Ekonomi 05.07.2020 10:32

Türkiye'nin Libya ekonomisindeki payı yüzde 30 seviyelerine çıkacak

MÜSİAD Libya Temsilcisi Karanfil, Türkiye'nin Libya ekonomisindeki payının şu an yüzde 13 seviyelerinde olduğunu belirterek, "Libya'da istikrarın artırılmasıyla bu rakam yüzde 30 seviyelerine çok rahat çıkartılabilecek." dedi.
Türkiye'nin Libya ekonomisindeki payı yüzde 30 seviyelerine çıkacak

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Libya Temsilcisi Murtaza Karanfil, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye ile Libya arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler, Libya'nın geleceği ve Türkiye'nin bölge üzerinde oynadığı aktif rol konusunda değerlendirmelerde bulundu. 

Karanfil, Türkiye'nin Libya'ya 2018'de 1,5 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğini, geçen yıl itibarıyla bu rakamın yüzde 29 artışla 2 milyar dolarlık seviyeye çıktığını bildirdi.

Türkiye'nin 2000'li yılların başında Libya'ya yönelik 96 milyon dolarlık ihracat hacmine sahip olduğunu belirten Karanfil, Kaddafi rejiminin yıkıldığı 2011 ila 2014 yılları arasında Libya'da büyük bir istikrarın yakalandığını kaydetti.

2013 yılında Libya ile 2,7 milyar dolarlık ihracat yakalama başarısı gösterildiğini aktaran Karanfil, "Ancak darbeci Hafter'in Libya'ya gelmesiyle bu rakam, istikrarın da bozulmasına paralel olarak azalmaya başladı. Hafter'in özellikle Sirte'den Bingazi'ye kadar olan ve 'petrol hilali' olarak bilinen bölgede hakimiyetini artırması, kartopu etkisi oluşturarak kurun yükselmesine ve ekonominin çökmesine neden oldu." ifadelerini kullandı.

Libya'nın 6 milyonluk nüfusa sahip bir ülke olmasına karşın 2010 öncesinde yaklaşık 90 milyar dolarlık petrol gelirine ulaştığını bildiren Karanfil, "Rusya ve Norveç'in ardından Avrupa'ya en çok enerji tedarik eden 3. ülke konumundaydı. 2016-2019 yılları arasında kendilerine 'Petrol Tesisi Muhafızları' adı veren bir grup tarafından yaklaşık 100 milyar dolar zarara uğratıldı." değerlendirmesinde bulundu.

Karanfil, Türkiye'nin Libya ekonomisindeki payının şu an yüzde 13 seviyelerinde olduğunu, Libya'da istikrarın artırılmasıyla bu rakamın yüzde 30 seviyelerine çok rahat çıkartılabileceğini belirtti. 

2011 öncesi Türk müteahhit firmalarının Libya'da yaklaşık 29 milyar dolarlık anlaşmaya imza attığını aktaran Karanfil, "Devrim patlak vermeden önce 10 milyar dolarlık proje tamamlanmıştı. Ancak devrim ateşinin yanmasıyla 19 milyar dolarlık proje, rafa kaldırılmak zorunda bırakıldı." ifadelerini kullandı.

"Türkiye, son yıllarda Afrika'ya dönük önemli bir açılım yaptı"
Murtaza Karanfil, Türk firmaların Libya'daki iç karışıklıktan dolayı inşaat sektörünün haricinde de zarara uğradığına işaret ederek, "Buna ilave olarak, tamamlanmış kısımlardan doğan hak ediş alacakları 1 milyar dolar, teminat tutarı 1,7 milyar dolar, makine, ekipman gibi envanter ile diğer zararlar toplamı ise yaklaşık 1,3 milyar dolar. Firmalar halen teminat mektupları için yılda 50 milyon dolar komisyon ödemeye devam ediyor. Bu önemli bir sorun ve yeniden inşa sürecinde hükümet nezdinde yapılacak görüşmelerle bunun çözülmesi gerektiğine inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Sorunların çözümü noktasında Ticaret Bakanlığı öncülüğünde çalışmaların halen daha devam ettiğini aktaran Karanfil, şunları kaydetti:

"Bildiğiniz üzere, 2019'un başında Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında mutabakat zaptı (MOU) konulu bir toplantı düzenlendi. Ticaret Bakanlığı öncülüğünde yürütülen bu süreci, bizler de yakından takip ediyoruz, destekliyoruz, düşünce ve önerilerimizi ifade ediyoruz.

