Röportaj 23.11.2019 03:00 Güncelleme: 22.11.2019 23:47

Termal turizmin Aydın'a katacağı çok şey var

Aydın Valisi Köşger, yerüstü ve yeraltı kaynaklarıyla Aydın'ın büyük bir potansiyele sahip olduğunu ifade ederek bu potansiyeli değerlendiremediğine vurgu yaptı. Köşker, termalin Aydın'a katacağı çok şey olduğuna inandığının altını çizdi ve "Aydın'da bu potansiyeli yakalayabilmemiz lazım. Termali, tarımı ve turizmi birbirleriyle kavga ettirmeden bir sinerji yakalamamız lazım. Tarımda da termalin kullanılacağı alanlar var. Kurutmadan tutun da termal seralara kadar çok şey var." değerlendirmesinde bulundu.
Termal turizmin Aydın'a katacağı çok şey var

 Adil YILDIZ

Hayatının her karesinde vatandaş var.. Halkın valisi.. Görev yaptığı her yerde sevilen, sayılan bi kimlik. Vizyoner.. Protokol değil, halk adamı.. Kimine ağabey, kimine baba, kimine evlat kimine kardeş.. Tam bir devlet adamı.. Görev yaptığı her yerde o yerin kalkınması için tüm birimleri harekete geçiren bir mülki amir.. Yavuz Selim Köşger ile Tralleis antik kentinde YeniBirlik okuyucuları için bir araya geldik. "Her soruyu sorabilirsin" sözleriye başlayan sohbetimizde, Aydın ilinin özellikle tanıtımı noktasında yapılması gerekenleri konuştuk. Marka şehirlerin öne çıktığı dünyamızda tanıtım zirveye giden yolun altın anahtarı..

Selim Köşger’i sizden dinlesek, kısaca nasıl anlatırsınız?

1964 Konya doğumluyum. İlk öğretim ve liseyi Çumra’da okuduktan sonra Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdim. Memuriyet hayatına Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde dernek denetçisi olarak başladım; 3 yıl bu görevi yaptıktan sonra Kaymakam sınavına girerek Kaymakam oldum. Çankırı Yapraklı, İzmir Beydağ, Giresun Doğankent, Erzincan Kemaliye, Isparta’daki kaymakamlık görevlerinin ardından, Artvin’de Vali Yardımcılığı yaptım. 2002 yılının Aralık ayında Tarım Kredi Kooperatifi Genel Müdürü olarak Ankara’ya tekrar bürokrasi hayatına döndüm. Daha sonrasında oradaki 10 aylık genel müdürlük sürecinden sonra o günün şartlarında oradan ayrılmamız gerekti. Tekrar İçişleri Bakanlığı bünyesine döndüm. İçişleri Bakanlığı’nda Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nde Daireler Başkanı olarak görev başlayıp; Genel Müdür Yardımcılığı yaptım. 2010 yılında da Mahalli İdareler Genel Müdürü olarak atandım. Yaklaşık 3 yılı aşkın süre Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü yaptıktan sonra 2013 yılında Sinop Valisi olarak atandım. Yaklaşık 2 yıl Sinop Valiliği, arkasından 2 yılı aşkın süre de Bingöl Valiliği yaptık. 2017 yılının Temmuz ayından beridir de Aydın Valisi olarak görev yapıyorum.

Neden Siyasal Bilgiler?

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile birlikte ülkenin yapısı şöyleydi. Yüzde 75 oranında köyde ve kırsalda yaşıyordu insanlar kalan yüzde 20-23 seviyesinde kentli yaşam vardı. Bu oran bugün tersine dönmüş durumda ama hepimizin kökeninde bir köylülük var. Köyümüz var. Kırsal alanda, köyde gördüğünüz en büyük devlet yetkilisi Kaymakam… Rol model kaymakam ya da vali… Dolayısıyla aldığımız lise eğitimi de bize çok idealist bir düşünce empoze etti aslında. Ülkeye hizmet etmek… Kaymakam, vali olmak gibi bir yola telkin ettiler hepimizi. Sonrasında da okuduğumuz lise itibariyle gidebileceğimiz en iyi yer Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ydi. O zaman Siyasal Bilgiler Fakültesi, Mülkiye formatını henüz devam ettiriyordu. ‘Önce Mülkiye, Sonra Türkiye’ diye üniversitelilere takılıyorlardı. Ama şimdi o format maalesef kaybolmuş durumda. Bu konuda kanaatim şu: O tür okullar her ülkede olmalı. Seçkin öğrencilerin gittiği, devlete idareci yetiştiren, bürokrat yetiştiren okullar olmalı. Zaten okulun temeli de Osmanlı’daki Enderun’dan gelir biraz. Enderun da malumunuz devlete bürokrat yetiştiren bir kurumdu. Onun belki modernize edilmiş hali 1859 Mülkiye’nin kuruluşudur Abdülhamit zamanında… O sebeple, devlete ve millete hizmet etmek amacıyla Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni tercih ettik.

