke olma ihtimalini doğuruyor.

Susuzluk ve kuraklık riskine karşı alınması gereken önlemler hakkında soruları yanıtlayan İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay gelecek yıllarda iklim değişikliğinin şiddetlendirdiği aşırı hava olaylarının Türkiye'de çok daha önemli olabileceğini ve iklim değişikliğine bağlı olarak gelişen olumsuzluklardan Türkiye'nin de etkileneceğini söyledi.

Tolunay, "Bu aşırı hava olaylarına şiddetli sağanak yağışlar, sel ve taşkınlar, fırtınalar, dolu, kuraklık, orman yangınları örnek verilebilir. Bunların her birinin etkilerine karşı alınabilecek önlemler bulunmaktadır." dedi.

Türkiye'de yıllık su tüketiminin büyük bir bölümünün tarım alanlarının sulanmasında gerçekleştiğini ve bunun vahşi sulama denilen yöntemlerle yapıldığını aktaran Tolunay, alınabilecek önlemlerle ilgili şu önerilerde bulundu:

"Damlama sulama gibi suyun daha etkin ve az kullanılması sağlayan yöntemler su tasarrufu sağlayacaktır. Diğer yandan bölgelerin iklimine uygun olmayan tarımsal ürünler yetiştirilmesi de su tüketimini artırmakta. Örneğin oldukça kurak olan bölgelerde su ihtiyacı yüksek olan şeker pancarı ya da mısır gibi ürünlerin yetiştirilmesinin önüne geçilmeli. Toprakların organik madde içeriğinin yükseltilmesi, toprak yüzeyinin malçlanması gibi yöntemler suyun topraklarda depolanmasını ve buharlaşmayla kaybolmasını engelleyecektir. Açık sulama kanallarının kapalı hale getirilmesi de buharlaşmayla su kaybını azaltacaktır."

"Su sadece insanların değil tüm canlıların ihtiyacı"

Yağmur suyu hasadı çalışmalarına da bir an evvel başlanması gerektiğini vurgulayan Tolunay, "Yağmur suyu hasadı denilince göletler yapmak değil, yağmur suyunun toprağa sızmasını sağlayacak uygun toprak işleme yöntemleri, tahrip olmuş arazilerin ıslahı gibi çalışmalar anlaşılmalıdır. Yeraltı barajları inşa edilmesi de gündemde. Ancak bunlar inşa edilirken arazilerin tahrip edilmemesine, yeraltı su beslenmesinin engellenmemesine dikkat edilmelidir." diye konuştu.

Tarım haricinde çok su tüketen termik santraller, madencilik, tekstil gibi sektörlerde de su tüketiminin azaltılması gerektiğini dile getiren Tolunay, evsel su tüketimini çok fazla azaltmanın mümkün olmadığını ancak yine de toplumun su tasarrufu konusunda daha çok bilinçlendirilebileceğine dikkati çekti.

Kentlerin aşırı büyümesinin de su sorununu beraberinde getirdiğini kaydeden Tolunay, nüfusun Anadolu'da tutulacağı planlama çalışmaları yapılması önerisinde bulundu.

Atık suların arıtılarak yeniden kullanımının sağlanması gerektiğini ifade eden Tolunay "Kuraklıklarla mücadele ederken suya sadece insanların değil tüm canlıların da ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır. Çünkü suyu depolamak için derelere bentler kurulduğunda bendin aşağı kısımları kurumakta ve tüm canlılar susuz kalabilmektedir." şeklinde konuştu.

Yağış sularının kullanımı

Su kaynaklarını artırmada yağış sularından faydalanmanın çok önemli olduğunu belirten İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Havza Yönetimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Gökbulak, "Tatlı su diye tanımladığımız suların kaynağı yağıştır. Ülkemizde tatlı su oranını artıramayız ancak yağış sularını daha yarayışlı biçimde kullanabiliriz." dedi.

Yağışlar yeryüzüne ulaştığı zaman toprak yüzeyinden, toprağa girdikten sonra da yüzey altı akış şeklinde yer altı sularına, derelere, göllere veya denizlere ulaştığını anlatan Gökbulak, bu akış şekilleri içerisinde bitki ve insanlar da dahil olmak üzere tüm canlılar için en faydalısının, suyun toprağa girdikten sonra yavaş yavaş toprak içerisinden sızarak yeraltı sularını beslemesi veya derelere ulaşması olduğu bilgisini verdi.

Gökbulak şöyle devam etti:

"Suyun toprak içerisine sızarak toprak içerisindeki hareketi suyun kirlenmesini azaltmakta ve su kaynaklarını kullanmada bizlere zaman kazandırmaktadır. Buna karşılık yüzeyde akan suların bir kısmı hem kirlenmekte hem de hızlıca derelere ulaşmakta, bir kısmı da denizlere akmak suretiyle kullanım dışına çıkmaktadır. Bu nedenle yağmur sularının etkili biçimde kullanılması için toprak içerisine sızması gerekmektedir. Bu da arazi kullanımı ile ilgili bir konudur. Çünkü arazi kullanımı bilimsel yöntemlere göre yapılırsa, birbiri ile bir zincirin iki halkası gibi, hem toprağı hem de suyu korumuş oluruz."

"Yağmur suları kentsel havzalarda da toplanarak sulama amacıyla kullanılabilir"

Toprağın yağmur sularının depolandığı bir ortam olduğunu ancak geçirimsiz yüzeylerin arttığı büyük şehirlerde bu anlamda büyük israf yaşandığını ifade eden Gökbulak, "Yağmur suları kentsel havzalarda da toplanarak sulama amacıyla kullanılabilir. Bu amaçla evsel atıkların uzaklaştırıldığı sistemlerle çatılar, asfalt ve yol gibi geçirimsiz yüzlerde akan suların toplandığı sistemlerin birbirinden ayrılmış olması gerekir ki ülkemizde henüz bu alt yapı oluşturulmamıştır. Dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde bu gibi uygulamalar yaygın olup, bahçe sulamasından çıkan su, tekrar tekrar bahçe sulamasında kullanılabilmektedir. Buna ilaveten kentsel havzalarda geçirimsiz yüzey alanları azaltılıp yeşil alanlar artırılarak yağmur suyunun toprağa giren miktarı artırılabilir. Böylece özellikle yaz kuraklığında bitkilerin toprağa giren bu sudan faydalanma şansı da olabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Yağmur sularının toprağa daha fazla girmesine yönelik mimari yapılar yapılabileceğini, örneğin parklar ve kaldırımlar gibi alanlarda tamamen beton kalıp taşlar yerine yağmur sularının bir kısmının toprağa ulaşmasını sağlayabilecek gözenekli kaplama taşları veya küçük parçalı taş döşemelerin tercih edilebileceğini aktaran Gökbulak, "Yine, bazı gelişmiş ülkelerde uygulandığı gibi caddelerin ve yolların tamamen asfaltlanması yerine beton bloklarla kaplanması, böylece bloklar arasında az da olsa boşlukların bırakılması gibi uygulamalar daha fazla yağmur suyunun toprağa girmesine olanak sağlayabilir." diyerek sözlerini tamamladı.