Libya, Afrika'ya açılan kapı. Türkiye, son yıllarda Afrika'ya dönük önemli bir açılım yaptı. Libya, bu bağlamda kilit öneme sahip. Libya ile sadece 3 günlük deniz yolu mesafesi uzaklığımız var. Bu, Libya'ya ulaşan ürünlerin, Libya'da istikrarın tesisi halinde, kara yoluyla 3-4 gün içinde Orta Afrika'ya ulaşması anlamına geliyor. Bu da Orta Afrika'nın, hatta Afrika'nın tamamında, Libya üzerinden tedarikçi ülke konumuna girebilmemize olanak sağlayacak. Yani Libya'yla 3 günlük bir deniz mesafesi sonunda, bir hafta içinde Afrika'da istediğimiz yere kolay bir şekilde ürün yetiştirebiliriz. Bu da ihracatta müthiş bir potansiyel demektir. Pandemi sürecinin ticaret üzerinde çok büyük etkisi oldu. Önümüzdeki 2 yılın bu şekilde istikrarsız geçeceğini tahmin ediyoruz. Bu nedenle tüketici ülkelerin kendilerine yakın olan ülkeleri seçeceğini düşünüyoruz."

"Libya'da 'Türkiye bizi kurtardı' algısı oluşmuş durumda" 
MÜSİAD Libya Temsilcisi Karanfil, Türkiye'nin Libya'da devrimin başladığı ilk günlerden itibaren demokrasiden ve insan haklarından yana tavır aldığını belirtti.

Karanfil, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Devletimiz, darbeci Hafter'e karşılık Birleşmiş Milletler'in tanıdığı ulusal mutabakat hükümetinin yanında yer aldı. Bu konuda küresel güçlerin, ulusal mutabakat hükümetine desteği sadece kağıt üzerinde kaldı. Türkiye'nin siyasi ve askeri desteği ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti, Hafter güçleri karşısında büyük bir ilerleme kaydetti. Şu an Libya'da 'Türkiye bizi kurtardı' algısı oluşmuş durumda. Libya halkı, Türkiye hakkında gerçekten büyük bir minnet içinde. Libya müftüsünün 20 gün önce yayınladığı bir fetva var; Libya’da bütün devlet yetkililerine ve tüccarlara ithal edeceğiniz ürünler Türkiye'de mevcutsa yurt dışına göndereceğiniz her kuruşun mümkünse Türkiye'ye gönderilmesi, Türkiye'de ticaret yapılmasına dair... Bu teveccühün, Türkiye lehine çevrilerek ticari anlamda adımlar atılması gerektiğini düşünüyoruz.

Nitekim bu konuda, geçtiğimiz günlerde Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj da Cumhurbaşkanımızla bir araya gelerek görüşmelerde bulundu. Pandemi ortamını da göz önüne aldığımızda, önümüzdeki 2 yıl petrol gelirlerinin düşeceğini ve bazı ülkelerin vergisel gelirlere yönelebileceğini ifade edebiliriz. Onun için bizim Libya ile güvenlik anlamında, deniz yetki sahası anlamında iş birliği yaptığımız gibi ürünlerin serbest dolaşımı konusunda da iş birliği yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Belki ortak sanayi tesisleri kurarak ortak üretimler yapabiliriz. Özellikle lojistiği, üretim maliyetleri enerji olan kalemleri Libya'da ortak projelerle 'kazan-kazan' anlayışıyla gerçekleştirebiliriz."