Görev yaptığınız Aydın.. Ege’de malum.. Diğer iller gibi turizmden hak ettiği payı alıyor mu?

Sadece Aydın değil. Ben Türkiye’nin turizmde hak ettiği konumu yakalayamadığını düşünüyorum. Bir kere dünyada eşi benzeri olmayan özelliklere sahip bir ülkede yaşıyoruz. Her ne kadar içinde yaşadığımız için kıymetini bilmesek de, ülkemiz dünyadaki en güzel coğrafyalardan birisi. İnsanlığın -tarihi, ilmi ve arkeolojik olarak da tespit ediliyor ki- dünyadaki en eski yerleşim yerleri Anadolu coğrafyasında… Yakın bir zamana kadar toplu yaşam formunun; şehir öncesi yaşantının olduğu ilk yerin benim memleketim Konya Çumra’daki Çatalhöyük olduğunu biliyorduk. Milattan Önce 9 bin yıllarına giden bir tarihi vardı. Son olarak Urfa’daki Göbeklitepe’de ortaya çıktı ki, 12 bin yıl öncesinden çok daha eski tarihe ulaşıldı. Ülke adına belki 12 bin yıl değil de, 15 bin yıl geriye gidecek kalıntılar da bulunacak… Anadolu’nun bu anlamda çok bakir olduğunu değerlendiriyorum. Bu şunu gösteriyor: Bu coğrafya dünyanın en stratejik konumuna sahip. İklim ve diğer imkanları itibariyle de insan yaşamının sürdürülmesi açısından en uygun tabiata, atmosfere, iklime; yetiştirdiği ürünler itibariyle insan hayatının idamesini sağlayacak en güzel imkanlara sahip.

Bu anlamda ülkemizde çok değişik, çok özel kayda değer; dünyada eşi benzeri olmayan şeyler var. Biz bunu tam olarak değerlendiremiyoruz.

Aydın için de böyle mi?

Aydın için de böyle… İçinde bulunduğumuz Büyük Menderes havzası; en kadim medeniyetleri barındıran coğrafyalardan … Burada şu an tespit edilmiş 23 antik şehir var. Tespit edilmemiş 10’larcasının olduğunu düşünüyorum. Bu antik kentlerin hepsi de son derece gelişmiş kentler. Her birinin altyapı sorunları çözülmüş. Kanalizasyon, içme suyu, sıcak su sorunu, hamamları, stadyumları, tiyatroları birden fazla var… Yönetim binaları, agoraları vesaireleri son derece gelişmiş. O günün imkanları ile son derece mükemmel şehirler ortaya çıkartılmış. Afrodisias 2017 yılında Dünya Miras Listesi’ne girdi. Afrodisias, Denizli Babadağ’a yakın bir konumda. Kendi döneminde bütün Akdeniz havzasının heykel üretim merkeziymiş. Heykel yarışmalarının yapıldığı bir kentmiş. UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girdi ama gelen ziyaretçi sayısı henüz 200 bini bulmadı. 160-170 binlerde turist sayısı ki bu artmış hali… Dünyadaki antik eserlerle mukayese edildiğinde Roma’daki Collesium’un Afrodisias’ın yanında esamesi okunmaz. Sadece bir stadyum kalıntısı… Afrodisias’ta 2 tane stadyum var, bir tanesi 35 bin kişilik… O dönem yapılan bütün sporlar burada icra edilmiş. Gladyatör dövüşleri yapılmış. Ayrıca amfi tiyatrolar var. Kentin yer altı suları yüksek olduğu için bu suları kanalize edip şehrin ortasında fıskiyeli havuzların yapıldığı caddeleri var. Afrodisias’ta müzeye konulan heykellerin dışında iki tane sur duvarı gibi heykel başlarından duvar yapılmış. Bu kadar çok heykel var.

