Türkiye - Gündem 16.01.2020 20:40

"Mini metro" tünelimiz 145 yıldır göz bebeğimiz

5 Aralık 1874'de yapımı tamamlanan tünel, kasım ve aralık aylarında hayvan taşımalı deneme seferlerinin ardından 17 Ocak 1875 tarihinde Beyoğlu'da düzenlenen görkemli bir törenle hizmete alındı. Törene tünelin fikir babası Eugene Henri Gavand katılamadı.

İnsan gücüyle inşa edilen tünel ilk seferini Beyoğlu’ndan Galata’ya yaptı. Ertesi günden itibaren de 10 para karşılığında yolcu taşımaya başladı. O yıllarda İstanbul’da elektrik olmadığı için tünelin enerjisi buhar makinesiyle sağlanıyor, vagonlar gaz lambalarıyla aydınlatılıyordu.

İSKENDER ÖZSOY

Londra’da 1863 yılında dünyanın ilk metrosunun hizmete girmesinden sadece 12 yıl sonra 17 Ocak 1875 tarihinden itibaren Beyoğlu (Pera) - Galata arasında çalışmaya başlayan dünyanın ikinci metrosu “tünel”imiz 145 yaşında.

145 yıldır bir aşağı bir yukarı inip çıkan tünelin zaman yolculuğu

1867 yılında Fransız mühendis Eugene Henri Gavand’la başlıyor.

İstanbul’a gezi için gelen Gavand, Galata ile Beyoğlu arasında Yüksek Kaldırım Yokuşu’nu kullanarak inip çıkanları uzun süre inceler. Gavand, bu gözlemleri sonucu ticaretin merkezi Galata’yla sosyal hayatın kalbinin attığı Beyoğlu’nu birbirine bağlayacak asansör tipinde bir demiryolu hattının kârlı ve yararlı bir iş olacağı sonucuna varır.

Gavand 1869 yılında projesini dönemin padişahı Abdülaziz’e açar. Projesi kabul edilince 10 Haziran 1869 tarihli fermanla tünelin yapım imtiyazını alır. 6 Kasım 1869 tarihinde de tünelin yapımına ilişkin sözleşme imzalanır.

İşletme süresi 42 yıl olarak belirlenen tünelin yapımına devletin kasasından tek kuruş çıkmadan yap işlet devret modeliyle 30 Haziran 1871 tarihinde başlanır. Temmuz 1872’de de İngiliz uyruklu The Metropolitan Railway Of Constantinople From Galata to Pera adlı şirketin  tescili yapılır.

İNSAN GÜCÜYLE KAZILDI

Tünelin kazı çalışmaları tamamen insan gücüyle ve kazma kürek kullanılarak yapılır. Kazı işine Türklerin yanı sıra İtalyan ve Fransız işçiler de yardımcı olur. Tünel kazısından çıkan toprak Tepebaşı ve Parmakkapı’ya dökülür.

5 Aralık 1874’de yapımı tamamlanan tünel, kasım ve aralık aylarında hayvan taşımalı deneme seferlerinin ardından 17 Ocak 1875 tarihinde Beyoğlu’da düzenlenen görkemli bir törenle hizmete alındı. Törene tünelin fikir babası Eugene Henri Gavand katılamadı.

3,5 yılda insan gücüyle inşa edilen tünel ilk seferini Beyoğlu’ndan Galata’ya yaptı. Ertesi günden itibaren de 10 para karşılığında Pera ve Galata arasında yolcu taşımacığına başladı.

İlk yapım maliyeti 180 bin Osmanlı Lirası olan tünelin enerjisi ilk yıllarında İstanbul’da elektrik olmadığı için 150 beygir gücünde iki buhar makinesiyle sağlanıyor, ahşap vagonların içi gaz lambalarıyla aydınlatılıyordu.

1968 yılına kadar buharlı sistemle çalışan, yüzde 10 eğimli düzeyde hareket eden tünel Değirmen, Şahkulu, Tımarcı, Hendek, Galata Kule Çıkmazı, Bereketzade Camii, Felek, Medrese, Voyvoda Caddesi, Söğüt ve Cami-i Cedit sokaklarının altında geçiyor.

1910 yılında İstanbul’da elektrikli tramvaylara geçiş çalışmaları başlayınca,  tüneli işleten şirket, 1911 yılında Dersaadet Mülhakatından  Galata ve Beyoğlu Beyninde Tahtelarz Demiryolu unvanını aldı.