Ara Güler keşfetmeden önce varlığından haberimiz yoktu…

Kesinlikle. Birçok eserden olduğu gibi buradan da haberimiz yoktu. 2018 yılını Afrodisias yılı ilan ettik; birtakım aktiviteler yaptık. Bu sene yine belediyemiz ve kaymakamlığımız orada bir Afrodisias Festivali düzenledi. Ara Güler ve Kenan Tevfik Erim’in anılarına ithafen düzenlenmiş bir festival gerçekleşti bu yıl… Çok da dolu dolu geçen bir festival oldu. Buna rağmen henüz Afrodisias’ı da, başka antik şehirlerimizi de tanıtamıyoruz. Onu söyleyecektim. Antik dönemde burası önemli bir merkez. 23 tane Antik şehir var burada… Bizim şu anda 17 ilçemiz var… Bizim şu an kurduğumuz şehir sayısı, Antik dönemde kurulan şehirden daha az. Burası bir dönemler daha kentleşmiş bir yapıya sahip. Petrol keşfedilmeden önce dünyanın en önemli enerji kaynaklarından bir tanesi zeytin yağı… Zeytin yağı sadece gıda, besin, temizlik malzemesi üretimi için değil aynı zamanda aydınlatma alanında da kullanılan bir ürün. Şifa, ilaç konularında da kullanılıyor. Tüm dünyanın zenginlikleri o dönem buraya akıyor. Dünyada tescil edilmiş Türkiye’nin 3 ürününden bir tanesi incir… Bu Büyük Menderes Havzası’nda, Aydın ovasında dünyanın en güzel inciri yetişiyor. İncir de kolayca elde edilen bir enerji imkanı…

Bugün Aydın’ın ön plana çıkan tarımsal ürünleri var. Ekonomiden gerekli payı alabiliyor mu?

Bahsettiğiniz ürünlerin bir kısmı dünyada karşılığını bulan şeyler. Aydın incir, kestane, zeytin, zeytinyağı konusunda Türkiye’nin en çok üretim yapan yeri. Bu sermayenin tabana yayılması sonucu ortaya çıkan bir durum. Burada 35 bin aile incirden geçimini sağlıyor. 25 milyon zeytin ağacı var. Türkiye’nin en çok zeytin ağacının bulunduğu şehir. Zeytinyağı keza halkta refah düzeyi sağlamış durumda. Sermayenin tabana yayılması dediğim şey; aşağı yukarı 20 dönüm incir bahçesi olan bir kişi Türkiye ortalamasının üzerinde bir hayat standardını yakalıyor. Bu bir tatmin getirmiş vatandaşta. Belki bu sebepten, belki başka bir sebepten bunlardan katma değer oluşturarak daha fazla para kazanma yolunda bir gayret eksikliği görüyorum. Elde edilen bu ürünleri katma değerli hale getirip, daha kıymetli hale getirilmesi lazım. Tarımsal mekanizasyonun ilk uygulandığı şehirlerden bir tanesi Aydın… Tarımsal makineleşme konusunda da Türkiye’ye önderlik yapması gereken bir şehir Aydın… Birçok tarım makinesi üreticisi var idi, bunlar zaman içinde rollerini başka şeylere kaptırmış durumdalar. Sanayileşme konusunda da biraz zayıf gidiyor. Turizm konusuna gelirsek Aydın, Türkiye’deki ilk turizm markalarından bir tanesi olan Kuşadası’nı bünyesinde barındıran bir şehir. Didim keza Türkiye’de isim yapmış destinasyonlardan birisi. Kuşadası’nda erken dönemde meşhur olmasından ötürü bunun dezavantajını yaşamış. Turizm anlamında yapılaşmayı çok sağlıklı yürütememişler. Birtakım çarpık yapılaşmalar var. Turizm beldesine olmaması gereken durumlarla karşı karşıyayız. Kuşadası’nın tekrar masaya yatırıp değerlendirilmesi gerekiyor. Yani Kuşadası Belediyesi’nin çarpık yapılaşmayı bitirmesi ve eski ihtişamlı günlere geri döndürmesi gerekiyor. Tüm bunlara rağmen Kuşadası ve Didim yaklaşık 1 milyon yabancı turistin geldiği bir yer. Toplam 2 milyon turisti bulan bir destinasyon. 55 bin yatak kapasitesi var Aydın’da… Bu önemli bir şey. Yazlıkçılar dediğimiz kategori var. Kuşadası ve Didim o anlamda da cazibe merkezi.

Kuşadası çok önemli bir destinasyon ancak  o eski şaaşalı turistik günlerini diğer bölgelere kaptırdı. Kuşadası ve Didim özelinde Valilik olarak çalışmalarınız neler?

Bizim yürüttüğümüz tanıtım faaliyeti var. Sadece Kuşadası ve Didim değil; bütün Aydın’ı tanıtan bir faaliyet içerisindeyiz. Zaten iddiamız da o; Kuşadası ve Didim’le sınırlarsanız Aydın’ı, 4-5 ayla sınırlamış olursunuz. O kurulu kapasiteyi daha iyi kullanacak hale gelmemiz lazım. 55 bin yatak, yeni yatak ilaveleriyle daha da büyümesi lazım. Ayrıca kurulu kapasiteyi 4-5 ay değil 12 ay kullanabilmemiz lazım. Bu anlamda turizmin derinleşmesi gerekiyor. Nitelikli hale gelmesi gerekiyor. Nasıl olacak? Demin bahsettik 23 tane antik şehir var. Kültür turizmi için çok önemli. Afrodisias listesine girdi. Priene Antik Kenti de aday listede… Tanıtımı iyi yapabilmemiz lazım. Aydın ayrıca bir termal şehri. Avrupa’nın birinci; dünyanın yedinci jeotermal kaynağı Aydın’da bulunuyor. Ekonomik anlamda sadece elektrik üretiliyor. 35 tane jeotermal elektrik santrali var.

Jeotermal Tesisler nerelerde?

Büyük Menderes’te bulunuyor. 35 tane jeotermal santral var. Ama en eski devirlerden beri termal kaplıcalar Aydın’da var. Germencik’te, Kuşadası’nda, Aydın’da var. Kuşadası’nda denizin içinden çıkan termal kaynak var. Şu an içinde bulunduğumuz alanı inşa eden Romalılar; savaşta yaralanan askerleri tedavi etmek için o merkezleri kullanıyormuş. Biz bu termali hiç kullanamıyoruz. Minimal birkaç yatırım var. Buharkent’ten Germencik’e kadar, hatta Kuşadası Davutlar dahil olmak üzere önemli bir termal potansiyel var.

Yatırımcılara özellikle termalle alakalı ne söylersiniz?

Bütün yatırımcıları bekliyoruz. Aydın merkezde 5 yıldızlı termal otel inşa etmek üzere süreci başlattık. Yani bunun örnek olması açısından bizim vatandaş gözüyle gördüğüne inanır. Somut bir şey görmesi lazım. O anlamda Aydın merkezde yapacağımız termal otel çok önem taşıyor.

Yatırımcıya nasıl bir destekler sağlarsınız?

Yatırımcıya fizibilite desteği sağlayabiliriz. Kendilerine yatırım yapılacak alanları gösterebiliriz. Mimarlarımız eşlik eder. Elimizde materyaller var. Memlekete çivi çakanın yanındayız. Bürokraside yatırımcı için ne yapmamız gerekiyorsa hazırız.

Avrupa’dan ziyade Asya.. Hindistan, Pakistan, Çin, Güney Kore ve Japonya inanılmaz bir potansiyel. Bu bölgelere özel çalışmalarınız var mı?  