1939 yılında  Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya döneminde 175 bin liraya  satın alınarak  millileştirilen tünel 1 Mart 1939 tarihinde önce hükümete, sonra da 16 Haziran 1939 tarihinde kabul edilen 3645 sayılı yasayla İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri (İETT) Umum Müdürlüğü’ne devredildi.

TÜNEL YENİLENİYOR

1968 yılı tünel için önemli bir tarih.

O yıl tünelin buharlı sistemden elektrikli sisteme geçmesi ve vagonların yenilenmesi kararı alındı. Tünelin elektrifikasyon çalışmalarına 1968 yılında başladı.

Ahşap vagonlar Gatata’daki bina yıkılarak çıkarıldı ve polis vinçleriyle lastik tekerlekler üzerinde Galata Köprüsü’nden Sirkeci’deki araba vapuru iskelesine, oradan da özel bir vapurla Harem’e götürüldü. Tünel vagonlarının yolculuğu Kadıköy Kuşdili’ndeki İETT deposunda tamamlandı.

Tünel elektrifikasyon çalışmaları dolayısıyla 25 Kasım 1968 tarihinden itibaren yeniden açıldığı 2 Kasım 1971 tarihine kadar kapalı kaldı.

Hizmete girdiği 1875 yılında bu yana uzunluğu değişmeyen, 573 metrelik yolu 90 saniyede alan 350 beygir gücündeki elektrikli sistemiyle dünyanın en kısa metrosu tünel olağanüstü durumlar ve olağan bakım dönemleri hariç devamlı çalıştı.

İlk başlarda İstanbul Tüneli,  Galata/Pera Tüneli, Galata Tüneli, Galata-Pera Yeraltı Treni, İstanbul Şehir Treni, Yeraltı Asansörü ve Tahtelarz gibi isimlerle anılan 145 yaşındaki tüneli iki ayrı dönemde ele almak mümkün.

1875-1968 arası: Vagonlar hat değiştirmeden aynı hat üzerinde gidip geliyor. Yolcular iniş binişlerde aynı yeri kullandığı için kapılar tek taraflı açılıyor. Tünelin dört vagonu da ahşap. Öndeki vagonlar ikinci mevki. Kanepeleri tahtadan. İkinci mevkide eşya ve hayvan taşınabiliyor. Arkadaki vagon birinci mevki ve sadece yolcular. Birinci mevkinin kanepeleri minderli. Yassı kablolar tarafından çekilen ve bırakılan vagonlar kendi hatları üzerinde gidip geldiği için çarpışma riski hiç yok.

1971 sonrası: Elektrikli sisteme geçildi. Demiryolu hattı vagonların tünelin ortasındaki karşılaşma noktası dışında tek yola çevrildi. Bu yeni uygulamayla yolcular Beyoğlu’na çıkarken sağ kapıyı, inerken sol kapıyı kullanıyor. Vagonlar iki adet ve metal. Makinistler tünele kumanda etmiyor, hareket kumanda merkezi tarafından sağlanıyor. Bu düzende de vagonların çarpışma ihtimali yok. 

BİR SEFERDE 170 KİŞİ

2007 yılında bir kez daha elden geçirilen tünelin vagonları günümüz teknolojisini uygun hale getirildi.

Bugün karşılıklı hareket eden iki vagon tünelin ortasında hat değiştirdiği için sistem neredeyse sıfır kaza tehlikesiyle çalışıyor ve 16 metre boyunda iki vagonuyla bir seferde 170 kişiyi taşıyor.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında bazı malzemeleri satın alınamadığı için 3,5 ay yolcularından ayrı kalan tünelde ilk kaza hizmete girdiği yıl 25 Ağustos’ta kayışların kopması sonucu meydana geldi. Vagonlar makinistlerin fren yapmasıyla Galata istasyonuna 40 metre kala durduruldu.

1943 yılında kayış kopması sonucu meydana gelen kazada bir kişi öldü, 20 kişi de yaralandı.

Bu arada yıllarca Kadıköy Kuşdili’ndeki depoda kalan tünelin ahşap  vagonlarından biri İETT atölyelerinde restore adildi. Bir diğeri de, tünele ait bazı mekanik aksamla birlikte restore edilmiş olarak Rahmi M. Koç Müzesi’nde sergileniyor.

………

(*) Bu yazıda İETT’nin 136. yıl anısına yayımladığı Tünel dergisinden yararlandım.