Olacak. Didim çok bakir bir alan.  Hazine arazilerinin olduğu bir alan. Turizm anlamında yeniden planlanmalı. Oradan başlayarak bu sözünü ettiğiniz Asyalı turistler denize, kuma, güneşe gelmiyorlar; kültür için geliyorlar. Kültür turizm potansiyelini söyledik. Ayrıca Aydın bir Selçuklu şehri var. Selçuklu zamanı beylikler burada yaşamış. Osmanlı şehri… Bizim medeniyetimizin de çok önemli eserler bıraktığı bir yer. Termal çok önemli bir potansiyel.  Yaz konseptinin dışında sağlık turizmine de hitap edecek bir potansiyel var. Batının yaşlı kesimine hitap edebiliriz. Buna iklim çok müsait. Afyon’da bir termal turizm oluştu. Orada 40 derece sudan çıkıp; dışarıda -20 derece bir havayla karşılaşıyorsunuz. Aydın’da kış da olsa hava sıfırın altında bir hava yok. Sağlık turizmi anlamında Aydın daha çok tercih edilebilir. Malum termal turizm yapanlar havuza girdikten sonra yapacakları aktivite arıyorlar. Afyon’da yapılacak çok şey yok. Ancak burada antik şehirler var. Tabiatı, doğası çok güzel. Aynı zamanda deniz kenarında oteller var. Sağlık turizmi için çok müsait bir ortam olduğunu düşünüyorum. Aydın bu potansiyeli değerlendiremiyor. Termalin Aydın’a katacağı çok şey var. Aydın’da bu potansiyeli yakalayabilmemiz lazım. Termali, tarımı ve turizmi birbirleriyle kavga ettirmeden bir sinerji yakalamamız lazım. Tarımda da termalin kullanılacağı alanlar var. Kurutmadan tutun da termal seralara kadar çok şey var. Hazır bir doğa, hazır bir coğrafya, hazır üretim; tarımsal üretim var. Gelecek turist hem sağlığına kavuşacak; hem kültürünü arttıracak; hem damak tadını bulacak. Özgün bir mutfak kültürümüz var. Bizim ülkemiz 7 iklimi; dört mevsimi bir arada yaşayan bir ülke.

***

Aydın’ın mutfağı

Aydın’da mutfak kültürü çok fazla. Doğuya gittiğinizde mesela Antep’te, Hatay’da et odaklı bir kültür var. Burada ise zeytinyağı odaklı, ot odaklı, sebze odaklı bir mutfak kültürü var. Yani tüm dünyada yükselen trend anlamında insanlar sağlık açısından vejetaryenliğe, veganlığa yöneliyorlar. En azından bu insanları cezbedecek bir mutfak potansiyeli var.

Merhum Adnan Menderes’le ilgili doğduğu şehre külliye yapımını başlattınız. Bu proje hangi aşamada?

Hızlı bir şekilde ilerliyor. En kısa sürede açmayı hedefliyoruz. Malum rahmetli Menderes’in memleketi burası. Aydın’a 12 km. mesafede Çakırbeyli  Kasabası var. Rahmetli oralı. Kendisinin orada çok geniş bir çiftliği var. Hayatının önemli bir kısmını da burada geçirmiş. Dolayısıyla Aydın için çok önemli bir değer Adnan Menderes. Türk demokrasisi için önemli bir değer. Adnan Menderes adına bir müze yapılmaması zaten büyük bir eksiklikti. Geldikten sonra ilk yaptığımız işlerden birisi bu oldu. Çakırbeyli’de ön araştırma yaptıktan sonra kendi çiftliğine yapmayı düşünmüştük ama bu iş için orasının uygun olmayacağını tespit ettik ve yer aramaya başladık. Şu an çok önemli bir konumda, Çakırbeyli sınırları içinde ama rahmetli Başvekilimizin Yassıada duruşmaları sırasında söylediği bir söz var.  Başvekilimiz, “Buradan çıkarsam Çakırbeyli’deki çiftliğe gideceğim ve bir daha Aydın’a bile geçmeyeceğim. Çine Çayı’nın kenarındaki söğüt ağaçlarının altında oturacağım” dediği noktada rahmetlinin dedesinin yaptırdığı bir konak var. O konağı yeniden planlıyoruz. Yunan istilası sırasında o konak yanmış. Elde fotoğraflar vardı. O konak aslına uygun olarak yeniden yapılacak. Yani hem rahmetli başvekilimizin Yassıada’daki son arzularından birisi olan söğüt ağaçlarının bulunduğu noktaya yaptırıyoruz; ayrıca dedesinin muhtemelen Adnan Menderes’in de bir müddet yaşadığı o konağı yeniden hayata geçiriyoruz. Adnan Menderes’in Başbakan’ken kullandığı makam aracını bulduk. Onu getirtiyoruz. Çiftlikte kullandığı bir traktör var. Onu Ümran Menderes hanımefendi hediye etti müzemize… Onu getiriyoruz. Onun dışında o dönemle ilgili çeşitli materyaller; Demokrat Parti döneminde kullanılan seçim sandığından tutun, oy pusulalarına, seçim afişlerine kadar her şeyi orada sergileyeceğiz. Aynı zamanda bu müzenin içinde bir de cep sineması olacak. Orada üç boyutlu bir film de olacak. Bir çağrıyı her ortamda yapıyoruz. Elinde Adnan Menderes’le ilgili, dönemle ilgili materyal olan vatandaşlarımız bizimle iletişime geçsin. İsimleriyle birlikte müzede yer verelim. Bu anlamda sizin vasıtanızla çağrı yapalım.

Siz Aydın’ı yönetiyorsunuz; evde evi kim yönetiyor?

Tereddüt yok. Evi hanımlar yönetiyor.

İşi eve taşır mısınız?

Çok değil. Ama bulunduğumuz meslek 7/24 yapılan bir meslek. İlk girdiğimizde bize öğretilen bir cümle var. Kaymakamın mesaisi olmaz. Mesaim bitti, çekildim yattım olmaz. Dışarıda olağandışı bir hadise oldu, afet oldu, bir köyde yangın çıktı, bir hadise oldu; ilgilenmeme gibi bir durumunuz olamaz. Ailem de alışkın. Bazı meslekler zaman içinde aileyle de yapılır hale geliyor. İster istemez sizin mesleğiniz aile hayatınızı da belirliyor. Yani Kaymakamın çocuğu olmak muhtemelen okullarda en rahatsız edici pozisyonlardan birisidir küçük yerlerde…

Valilik mi, babalık, dedelik mi?

En güzeli dedelik tabiki… Üç torun var. Bir tane de JR Yavuz Selim var. Şu an evdeki mevzular onun etrafında dönüyor.

Aydın’ın 3 Altın Anahtarı

Denizi, sahilleri; Antik kentleri ve coğrafyası diyebilirim.  Dört derseniz mutfağı da koyarım. Zeytinyağı odaklı bir mutfak var. Zeytinyağının tadına burada vardık.

Aydın’a özel yöresel yemeği

Et derseniz Çine köftesi meşhur. Germencik bölgesinde Ortaklar Çöp Şiş marka olmuş durumda.  Bazen arada kalıyorum ama Konya’nın etli ekmeği var; Aydın’ın pidesi var. Bütün ilçeler iddialı. Ustalar Karacasu’dan yetişiyor. Orada tercih ettiğim mekanlar var. Mütevazi ama lezzet açısından mütevazi olmayan yerler var. Yenipazar kendi açısından iddialı. Bozdoğan gurmeleri de çeken bir bölgemiz. Bir pidecimiz var orada… Manda kaymağı ile tahinli pide yapıyor. Lezzet patlamasını orada yaşıyorsunuz. Tahinli pidenin envaiçeşidi yapılıyor. Bu kadar güzelini görmedim. Ortasına manda kaymağı koyarak pide yapıyorlar. Tatlı yerine bu geliyor. Nazilliler de iddialı. Aydın merkezde de pideciler var. Ama Aydın’ın esas mutfağı zeytinyağı ve ot kökenlidir…. Aydınlıların söylediğini aktarayım. İşi biliyorsanız aç kalmanız mümkün değil. 3-5 zeytin ağacınız varsa yağınızı oradan alırsınız. Her mevsim yenecek otlar var. Yapmasını bilirseniz asla aç kalmazsınız. Aydın’ın kendine özgü bir mutfağı var.

Efe… Körüklü çizme… Zeybek desem…

Kültürümüzün bileşenlerinden birisi… Efelik, zeybeklik Aydın’ın tarihinde iz bırakmış şeylerden birisi. Dıştan bakınca yavaş yavaş oynanan ağır bir oyun gibi… Efelik biraz aşina olduktan sonra hem zevkle izlemeye başlıyorsunuz hem de figürlerin kolay olmadığını görüyorsunuz. Ayrıca Efe, zeybek adı üzerinde yiğitlik gösterisi. O anlamda da erkeksi bir oyun. Tek tek oynanıyor. Figürler itibariyle kahramanlık, yiğitlik duruşu var. Karşı tarafa vermek istenen mesaj da var. “Ben kahramanım. Özgüvenim yüksek. Siz benimle kolay kolay başa çıkamazsınız. Ben her şeyin üstesinden gelirim” mesajı var.

Körüklü dericilik, Çömlekçilik.. Zanaatkârlarla ilgili durum nasıl?

Körüklü çizmeyi yapan İncirliova’da bir arkadaşımız var. Karacasu’da çömlekçilik devam ediyor. Bunlar sönmeden canlandırılması gereken olgular. Turizm bölgeye gelirse el sanatları ile ilgili teşviklerimiz olacak.

Deve güreşleri

Yörüklük kültürünün bir unsuru… Yörük kültürünü en iyi yaşatan şehirlerden birisidir Aydın… Bu anlamda deve güreşleri çok önemli. Aydın’daki deve güreşlerinde aslında amacına hizmet ediyor diyemiyoruz. Deve güreşini turizmin içine katmalıyız. Derli toplu, organize bir şekilde takvimi belirlemeliyiz. Turist İspanya’ya gittiğinde Boğa güreşi izlemek istiyor; hangi şehirde hangi saatte boğa güreşi var belli… Burada Aralık ayından itibaren başlıyor deve güreşleri. Mart-Nisan’a kadar devam ediyor. Ama bir nizamiyet içerisinde değil. Bunu bir takvime bağlamak lazım. Kültür turizmi ile entegre etmemiz lazım. Aydın’ın mutfak lezzetlerini görmek isteyen, doğasını görmek isteyenler dünyanın başka bir yerinde göremeyeceği deve güreşlerini de izlemeliler. Bunu sağlamalıyız… Bir paket tur satıyorsunuz. Bunun içerisinde bir aktivite olarak deve güreşlerini eklemeliyiz. Deve güreşi yapılan mekanların da standardının yükselmesi lazım. Şu an çok uygun olmayan ortamlarda yapılıyor. Traktör römorklarında seyirciler oturuyor. Bazı istenmeyen davranışların olabildiği ambiyansta yapılıyor. Aydınlılar, “Bize karışmayın” diye düşünüyor olabilirler ama deve güreşlerini turizmin hizmetine sunmamız ve bundan ülke olarak faydalanmamız lazım. Adam boğa güreşi gibi bir vahşi bir şeyi tüm dünyaya pazarlıyor. Bundan para kazanıyor. Deve güreşinde ise herhangi bir vahşet yok. Kızışma dönemindeki hormon yükselmesiyle develer birbirleriyle rekabet ediyor ve kolay bir şekilde birbirlerini kaçırıyorlar. Ortada çok da bir şey yok yani. Devesi olan arkadaşlarımız var; bu onlarda bir tutkuya dönüşmüş. İran’dan, Afganistan’dan deve alıyorlar. Ucuz bir şey de değil yani…

Tralleis Antik Kenti’nin özellikleri nelerdir?

Büyük Menderes Havzası’nın garnizon şehri burası… Askeri bir şehir. Gymnasium’un kapısı ayakta. Burası komple bir gymnasium…  Yani o dönem gençler burada çok sıkı bir askeri ve spor eğitiminden geçiriliyor. Burada hamamları, agorası, üretim atölyeleri var. Cam atölyeleri var. Ne tesadüf ki şu anda da bir askeri birlik var burada… O dönemde askeri garnizonmuş burada. Şimdi de eğitim birliği var. Yani bu antik kentlerin hepsinin ihtiyaçlarını tespit ettik ve bunlara yönelik Güney Ege Kalkınma Ajansı’ndan geçtiğimiz sene programa aldık. 20 milyon liralık bir projeyle 4-5 antik kentin önemli ihtiyaçlarını karşılayacağız. Çalışmalarımız var. Bu restorasyonu yapmasak burası çökebilirdi.